Hesabım
    Şıpsevdi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Şıpsevdi

    Yüzdesi Düşük Komedi

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    "Ben Stiller aslında gerçekten de iyi bir komedyen..."

    Son birkaç yıldır gösterime giren her Ben Stiller filmini izlemeden önce kendi kendime bu cümleyi defalarca tekrarlıyorum. Gözümün önüne hemen Tenenbaum Ailesi'nde Ben Stiller tarafından canlandırılan öfkeli ve melankolik Chas karakterini getirip, gülümsüyor, hatta deliler gibi gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Bütün bunları yapıyorum ki az sonra izleyeceğim filmi niteliksiz bulduğum takdirde sorunun kaynağını sadece Ben Stiller'ın oyunculuğunda aramayayım.

    Esas problemin Ben Stiller'ın komedi performansını bütünüyle ortaya çıkarmayı beceremeyen, onu her filminde aynı karakterin farklı versiyonlarını canlandırmaya yönlendiren sinemacılardan kaynaklanabileceğini aklıma getirebileyim. Çünkü başrolünde yıldız bir komedi oyuncusuna yer veren filmler, başarısız bulunduğunda fatura genellikle hemen başrolde yer alan komedyene kesilir. Oyuncu 'yeterince komik' olamamakla suçlanır. Halbuki sorunun kaynağı belki de çok başka bir yerdedir.

    Şıpsevdi, Elaine May'in yönetmenliğini Charles Grodin ve Cybill Shepherd'ın da başrollerini üstlendiği 1972 tarihli aynı adlı filmden uyarlanmış. Tarihin en başarılı romantik komedi filmlerinden biri olarak nitelendirilen The Heartbreak Kid, çekildiği dönemde iki dalda Oscar'a aday gösterilmiş.

    1972 tarihli filmin aynı zamanda, evlilik kavramına eleştirel bir bakış açısı getiren, şehir insanının gülünç eğilimlerine başarılı göndermelerde bulunan ve insana ekranda gördüklerini niçin komik bulduğunu sorgulatan bir yapım olduğu söyleniyor. Filmin ilk versiyonunun bu tarz amaçlar güttüğünü öğrenmek Ben Stiller'lı Şıpsevdi'yi izlerken işlevsiz ve acımasız bulduğumuz birçok sahnenin anlam kazanmasına neden oluyor. Fakat bu durum ancak orijinal versiyonundan faydalanarak içini doldurabildiğimiz Şıpsevdi'nin elinde var olan anlamlı malzemeleri yeterince iyi kullanamadığının ve düşündürücü bir öyküyü baştan sona içeriksizleştirdiğinin de kanıtı.

    Her şeyden önce Şıpsevdi'nin korkutucu genellemeler ve önyargılarla beslendiğini söyleyebiliriz. Süresi boyunca karakterlerinin gözlemlerini, düşünce yapılarını ve hareketlerini her sahnesinde biraz daha sığlaştıran filmin bu yaklaşımını yücelten de bir havası var. Ah Mary Vah Mary ile tanıdığımız Bobby ve Peter Farrelly kardeşler yine basit ve gelişigüzel bel altı esprilerle donatılmış yeni bir filme daha imza atıyorlar anlayacağınız. Ancak bu sefer anlattıkları hikayenin içerisinde Ah Mary Vah Mary'den daha fazla yan öykü ve yan anlam barındırması işleri zorlaştırıyor ve derli toplu bir anlatıma kavuşamayan Şıpsevdi, insanda sebebini sorgulamadan anlamsızca gülme isteği bile yaratamıyor. Üstelik karakterlerinin sığ ve önyargılı davranışlarına herhangi bir yorum veya eleştiri de katmadığı için film, gülünç olmaktan öte kötü niyetli, acımasız, hatta zaman zaman cahil ve yüzeysel bir çehre kazanıyor.

    Oysaki film, öyle sevimli ve sıcak bir sahne ile açılıyor ki ilerleyen dakikalarda bu sıcak atmosferin yerini laf kalabalığına ve sonu saçmalığa varan fiziksel sakarlık gösterilerine bırakacağını düşünmek aklınızın ucundan bile geçmiyor. Jerry Stiller ve Ben Stiller'ı aynı karede göstererek açılan filmin, bu ilk sahnesinde baba-oğlun eğlenceli atışmalarına tanık oluyoruz. Seinfeld ve King of Queens dizilerinden aşina olduğumuz şahsına münhasır bir baba karakterini canlandıran Jerry Stiller'ı oğlu Ben Stiller ile aynı karede görmek anında yüzümüzü gülümsetip, içimizi ısıtıyor. İlk sahnede karşımıza çıkan eğlenceli çatışmaların ilerleyen sahnelerde de tekrarlanmasını ümit ederek filmi izlemeye devam ediyoruz. Ancak ne yazık ki bünyesinde birçok özgün yan karakter barındıran Şıpsevdi, bu karakterlerin öykünün genelini beslemeleri için gereken özeni göstermiyor. Jerry Stiller'ın canlandırdığı baba karakteri gibi diğer yan karakterler de fazla geri planda kalarak, içlerinde var olan güldürü potansiyelini ortaya çıkaramıyorlar.

    Öte yandan, bilirsiniz ki Ben Stiller filmlerinin çoğu, başkarakterinin başına gelen bitmeyen kazalar ve engellerle izleyiciyi heyecana sürükler. Başkarakter başına gelen belalardan o kadar uzun süre kurtulamaz, önünde sıralanan engellerin sayısı o kadar artar ki, bizler de istemsizce içimiz kasıla kasıla filme bağlanırız. Ekranda gördüklerimiz ne kadar saçma olursa olsun bu bitmeyen döngü nasıl sonlanacak diye meraklanırız. Şıpsevdi'de de bizleri filme bağlayıp, 'bu adam bu beladan nasıl kurtulacak' diye içimizi kemiren döngüler mevcut. Ancak film, o döngülere gelene kadar yolunu çoktan kaybettiği için son dakikalara doğru kalktığı bu atak onu bitiş çizgisine taşımaya yetmiyor.

    Şıpsevdi, Ben Stiller'in oyunculuk kabiliyetini boşa harcadığı filmlerden biri. 1972 tarihli orijinal versiyonunun aksine, değinmekte olduğu birçok önemli konunun içini boşaltıp, elindeki en iyi malzemeleri geri plana iten filmin, bir çuval inciri berbat ettiğini söyleyebiliriz. Yine de yeterince boş vaktim var diyen ve filmden fazla bir beklentisi olmayan izleyicilerin tercih edebilecekleri bir yapım belki de.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top