En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
teslaxxx
56 değerlendirmeler
Takip Et!
2,5
4 Kasım 2007 tarihinde eklendi
aphe-5 arkadaşımıza katılıyorum. film tam fiyasko olmuş. bu emekle daha akıcı bir film çekilebilirdi. konuda hiçbir çekicilik ve akıcılık göremedim. öğlesine izledim işte. fakat harry poter hakkında söylediklerine katılmıyorum. harry poter gerçekten insanı alıp götüren bir seri. öylesine bir konusu olduğu için öylesine bir puanı laik gördüm 5/10
bu film için harcanan emekler , efekler , ve inanılmaz atmoster bile 9 puan vermeye yeterlidir..yönetmenin gösterdiği her kare çok gerçekçiydi..pekde sürükleyici olmasada sonlara doğru güzel bir hal alan bir filmdi..zevkle izlenir..
Olumsuz eleştirilere kesinlikle katılmıyorum. Başından sonuna kadar büyük bir merak ve heyecanla izledim diyebilirim. Filme çok büyük bir emek harcandığı ortada. Oldukça uzun süren tek çekimler izleyiciyi filmin içine sokuyor ve sahneyi yaşatıyor resmen. Clive Owen'ın müthiş performansı, gerçekçi ortamlar, arka plandaki doluluk, günümüz dünyasına göndermeler yapan konu ve diyaloglarıyla her sinema severe şiddetle tavsiye ettiğim çok başarılı bir yapım. 9/10
İngilizlerden -28 gün sonra-serisinden başka bir gelecek öngörüsü daha.Hikaye güzel.Ama film iyi değil...Film en büyük sürprizini başında yapıyor ve bu sizi şaşırttığı kadar kızdırıyor da aynı zamanda.Bence bu dolandırıcılık gibi birşeydi.
Film kötü değildi.Hatta iyi bile denilebilir.İlk başlarda biraz sıkılıyorsunuz ama sonra film sizi başka yerlere götürüyor. Ama sonunun hiç ama hiç bu filme yakışmadığını söyleyebilirim.Benim fikrim daha iyi bir sonla bu film daha güzel hale getirilebilirdi. Film benden 7 puan aldı.Orta diyebilirim...
bu kadar iyi oyuncularla bu kadar kötü bi film ancak böyle çekilebilirdi.gerek kurgu gerek işleniş bakımından vasatın da altında bence.sonu ise ne cezbedici ne de anlamlı.bence boşuna vaktinizi harcamayın.10/3
film superdi konusuyla oyunculukla superdi bu filme kotu diyenler laf olsun diye diye konusan insanlar belkide filmi bile izlememislerdir yada filmin konusunu anliyacak kadar akilli degillerdir kisaca simdiye kadarki en gercekci film yapilmis izlenmesi gerekirr mutlaka izLEyIn
2006 yılı son yıllarda çıkışa geçen Meksikalı yönetmenlerin yılı oldu. Alfonso Cuaron, ülkesinde çektiği ?And Mother Your Too? ile Oscar'a aday olmuş ve daha sonrasında ise ?Harry Potter ve Azkaban Tutsağı? ile Harry Potter serisine farklı bir tat getirmişti. Atmosfer ortaya koymadaki becerisini bu Harry Potter filmiyle kanıtlamıştı. Genç sinemacı 3 Oscar adaylığı aldığı ütopik bir filme imza atmış ?Children of Men? ile. P.D. James'in aynı adlı kitabından uyarlanan filmi, içerisinde yönetmenin de bulunduğu bir ekip senaryolaştırmış. Ancak sadık bir uyarlama yapmamışlar. Zira Cuaron da bunu kabul edip, kitaptaki hikayeyi yakın geleceğimize uyarladığını belirtmişti. ?Children of Men? 2027 yılında geçiyor. 2027 yılında dünyamızda çocuk doğmamaya ve devlet düzeni koruyamamaya başlamış. Hatta mültecileri kafeslere tıkıp, öldürmeye kadar götürebiliyorlar. Film işte böyle bir kaos ortamı olan bir gelecekte geçiyor. Cuaron ise hikayesini Britanya'da anlatıyor. Filmin ana karakterini eski eylemci ve gelecekten umudu kalmamış Theo oluşturuyor. Theo'nun içinde bulunduğu dünyada, marketlerde satılan intihar ilaçları bile mevcut. Umudunu kaybetmekte çok da haksız sayılmaz. Umudunu kaybetmiş Theo, monoton hayatını bir anda insanlığın geleceğini kurtarmak için çabalarken buluyor. Filmin hemen başlangıcında patlayan bomba gibi birçok alt metinle dünyamızın geleceğinin resmini çiziyor Cuaron. Bunu yüksek teknolojiyle bezenmiş görsel efektlerle yapmıyor. Cuaron, kalıplaşmış ütopik filmlerin dışında geleceğimizi gerçekçi bir şekilde ele alıyor. Filmde kullanılan arka plan titiz bir çalışmanın ürünü gibi. Gri ve siyah tonların bolluğu filmin umutsuz atmosferini yerine getirmesini sağlıyor ve Cuaron'un kurmak istediği kaotik atmosferi de böylece kurmuş oluyor. İnsanların insanlıktan çıktığı, teröristlerin düzeni ele geçirmek istediği gelecekte özellikle de mültecilere uygulanan tavır filmin en etkileyici sahnelerini oluşturuyor. Film, belli bir süre sonra izleyenleri adeta içine alıyor. Birçok sahnede izleyenlerin kanını dondurur cinsten etkiliyor. Bunda yönetmen Cuaron'un başarısı çok büyük. Filmin başından sonuna kadar kamera kullanımı harika. Dikkat edileceği üzere filmin finaline doğru olan çatışma sahneleri izleyenlerin uzun yıllar unutmayacağı cinsten. Film bizlere son yılların en keskin görüntü çalışmasını bizlere sunuyor. Cuaron'un çektiği uzun planlar da dikkat çekici. Meksikalı sinemacı, mükemmele yanaşır bir yönetmenlik sergilemiş ve Oscar'a aday olması gerekirdi. Filmin baş karakteri olan Theo'yu son yılların çıkıştaki oyuncusu Clive Owen canlandırıyor. Başarılı bir oyunculuk çizse de daha iyi performanslarını gördüğümüz oyucudan daha iyisini beklemeden edemiyoruz. Kısa bir rolde Michael Caine ve Julianne Moore'u da izlemek oldukça keyif verici oluyor. Müziklerin de yerli yerinde olduğunu hesaba katarsak, her yönüyle başarılı bir bilim-kurgu örneği diyebiliriz.Türün klasiği olan ?Otomatik Portakal'a yaptığı birçok gönderme, karamsar gelecek tasviri ve bizleri içerisine sokan savaş sekanslarıyla sadece son yılların en başarılı ütopik filmine değil, aynı zamanda son yılların en iyi filmlerinden birine imza atmış Alfonso Cuaron.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.