Hesabım
    Factotum
    Ortalama puan
    3,0
    42 Puanlama
    Factotum hakkında görüşlerin ?

    11 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    3 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    4 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.068 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    24 Ocak 2022 tarihinde eklendi
    Senaryosunu da, Jim Stark ile birlikte bazı eserlerinde Henry Chinaski adını da kullanan Charles Bukowski'nin aynı isimli romanı (1975) ile "The Days Run Away Like Wild Horses Over the Hills" (1969), "What Matters Most Is How Well You Walk Through the Fire" (1999) ve "The Captain Is Out to Lunch and the Sailors Have Taken Over the Ship" (1998) isimli şiir ve hikaye koleksiyonlarından uyarlayarak kaleme alan Bent Hamer'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Factotum", alkol ve sigara dumanını sınır tanımaz yoğunlukta hissedeceğiniz bir drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, Bukowski'nin "alter egosu" yani bir anlamda Cicero'nun deyimiyle ikinci benliği olan Henry Charles "Hank" Chinaski karakterini canlandıran Matt Dillon'ın, "Barfly" da (1987) Mickey Rourke'un düştüğü "abartılı" performans ve İngilizceyi "eze eze" konuşma hatasını sürdürmediği bu filme biraz daha yakından bakalım...

    "Anytime Ice"da buz kırma işinde çalışan "Hank", şoförlerden birinin aniden rahatsızlanması üzerine paketlenmiş buzların, sürücülüğünü yapacağı kamyon ile restoran ve bar gibi bireysel müşterilere dağıtımı ile de görevlendirilir...

    İlk teslimatını da Kelly'nin Pub'ına yapan ve aynı mekanda oturarak içmeye başlayan Hank, kendisini kontrole gelen amirince (Kurt Schweickhardt) kafa çekerken yakalanınca işinden kovulur...

    Tam da yeri gelmişken, İK Direktörlüğünü yaptığımız Superfresh - Kerevitaş'daki patronumuz O.M'nin, vakti zamanında İzmir Seferihisar'daki bir restoranda benzeri bir vaziyette yakaladığı bir şoför ve yardımcısına dair olarak bize, işten el çektirme talimatı verdiğini de belirtmiş olalım...

    Haftalık ücreti 150 ABD doları olan ucuz bir otele yerleşen Hank, iş aramaya da başlar...

    Ve ilk girişimi olan taksi şoförlüğü başvurusu da, doldurduğu "İş Başvuru Formunda" geçmiş vukuatlarına dair verdiği yanlış bilgiler sebebiyle reddedilir...

    Ama nihayet "Gedney'in Turşu" fabrikasında, bir işe de kabul edilir...

    Bu arada haftada üç - dört kısa hikaye yazıp dergilere, özellikle de Black Sparrow'a postalamayı da ihmal etmez...

    Turşu işini de kaybeden Hank, tanışarak bir içki ısmarladığı, kendisi gibi iflah olmaz bir alkolik olan Jan'in (Lili Taylor) evine taşınır...

    Mantz'in (Wayne Morton) bisiklet atölyesinde iş bulan ve çalışma arkadaşı Manny (Fisher Stevens) ile birlikte takılmaya başlayan Hank, alkolün yanı sıra at yarışlarında bahis oynamayı da alışkanlık haline getirir...

    Hani doğrusunu söylemek gerekirse, iyi de para kazanır...

    Fakat pahalı takım elbiseler giyip kaliteli viskiler içmeye başlayan Hank'in bu, cebi para görmüş hali Jan'in hiç hoşuna gitmemektedir...

    Benzeri bir durum patronu Mantz için de geçerlidir...

    Yani Hank işini, bir kez daha kaybedecek ve alacağı işsizlik sigortası çekleri sayesinde, bir yandan evde pinekleyip kısa hikayelerini yazarken diğer yandan da Jan ile beraber o bar senin bu bar benim dolanmaya devam edecektir...

    Ancak bunun da bir sonu bulunmaktadır...

    Jan'i terk eden Hank, cebindeki son parayla barda yanına oturduğu Laura'ya (Marisa Tomei) bir içki ısmarlar...

    İşte tam da o andan itibaren de, senaryodaki birkaç küçük değişiklikle aynen "Barfly" filmindeki gibi Hank'i terslemek yerine yanına katarak yolun karşısındaki markete götüren Laura; Pierre'in (Didier Flamand) kişisel hesabından poşetlerini, 6 kutu bira, 2 şişe viski, 2 paket sigara, kaliteli puro, karışık kuru yemiş ve (böylesine yoğun demlenmelerin sabahında pek bir işe yaramadığı kişisel deneyimlerimiz ile sabit olan) Alca - Seltzer ile doldurarak soluğu Laura'nın dairesinde alırlar...

    Dakika 42...

    Geride sizleri, "Barfly" da anlatılanlardan oldukça farklı bir hikayenin dillendirildiği 52 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Sinemasever dostlara, Bukowski'nin ikinci karısı Linda Bukowski, Charles Bukowski Vakfı ve John Martin & Black Sparrow Yayınevi'nin işbirliği ile çekilen bu filmi; yine bu mecrada, tam bir gün önce kapsamlı bir yorumunu da paylaştığımız "Barfly" filmi ile peş peşe izlemelerini önereceğiz...

