Hesabım
    Onlar
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Onlar

    <b>Onlar</b> Sizinle Oynuyor!

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Japon korku filmlerinin Amerikan versiyonlarını izlemekten çok sıkıldınız. Yeniden yapımları ise umursamayıp, hazır rahat bulunabiliyorken orijinallerinin DVD’lerini izlemeyi tercih ediyorsunuz. Türk sinemasının en iyi korku filmi ise henüz çekilmeyi bekliyor. Yani, herkes korku sinemasından bahsediyor ama konuşulan filmler, yeteri kadar güçlü değil. Öyleyse, Fransa’dan gelen korku filmlerini keşfetmenizin zamanı geldi!

    Yakın zamanda dikkatimizi çeken ilk Fransız korku filmi, Haute Tension adını taşıyan, ödün vermeyen Alexandre Aja filmiydi. Yakın zamanda izlediğimiz Sheitan da, kaçık Fransız köylüsü Vincent Cassel’in katkısıyla türün ilginç bir örneği olarak karşımıza çıkmıştı. Atmosfere ağırlık veren çalışmalardan ikisi de sürpriz son esprisini kullansa da, Sheitan bu anlamda daha zayıf kalıyordu. Bu yazının amacı olan Onlar ise, gerçekten başarılı bir atmosfer yaratmakla kalmıyor, klişe korku sahnelerinden özenle uzak duruyor (bu durumu beceriksizlik olarak yorumlayanlar da var) ve makul bir son ile yetmiş yedi dakikalık süresini tamamlayarak övgüyü hak ediyor.

    Romanya’da geçen Onlar’ın, bir anne ve kızın başrolde olduğu hayli uzun ilk sekansında, yönetmenler klasik orman kenarında bozulan araba esprisinden dehşet bir açılış çıkarıyorlar. Onlar’ın ikinci kurbanı, Fransız bir kadın öğretmen ile yazar sevgilisi oluyor. Açılışın yeterince korkutucu olmadığını düşünüyorsanız, çiftin evlerinde bilinmeyen ziyaretçi/ler tarafından kıstırılmasıyla başlayan, ormanda ve yeraltı geçitlerinde devam eden diğer bölümler, eminiz sizi tatmin edecektir. Fransız sinemacılar ellerindeki malikaneyi ve yeraltı geçitlerini başarılı bir şekilde kullanmışlar ve HD’nin bile altındaki görüntü kalitesi ile loş ve puslu bir Romanya manzarası yaratmışlar. Fakat şüphesiz filmin en dikkat çekici yönü, gerilimin kaynağını filmin en sonuna kadar başarılı bir şekilde gizlemesi. Bu anlamda filmin düşündürücü finali ilginç bir sürpriz sayılabilir.

    Filmi, iyi çekilmiş orman sahnesi ve tehlikenin kararlı gizemi nedeniyle Blair Cadısı’na benzetiyorlar. Onlar, belki Blair Cadısı kadar yenilikçi değil fakat aynı şekilde izleyicinin hayal gücünden güç kazanıyor. Şüphesiz iki filmi de izleyici ile ortaklık yapmaya götüren sahip oldukları kısıtlı imkanları. Fakat elinde en fazla bir ev ve orman olan çoğu filmin çekilmez olduğunu da hatırlatmak gerek. Bilgisayar oyunlarına meraklı yazarımız, kendi evinde ürkerek dolaşırken, onunla saklambaç oynayan kapuşonlu gölge, satranç tahtasında gayet güzel hareket ediyor doğrusu. Sevgilisinin ise araba kalabalığı arasında kaynayan çığlıklarını gösteren kare, eğer bilinmiyorsa derhal yönetmenin ismine baktıracak cinsten!

    Onlar’ın arkasında oyuncu bir şiddet arzusu var. Her şey bitip de bize bu gösteriyi sunanlar, yani 'onlar' çıktığında ise, ortada bir koşturmaca, kaçış kalmasa da yerinizden kımıldayamıyorsunuz. Bu noktada önemli bir eksiği de hatırlatmak gerekiyor, cinayetlerin intikam ve oyun karışımı bir duyguyla işleniyor oluşu biliniyor olsa da, 'onlar'ın kimliğine dair daha fazla bilgi ile ayrılmak istiyor izleyici. Finali ağır ağır, sinirlerle dikkatli bir şekilde oynayarak hazırlayan yönetmenler, finali çok çabuk toparlamışlar. Halbuki, karşılarında teslim olmuş ve bitmiş bir vaziyette olacakları bekleyen bir kitle olduğunun farkındalar. Yine de, filmin kısık sesli de olsa toplumsal bir eleştiri amaçladığı düşünülebilir.

    Onlar, Jean Rollin’in topraklarından yakın zamanda daha iyi korku filmleri geleceğinin ispatı gibi. Fakat iki yönetmenin bütün başarılı sinemacılar gibi Hollywood’a bir yeniden yapım çekmek için davet edildiklerini de ekleyelim. Şüphesiz biz, onlar düşük bütçeyle oynamaya ve küçük dehşet atmosferleri yaratmaya devam etsinler isterdik ama David Moreau ve Xavier Palud çoktan, az önce Alexandre Aja’nın geçtiği yola çıktılar bile.

    Avrupa korku sinemasına, özellikle de türün eski ustalarına meraklı olanların dikkatini çekecek, yeni korku sineması izleyicilerinin ise tuhaf ve eksik bulacakları bir film var karşımızda. Filmi az kanlı bulanlara ise, gerçek olaylara dayanma iddiasındaki bir filmin gerektiğinden fazla kanlı olmasının ne kadar doğru olduğunu soralım...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top