Kontes Bathory ismini ilk defa Ali Çimen'in Tarihi Degistiren Kadinlar kitabinda duymustum. Giris kismi bilindik bir hikâyeydi. Nesillerdir soylu bir ailenin güzel kizi genç yasta nüfuzlu biriyle evlendirilir. Hikâyenin sonrasi ise ilginçlesir. Adam ölünce kadin genç ve güzel kalmanin bakire köylü kizlarin kaniyla yikanmaktan geçtigini duyar ya da düsünür ve 600 küsur cinayetin tohumlari da böylece atilmis olur. Kontes Bathory’nin köylü kizlarin bakire kanlarini akitirken kanin bir miktar bosa gitmesi ve aranan nitelikteki kanin gittikçe azalmasi, satoya kizlarin kanlarini son damlasina kadar ustaca çikarabilen bir çesit iskence aletinin de getirilmesine neden olur. Yine de el degmemis köylü kani kalmaz, civar köylerde bile zor bulunmaya baslanir ki bu noktada Bathory aristokrat kanlarina ilisir. Sato da etrafina gömülen, hatta süregelen rahatlikla satoyu çevreleyen hendeklere öylece atiliveren cesetlerden kokusmaya baslamistir. Köylü buraya Lanetli Sato ismini çoktan takmistir. Simdiye kadar biraz da Kontes’e olan yüklü borcundan dolayi sesi çikmayan Kral’a da Kontes’i cadiliktan yaktirirsa borcunun silinecegine dair bir ögüt de almistir. Beklenen son gelir. Kontes’i öldürürler. Peki bu zalim kadin, gerçekten de tarihi degistirmis midir? Bir anlamda evet, çünkü söylenen o ki, hiç kan içmese de, kan içiciligin, vampir efsanesinin dogusu bu kadindadir. Filme dönersek, esas hikâyeyi baz alir ama tahmin edebileceginiz gibi büyük, ulasilmaz bir ask hikâyesiyle tadlandirir.
Düz mantik düsünürsek (eril mantik da diyebiliriz), bir kadin ölümsüz gençligin pesinden ne için gider? Tabi ki genç asigi için. 16. yy Macar Kontesi Erzebet Bathory’yi canlandiran Paris’te Iki Gün'ün Oscar adayi yönetmeni Julie Delpy, ayni zamanda filmin yönetmeni ve senaristidir. Filmin müziklerini de yapan Delpy’nin, özellikle oyunculukta muhtesem bir performans gösterdigini, bakislariyla mimikleriyle ürkünç kontes’i diriltmeyi basardigini söylemeliyiz. Bana göre filmin de en büyük basarisi bu oyunculuktur. Senaryoda ise, Kontes’i gereksiz yere iyi göstermeye çalisan kimi sahneler, ‘Erkekler hirs, toprak, güç ugruna savaslarda öldürür ve kahraman olurlar. Bense gençlik ugruna savastim ve cadi oldum’ mealinde düsünceler bana zeminsiz ve gereksiz göründü. ‘Dini bütün’ Kontes, hep kizlari öldürüyor, erkeklere ilismiyordu. Gözlerini duyguyla bosluga dikip ‘Erkekler olmaz, Tanri onlari suretinden yaratti’ diyordu! Oysa, Kontes’in kadinlardan özellikle hoslandigi ve bu cinayetlerden bir çesit cinsel zevk de aldigi gerçege daha yakin bir yorum olurdu.
Son Tahlil: En azindan Julie Delpy’nin Kontes Bathory olarak oyunculugunu görmek için, gerçek bir yasamöyküsünden yola çikilarak yazilan bu film izlenmeye deger. Üstelik birçok arastirmacinin vampir efsanesinin dogusunu Kontes’de buldugu, özellikle Alacakaranligin kraliçesi Stephenie Meyer tutkunlarina duyurulur.