Hesabım
    Kimseye Söyleme
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Kimseye Söyleme

    Tıkır Tıkır İşleyen <br>Popüler Bir Film

    Yazar: Ali Ercivan

    En çok Kumsal (The Beach) filminden tanıdığımız Guillaume Canet’nin (hani şu öteki Fransız oğlan) yönetmen olarak Cesar ödülüne aday olduğunu ilk öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Hem de ikinci filmiymiş bu. 'Vay be' demiştim, 'Helal olsun!'. Sonrasında kazandı da bu ödülü. Kimseye Söyleme (Ne le dis a personne), onun aktörlükten yönetmenliğe başarılı geçişini tescillemiş oldu.

    Bir polisiye olarak tanımlanabilecek Kimseye Söyleme, karısının öldürülüşünün 8. yıldönümünde ortaya çıkan yeni gelişmelerle zanlı konumuna düşen ve gerçeği öğrenmeye çalışan Alexandre Beck adlı karakter çevresinde gelişiyor. Bu anlamda, Kaçak (The Fugitive) gibi başarılı Hollywood örneklerini de izlediğimiz türde bir entrika sunan Fransız yapımı, tıkır tıkır işleyen, nitelikli bir popüler sinema örneği.

    Guillaume Canet’nin, aktör-yönetmen geleneğinin tüm başarılı isimleri gibi, karakter oluşturmak ve oyuncularının o karakterleri ete kemiğe büründürmek için ihtiyaç duydukları alanı yaratmak konusundaki başarısı, filmin en ciddi artısı. İrili ufaklı çok sayıda karakterin girip çıktığı iki saat zarfında, istisnasız herkes başarılı, inandırıcı ve yaşayan performanslar veriyor. Başroldeki François Cluzet (bu rolüyle En İyi Erkek Oyuncu dalında Cesar kazandı), karakterin yaşadığı her türlü duyguyu seyirciye etkili bir şekilde geçirip, Alex’in başına gelen her şeyi ve öyküsünün nereye varacağını umursamamızı sağlayarak geniş kadro içindeki lider payının hakkını veriyor.

    Çok satmış bir polisiye romandan uyarlanan Kimseye Söyleme, izlerken zaman zaman fazla gelebilen bilgi akışı sebebiyle bazı anlarda kafa karıştırıcı olma riskini taşıyor. Ancak Canet’nin sadece senaryosuna hizmet eden sinema dilinin de katkısıyla filmin takibi hiç zorlaşmıyor. Yönetmen olarak kişisel imzasını belli etmek için eline geçen fırsatları da ölçülü bir şekilde değerlendiren Canet, öyküsünün duygusal tarafını da incelikle işlemiş oluyor.

    Her ne kadar başarıyla kullanılmış olsalar da, filmin içinde yer alan şarkıların hep İngilizce olması bana batan tek şey oldu. Fransız müziğinin de aynı ölçüde Canet’nin işini göreceğine eminim doğrusu. Bu seçim, filmin genel olarak kendi ülkesinin sinema geleneğinden ziyade İngilizce konuşan ülkelerin kalıplarına yakın durduğunu da gösteriyor belki. Fransa’da popüler sinemanın iyiden iyiye Hollywood’un izinden yürümeye başladı, özellikle son on yılda. İyi örnekler verildiği ve kendi topraklarından kopuk durmadıkları sürece, sektörlerinin de buna itirazı olmadığı belli. Kimseye Söyleme, buna son derece iyi bir emsal oluşturuyor.

    Ufak ama kilit bir rolde aktör olarak da gözüktüğü bu ikinci filmiyle yönetmen olarak rüştünü ispat eden Guillaume Canet, sürükleyici bir serüven sunuyor izleyicilere. Pan’ın Labirenti’nin ardından bu kalabalık haftanın en iyi seçeneği olduğu teminatını verebilirim gönül rahatlığıyla.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top