Yarınımız...
Yazar: Ali ErcivanHintli şair Tagore "Her yeni doğan çocuk, Tanrı'nın bu dünyadan umudunu kesmediğini gösterir" demiş. Alfonso Cuarón'un yeni filmi Son Umut (Children of Men), on dokuz yıldır hiçbir bebeğin doğmadığı, 2027 yılının dünyasında geçiyor. İnsanlığın neslinin tükenmeye yüz tuttuğu, anarşi ve kaosun hâkim olduğu bir distopya. Böyle bir dünyada, umudunu çoktan yitirmiş eski aktivist Theodore Faron (Clive Owen), hamile kalmış göçmen bir siyah kadını korumak için bir yolculuğa çıkıyor.
90'ların ortalarından bu yana Hollywood için de çalışan Cuarón, özellikle Harry Potter serisinin üçüncü filmi Azkaban Tutsağı ile büyük övgüler almış; kendi ülkesinde gerçekleştirdiği Y Tu Mamá También ile bir Oscar adaylığına kadar uzanmıştı. Meksika sinemasının diğer yıldızı Inarritu'ya kıyasla daha mütevazı ve usta olan yönetmen, bugün büyük yapımların da gönül rahatlığıyla eline teslim edilebildiği bir isim. Son Umut da, böyle büyük bir proje.
İnsan soyunu sürdürmek için çalışmalar yapılan "Yarın" adlı gemiye ulaşmak amacıyla gerçekleştirilen yolculuğun filmi, tür olarak kendi kendimizi nasıl yok ettiğimizin bir resmini çiziyor. İzlemesinin kolay olduğunu iddia etmeyeceğim. Oldukça yıpratıcı, yorucu bir film hatta. Ama bu yıl izleyebileceğiniz en etkileyici işlerden biri olduğunu temin ederim.
Aslında sosyal ve politik temaları üzerine, eleştirinin ötesinde büyük yargılarda bulunan bir film değil Son Umut. Kader ve şans üzerine daha fazla kafa yoruyor. Yaşamlarımızda bu iki tezatın aslında birbirlerini tamamladığı fikrinden yola çıkıyor. Bunun yanında, çok alıştığımız türde sahneleri hiç alışmadığımız şekillerde çekmek gibi beceriler gösteriyor. Bir arabayla kaçış sahnesini, son derece sakin bir şekilde, Clive Owen çoraplarıyla aracı çamurun içinde iterken arkasından koşan bir grup insanın beceriksizce debelenmeleri olarak perdeye yansıtmak, sadece eğlenceli değil, aynı zamanda böylesi bir büyük yapım için cesurca da bir deneme.
Kısa rollerinde Julianne Moore, Michael Caine ve Peter Mullan gibi aktörlerin de sağlamlaştırdığı filmde, Owen sinema yıldızı olarak potansiyelini mükemmel bir şekilde ispatlıyor. Gerek tarihsel detayları kullanışı gerekse yapım tasarımıyla son derece detaylı bir dünya yaratan Son Umut, başarılı müzik seçkisi ve alanında giderek usta statüsüne yerleşen Emmanuel Lubezki'nin cesur görüntü yönetimiyle de gücüne güç katıyor.
Özellikle kamera kullanımında zaman zaman gerçek bir savaşta kullanılan aktüel çekimleri hatırlatan Son Umut, fantastik çıkış noktasına rağmen ayakları yere sağlam basan, gerçekçi bir bilim kurgu. İnsanların artık üreyemiyor olması metaforu üzerinden bir gelecek tahayyülü kurarken günümüze dair 'Tükeniyoruz'un ötesinde bir şey söylediğini iddia etmek zor ama yine de son derece sarsıcı bir sinemasal deneyim sunuyor.