kin ki duk'un ne kadar farklı bir sanatçı olduğunu tekrar görmenin ve anlamanın en iyi yolu bu filmi izlemek bence.izlediğim en ilginç filmlerden biri.sonuysa hiç beklenmedik bence.izlenmeli mutlaka.
’’Yayın sertliği ve gerince çıkan o güzel ses gibi Böyle yaşanmalı hayat, verilen son nefes gibi...’’Yaşlı adam genç kızın 17’sine girmesini beklemektedir.Beklenen gün geldiğinde onunla evlenecektir.6 yaşından beri gemide yaşayan genç kız, dış dünyadan habersiz bir şekilde yaşamaktadır.Gemiye gelen erkekler, kızın masumiyetinden faydalanmak istemektedirler.Buna yeltenen herkes, yaşlı adamın oklarından nasibini alacaktır.Yaşlı adamın, genç kıza olan aşkı; bir adamın, bir kadına olan aşkından farklıdır.Yaşlı adam, onu 6 yaşından beri itina ile yıkamakta, kahvaltı hazırlamakta ve düğün gününü iple çekmektedir.Her gece uyumadan önce takvimden bir gün daha siler.Düğün gününe sadece birkaç ay kala gemiye gelen genç adam herşeyi alt üst eder.Filmin kötü adamı bu genç adamdan başkası değildir, zira o gelene dek herşey yolunda gitmektedir.Ne var ki filmin akışı içerisinde karakterler hakkındaki fikirlerimiz sürekli yön değiştirecektir.Yaşlı adamın silahından(!) çıkan nefis müziğin filmle olan uyumu, senaryonun kusursuz işleyişi, öykünün orijinalliği ve Kim Ki Duk’ın zengil simgesel anlatımıyla The Bow, seyirciyi tam onikiden vuruyor!...
son dönem içinde izlediğim en farklı film oldu benim için.. az diyolog ama yüz ve mimiklerle ifade edilen duygular! başarılı bir kurgu ve güzel bir seneryo olmuş.kendi halinde,duru bir film...!! şaşırtıcı bir son,sonuç:başarılı,seyir zevki güzel bir film.saygılarımla....
Usta yönetmenden bir basarılı film daha.Duru bir sinema diliyle anlatılan film,yönetmenin sinema anlayışının karakteristik unsurları olan olan tek bir dekor ve minimal diyalog gibi unsurlara da sahip.Mecazi bir anlatım,diyaloglara gerek olmayan bakışlar, tavırlarla belirlenen minimalist bir bakış.birkaç yüzyıl önce olması muhtemel bu öyküyü, çagımıza taşıyor.Kanatimce kalitesinikısmen kikayenin çarpıcılıgından alıyor ama aslında o nefis kadrajlar kaliteyi bir hayli arttırıyor.Finale yaklasırken sembolik anlatımın epey arttığı keyifle izlenecek bir film.
Kim ki-duk un yine az karakterle kısıtlı mekanda, sade,durgun,sözden uzak bir filmi.boş ev kadar olmasada çok güzel anlamlar ifade eden bir film.Ama bence keşke filmin sonundaki metafiziksel olaylar olmasaydı...
izlediğim 4 ya da 5.kim ki duk dilmi.boş ev güzeldi,fedakar kız eh işteydi,bu da başı güzel ,sonunu pek bağlayamadığı metafizik atmosfer soslu bir film olmuş.. izleyen vardır mutlaka,en eski duk filmerinden biridir,mevsimler..4 mevsimin insan ruhuna izlerini anlattığı gölün ortasında kurulu kulübede yaşlı adam ,genç erkek ve kızın hikayesidir ki en görsel açıdan zengin duk filmidir bence..muhteşem göl manzarası 4 mevsim ayrı güzeldir.göle açılan paradoks bir kapı ,nehirde gövdesine taş bağlanmış balık gibi akla gelmez ayrıntılarla süslüdür...
ben bu filmi iki ay önce düzenlenen antalya altın portakal film festivalinde izledim ve filmi oldukça güzel buldum... yönetmen kim ki- duk, bu filminde aşk ve sahiplenme duygusunu oldukça iyi işleyerek anlatmış.. izleyeni hayatın karmaşasından ve stresinden alıp başka yerlere ve düşüncelere götüren "yay" filmi bence şu günlerde görülmesi gereken filmler arasında ilk sıralarda yer almayı fazlasıyla hakeden bir film..
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.