Hesabım
    Hepsini Vur
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Hepsini Vur

    Coşkusu Kaçmış Şiddet...

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    Okuyucuyu şimdiden uyarmak istiyorum, bu yazı sırasında "abartı" kelimesini abartı bir oranda kullanacağım. Çünkü bu abartı ötesi abartı aksiyon şaheserini az çok anlaşılabilir bir biçimde açıklamanın başka yolu yok. Hepsini Vur, yılın en başarılı, şok edici, absürd, eğlenceli, komik, orijinal, vahşi, kıpır kıpır ve en onemlisi kendi varlığından umarsızca zevk alıyormuşcasına abartı aksiyonu.

    90'lı yıllarda üç-dört Bruce Willis filmi izlemiş herkezin ezbere listeleyebileceği bütün aksiyon klişelerini bir araya toplayıp, hikayesinden gerçek hayatla bağlantı kurulabilecek bütün ögeleri elimine ederek, sinema tarihinin ilk ultra şiddetli Bugs Bunny tarzı canlı aksiyon çizgi filmini sunuyor adeta.

    Bugs Bunny tarzı aksiyon derken arka plandan gelen dolambaçlı bir metafordan bahsetmiyorum. Hayır, Hepsini Vur, sahnesi sahnesine kahramanlarının olağanüstü absürd, bin bir tür vahşi ve aynı oranda komik durumlara girdiği, 7 dakikalık Bugs Bunny/Road Runner çizgi filmlerini alıyor, üzerine kamyonlar dolusu kan, küfür ve seks boşaltıyor, ve süreyi yedi dakikadan 1,5 saate uzatıyor.

    Yetişkinlere ithaf edilmiş abartı şiddet içeren bir aksiyon filmini, çoçuklara pazarlanan klasik çizgi filmere benzetmek ilk bakışta fazla uçuk bir fikir gibi gözükebilir. Fakat Daffy Duck'ın tüfekle vurulduktan sonra gagasının ensesine dönmesi ile, Clive Owen'ın canlandırdığı Smith isimli kahramanımızın kötü adamları havuçla öldürmesi arasında "anti-gerçekçilik" bakımından bir fark görmüyorum. Konu havuçla nasıl adam oldürülebileceğine geldiğinde ise, bu sürprizi bozmak bana düşmez.

    Aksiyon hayranları bilir, hemen her sene bütün eleştirmenlerin "Gelmiş geçmiş en abartı aksiyon filmi" damgasını bastıkları bir film vizyona girer. Desperado, Kapışma ve Taşıyıcı gibi. Büyük beklentilerle salonlara doluşuruz ve izlediğimiz film, her ne kadar az çok abartı olsa da, hiç bir zaman eleştirmenlerin ballandırdığı kadar abartı olmaz. Bir iki kanlı sahne, yüzden aşağı kurşunun atıldığı, kahramanın bir iki şarjör boşalttığı iki dakikalık çatışma sahnesi, ve hikayenin sonu. Hepsini Vur ise o iki dakikalık çatışma sahnesini uzun metraj bir filme çeviriyor.

    Smith'in bir yandan bebek doğurtup, diğer yandan etrafını saran yüzlerce kötü adamı gerçek anlamda havaya uçurduğu, bebek doğduktan sonra ise göbek kordonuna ateş ederek koparttığı sahneyi ele alalım. Filmin ilk dakikası sırasında gözlerimiz faltaşı açık izlediğimiz bu sekans, bizi filmin anormal havasına hazırlasa da, sonradan Smith'in yere yağ döküp, üzerinde kayarak otuz kiralık katili vurduğu, camın diğer tarafına zıplayıp halen havadayken beş kötü adamı daha öldürdüğü sahneye hazırlatmıyor. Bu arada filmin halen birinci dakikasındayız.

    Her ne kadar orijinallik ve cesurluk bakımıdan Hepsini Vur'u yere göğe sığdıramasam da, tavsiye etmesi kolay olmayan bir film olduğunu itiraf etmeliyim. Konu aksiyon sineması olunca herkese vicdan ferahlığı ile Zor Ölüm 4.0 gibi, ortalama seyircinin ahlak seviyesini zorlamayan bir filmi gözüm kapalı tavsiye edebilirim. Fakat eğer her hangi birine Hepsini Vur'u tavsiye edeceksem, bu tavsiyenin en az 20 sayfalık bir uyarı mektubu ile gelmesi lazım. Sonuçta tavsiyemle filme giden kimsenin sonradan "manyak", "görgüsüz", "dejenere" gibi hakaretler savurmasını istemem. Tabi ki film görgüsüz, tabi ki zevksiz. Tabi ki her karesi abartı şiddet, seks ve her tür davranış bozuklukları ile dolu. Tabi ki sürekli kendi absürdlüğüne göndermede bulunan hareketlerin ve diyalogların bir çoğu hedefi sıyırıyor, seyirciyi rahatsız ediyor.

    Ancak 7'den 70'e her tür seyirciyi mutlu edebilmek için risk almadan yavan, alşılagelmiş işler ortaya koyan bir yönetmenin aksine (Michael Bay'in kulakları çınlasın), attığı her adımda orijinal olmak için elinden geleni yapan, umarsızca risk alan, sinema sanatının sınırlarını zorlayan her yönetmen, felaket bir filme imza atsa bile (ki Hepsini Vur, kendi türü içinde başarılı bir yapım) ortalama bir film yönetmiş birinden çok daha fazla övgüyü hakediyor.

    Özellikle bu yönetmen 20 yıldır kimsenin ismini duymadığı filmler ile Hollywood'un A sınıfına yükselmeye çabalamış, Hollywood'un ilk kez kapılarını açtığı diğer yönetmenlerin aksine, alışılagelmiş "güvenli" yolun tam tersini tercih eden Michael Davis ise. Davis'e gosterdiği bu üstün cesaret için boyun eğmek lazım.

    Hepsini Vur'da Clive Owen, Günah Şehri ve Son Umut ile başlattığı sessiz, yarı depresif, yarı cool anti-kahraman modelini bir kez daha eforsuzca sergiliyor. İlerki yıllarda biri Clint Eastwood'un "isimsiz adam" üçlemesini yeniden çekerse, Eastwood rolü için oyum Clive Owen'a. Monica Belucci, her ne kadar abartı İtalyan aksanı ile göze batsa da, filme seksi ve gizemli bir hava kattığı kesin. Psikopat ötesi psikopat kiralık katil Paul Giamatti'yi izlerken bizden fazla eğlenen bir tek kişi varsa, o da rolü canlandırırken gülünesi abartı performansı ile ne kadar iyi vakit geçirdiğini kanıtlayan Giamatti'nin kendisi. Giamatti'nin canlandırdığı kötü adam ne kadar mı psikopat? Gary Oldman'ın Leon'da canlandırdığı karakteri alıp yirmi ile çarpın.

    Sonucta Hepsini Vur, bir filmde ne oranda şiddet ve abartıyı kabul edebileceğinizi kendinize sorduktan sonra izleyip izlemeyeceğinize karar vermeniz gereken bir aksiyon. Eğer bu soruya verdiğiniz cevap her oranda, kesinlikle "her" oranda şiddeti ve abartıyı kabul edebileceğiniz yönündeyse, bu cesur cevaba rağmen yine de bir kez daha düşünün, sonra izleyip izlememeye karar verin.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top