2005'teki ilk film, özellikle görüntü yönetimiyle, hele o yıllar göz önüne alındığında oldukça fark yaratmayı başarmıştı. Yaklaşık on yıl geçmiş ilk filmin üzerinden. Arada jenerasyon değişmiş neredeyse. Ama kendini izletiyor bu ikinci film de. Zaten ayrı ayrı da düşünebiliriz ikisini, her ne kadar hikaye bağlantılı ilerlese de. Çünkü büyük ölçüde aksiyonu, görüntüleri, çizgi roman estetiği göze çarpıyor sonuçta. Bazı karakterleri canlandıran oyuncular değişmiş. İkinci filmin merkezine yeni bir karakter, Eva Green ile katılmış. Başarılı bir seri diyebiliriz, çok önemli klasikler arasında hiçbir zaman sayılmayacak olsa da, kendine özgü aksiyonu ve Frank Miller'ın yaratmış olduğu bu "kirli" evrenin başarılı bir şekilde yansıtılması, onu "iyi hatırlanacak" filmler arasına sokmaya yetiyor.
İlk filmin altında doğru ama bahsedildiği gibi kötü bir film değil bence,sonuçta izlenmeye değer ambians,oyunculuklar gene güzeldi ve tabiki eva green hem fiziğini hem oyunculuğunu konuşturmuş,başlı başına filmi izleme sebebi...
(...) Frank Miller'ın, Robert Rodriguez ile birlikte aynı adlı meşhur neo-noir tarzı çizgi romanından perdeye aktardığı Sin City, kendi türünün içinde eşine rastlanmayan bir örnek olarak kısa sürede kült filmler arasına girmişti. Dokuz yıl sonra gelen devam filminde de, tekrar koltuğa oturan şapka fetişisti yönetmen ikilisi herhangi bir yeniliğe gitmeden ilkinin desteğiyle ayakta durabilecek bir iş çıkarmayı seçiyorlar. Neyse ki ilk filmin tadını büyük ölçüde vermeyi başarıyorlar. Adeta çizgi roman karelerini canlandırırmışçasına yarattıkları enfes görsellik ve renk oyunları yine filmin estetik açıdan en büyük dayanağı oluyor. Lakin bazı eksikler de yok değil, mesela hikaye anlatış biçimi ve olaylar neredeyse birebir şekilde taşındığı için bazı sahnelerin aşırı benzerliği biraz göze batabiliyor. Ama en nihayetinde seriyi sevenleri, yine de gayet tatmin edici bir devam filmi bekliyor.
Ilki muhteşemdi Dvdsinin çıkması için sabırsızlanıorm.Fakat ikinci filmin birincisinin büyüsünü taşıyamayıp çuvallamasından korkuorm.Aslında ikinci filmi hiç istemiorm.Sin City nin bi dizi filme dönüşmesini istemiorm.Ama Robert Rodriguezdir,delidir,kafasına koymuştur,yapar,vazgeçiremezsin...
İlk filmdeki kadroyu birarada tutmak çok zor. Zaten hepsi ölmüştü. Bu filmin ilki kadar iyi olacağını düşünmüyorum ama Sin City 3 bence bekleneni verecektir..
Devam filmleri genellikle ilk filmine göre oranla başarısız çıkar biliyorsunuz. (Terminatör 2'yi ayrı tutarım tabii ki) Sin City'nin devam filmi de bu kategoriye cuk diye oturuyor. Gerçi ilk filmin çekilmesinden 9 yıl sonra insan elbette ki iyi bir şeyler bekliyor elbette ama yine de beklentileri devam filmleri için yüksek tutmamak lazım. Çünkü bu film ilk filminin aksine daha bilindik bir konusu var ve Sin City şehrinin de bu filmdeki havası, ilk filmdekine göre daha bir yavan. Üstelik 65 milyon dolarlık bütçesine rağmen bazı ölüm sahnelerinin oldukça yapmacık olduğu rahatça fark edilebiliyor.
Filmin konusunu anlatmaya gerek duymuyorum, iyi ve kötü tarafları sıralayacağım. Kötü tarafların bir kısmını yukarıda sıraladım ama bir kaç tane daha var ayrıca. Bunlar da şöyle; Film tahmin edilebilir olduğu için seyirci için biraz sıkıcı bir deneyime düşüyor ve ara sıra tekrara düştüğü için seyirciyi iyice ama iyice sıkıyor. Bunun dışında Eva Green'in oyunculuğu bu sefer pek olmamış. Ayrıca Mickey Rourke da filmin başlangıcında pek ortama uyum sağlayamamış olarak gördüm. Oyuncular olarak da son bir eksi ise Miho karakterinin değişip yerine Jamie Chung'ın canlandırması da olmamış.
İyi yanları neler peki? Öncelikle kadrodaki diğer oyuncular ortalamanın üstünde bir performans sergiliyor. Ayrıca bir kaç etken de filmi sürükleyici kılıyor ve bizim için eğlenceli sayılabilecek bir deneyim oluşturuyor. Aslında aklıma gelen iyi yanlar bunlar diyebilirim. Ama bu iyi yanlar, kötü yanların karşısına bir duvar gibi geçip filmin çekilemez bir deneyim olmasını engelliyor. Bu da olumlu bir taraf.
Kısaca işin özüne gelelim; Sin City'nin devam filmi oldukça tahmin edilebilir ve ilk filme göre de oldukça zayıf kalmış her haliyle. Ama düşük beklentiler ile vakit geçirmek için bir film arıyor iseniz bu filmi size tavsiye edebilirim. İyi seyirler.
Bir devam filminin, ilkini aratmaması yada daha iyi olması izlenebilir yüzdesinin yüksek çıkma ihtimali için öncelikle yönetmen-senarist aynı kalmalı sonrasında da oyuncular karakterler aynen korunmalı. Yoksa bu iş yatar... Şimdiye kadar izlediğimiz devam filmlerinin çoğunda bu düşüncem gerçekleşti... Sin City II de ise senarist-yönetmen aynı kalmış buna sevinilir. Ama oyunculardan eksilmeler var bu işi batırıyor. Öncelikle Bruce Willis abimiz kesilikle ölmemeliydi Sin City II de de olmalıydı. Sonra Michalle Madsen abimiz ne alemde. Diğer kötü karakter o canlı canlı yedirilen bir anlamda dirilmeli (bilinen birisiydi ama ismini hatırlayamdım şimdi). Yine filmin sonuna kalan adamamızda, o bayanlarda olmalıydı... Yaa işte böyle işin aslı budur. Bruce Willis'sin olmaması beni üzdü ya bakalım nasıl bir yapım olacak bekleyeip görücez...
Açıkçası başlarda biraz hayal kırıklığına uğradım salonda çıkınca.Ama yine de filmi izlerken o neo-noir ambiansı yeniden özlediğimi fark ettim.Çok tatmin etmese de Mickey Rourke sayesine eğlendim.Eva Green'in sayesine de etkilendim.Olay bu.İzlemek isteyenlerin de aklında kalmasın.Ama filmi izlerken de çok bir şey aramayın derim.
sincitynin ölüsü yeter bence ii bi film olucakmı fln düşünmeye gerek yok kesinlikle süperdir. 1.bayılmıştım bol aksiyonlu süperdi. Minho adındaki kasap kızda süperdi:) film çizgi roman türü zaten, çekimler sahneler mükemmel ve sabırsızlıkla bekliorum
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.