    Zira emin olun böylesini daha çok beğenecek ve dünya edebiyatının önemli simalarından Charles Bukowski ile onun "kurgusal ruh ikizi" Henry Charles "Hank" Chinaski karakteri arasındaki ilişkiyi çok dana net olarak anlayacaksınız...

    Keyifli seyirler,
    Meet-in
    Meet-in

    Takipçi 253 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    14 Şubat 2009 tarihinde eklendi
    Sizi bilemiycem ama bana çok boş bir film gibi geldi Factotum.Lili Taylor ın performansının hatırına 4/10.
    gogola
    gogola

    Takipçi 176 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    15 Mayıs 2011 tarihinde eklendi
    Çerez tadında bir film.Skılmadan izlenebilir. Replikler yer yer gerçekten çok iyi. Müzikleri filmin geneline göre yine gayet başarılı. Sorun filmin genelinde. Otobiyografi olduğu için pek yapacak birşey yok, çünkü konu hep aynı döngüde.

    Kadınlar-Yazarlık-Yeni bir geçici İş-İçki-Bahis-Tekrar Kadınlar.

    Matematikteki örüntü modellerin en basit olanını izliyorsunuz sanki.

    Dillon iyi oynuyor, serseri tipi resmen hissediyorsunuz,yeri geliyor hevesleniyor, yeri geliyor küçümsüyorsunuz, bu düşünceleriniz filmi izlerken hep sizinle birlikte kafanızda yeni bir örüntü oluşturuyor.

    Yazarlığa biraz daha ağırlık verilse film daha yüksek bir puan alırmıydı diye düşündüm hep, çünkü serserilik hep süregelen klişe bir yaşamdır sonuçta.

    Taylor en yüksek performansa sahip, Dillon da iyi, film konunun tekdüzeliği ile süregeliyor, ama dedim ya çerez tadında izlenebilir, değişik bir tat bırakıyor.
    emin-trt
    emin-trt

    32 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    8 Kasım 2006 tarihinde eklendi
    çook buyuk beklentiler ile baslamayın filmi seyretmeye. film zaman kaybından başka bir şey degil. turk seyircisine kesinlikle hitap etmiyo.bu filmin puanına aldanmayın seyretmeden puan verenler yukseltmiş. 2/10
    turkl82
    turkl82

    88 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    11 Ekim 2006 tarihinde eklendi
    Bazı şeyler yazılarda kalmalı bence... Sanki okuduklarımdan daha dardı film... Okurken aldığım zevki vermedi bana...
    atitheripper
    atitheripper

    16 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Aralık 2006 tarihinde eklendi
    barfly mı factotum mu derseniz, factotum derim... bukowski meraklıları zaten barfly ı izlemişlerdir, beklentilerinizi bu kıyaslamaya göre ayarlayabilirisiniz ;)
    head-to-head
    head-to-head

    34 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    28 Eylül 2006 tarihinde eklendi
    Film iyi olmuş.Kendimden bişiler bulduğum için daha da iyi geldi bana.Herkeze tavsiye izleyin
    V-aLi
    V-aLi

    20 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    25 Ağustos 2010 tarihinde eklendi
    ne iyi ne kötü.Etkileyici bulmadım filmi.Dram yok bikere.Başta çalan şarkı çok güzel.Oyuncu seçimi iyi.Ama yetmiyor.Ben sıkılmadım ama biçok kişi sıkılabilir
    makarna1976
    makarna1976

    56 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    1 Mayıs 2007 tarihinde eklendi
    öncelikle çevirmen nasky olarak çevirmiş henry nin adını oysa bağıra bağıra chinanski diyorlar filmde ki bu bir kahraman olduğuna göre ismi kadar önemli bir şey yoktur.ikincisi bir yerde ilk sahnede barda kenarda bukowski nin gözüktüğü söyleniyordu bu filmde mi? hatırlayamadım ama bende henry nin fotoğraflı bir kitabı vardı siyah kaplı kocaman albüm gibi birşeydi.(hatta hatunu da gözüküyordu ki hoş bir kadındı gerçekten) bu filmde ilk sahnede barda gözüken omuydu merak ettim.film vasattı hikayeleriyle kıyas bile edilemez.daha edebi olmaya çalışılmış oysa serseri haylaz bukowskiyi yansıtamamış istediğim gibi.hatunlar yine hoştu ki bunu yapabileceğini biliyorum gerçek hayatta bukowskinin.ondan bahseden bir filmi istediğim kadar güzel bulmasamda severek izlerim gençlik idollerimden ne de olsa.
    termon
    termon

    22 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    27 Aralık 2005 tarihinde eklendi
    filmekiminde gösterildi,damakta hoş bir tat bırakan siyah çikolatalar gibi.. sizi etkilemiyor,çok fazla mesaj da içermiyor ancak bir şekilde hoşunuza gidiyor.. ben beğendim
    johndamer
    johndamer

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    15 Eylül 2006 tarihinde eklendi
    bukowski için seyredilir, görünce devamını da yazarım.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top