Hesabım
    9,90 YTL
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    9,90 YTL

    9,90 YTL

    Yazar: Funda Sularöz

    Reklamların neon ışıklarıyla parlatılmış dünyasına hoş geldiniz. Birazdan ışıklar sönecek, ağır makyajlar ve fotoşoplar silinecek ve ortaya gözyaşlarına boğulmuş sahici bir yüz çıkacak. Octave'ın dünyasına hoşgeldiniz. Yarının belirleyicisi, dünyanın efendisi reklam yazarı Octave'ın kusursuz kendini yok edişini izleyeceğiz.

    Film bir komedi, film bir dram, en çok da asi bir söylemi olan bir anarşist sinema örneği. Dünyanın en ünlü reklam ajanslarından birinin Fransız ayağında 10 yıl boyunca metin yazarlığı yapmış, Aşkın Ömrü Üç Yıl, Ecstacy Öyküleri gibi kitaplarla dünya çapında başarı elde etmiş Frederich Beigbeder'in kaleme aldığı -Fransızca ismiyle 99 Francs- romana büyük çapta sadık kalınmış, etkileyici bir uyarlama.

    Filmin sonunun bağlanışı ölüm, öldürmek gibi aynı öğeler kullanılsa da kitaptan farklı ve filmin kurgulanışı algılarımızla oynamaya yönelik, tıpkı reklamların bize yaptığı gibi... Hatta öyle ki, tam film artık bitiyor diyorsunuz, ardından başka bir sahneyle akıyor. Bu da filmin ismiyle paralellik gösteriyor, paranızın karşılığını alacağınız Son'u siz seçiyorsunuz. Her zaman alternatifin de alternatifi vardır. Yeter ki siz isteyin!

    Kitap karşılaştırmalarına devam edelim. Kitaptaki Octave, düzeni felsefi boyutta da sorgularken, filmde yüksek egolu bir reklamcının ajansın en büyük müşterisiyle toplantıdayken reklam filmi fikrini beğenmediklerinden, egosuna yenilerek çılgın gibi davranmaya başlamasını görüyoruz. Tamam, o da Üçüncü Dünya Savaşı olarak algıladığı, insanları tüketmeye yönlendirmeyi, ihtiyaçları olmayanı aldırarak şirketlerin güçlenmesini sağlamayı doğru bulmuyor. Ama kitapta bu durum daha ilk sayfadan beri sorgulanırken, filmde kaçışın alarmı (nihayet) toplantıda çalıyor.

    Bu farklılık aslında filmin çatısını da etkiliyor. Ahlaki söylemler daha çok kitapta yer alıyor. Filmde Octave'ın bencil karakteri daha çok ön planda tutulmuş. Sevgilisiyle öpüşürken "Gözlüğümü tak ki kendimi öpebileyim" diyecek kadar. Filmi etkileyici kılan diğer öğe ise; reklam filmleri tadında ayrıntılı, ustaca çekilmiş olması. Film boyunca sıkılmanız mümkün değil. Ayrıca neredeyse her sahnede esrar, hap kullanan karakterlerin dumanlı dünyasını yönetmen, efekt ve animasyonlarla destekleyerek filme bambaşka (saykodelik) bir tat veriyor.

    Reklamcılığın doğasında bulunan gönderme yapma/çağrışım zihniyeti filmde de mevcut. Stanley Kubrick'in 2001'ine (hatta Otomatik Portakal'a) ve David Fincher'ın Fight Club'ına göndermeleri de yakalayabilirsiniz. Tıpkı Çin lokantasındaki hediyeli yemek sahnesinde, In The Mood For Love'daki müziği duyacağınız gibi. Her şey sinema tarihini sömüren bir reklam filmi gibi düzenlenmiş.

    Filmin kafası karışık ana karakterini canlandıran Jean Dujardin'nin de filmi değerli kılan başarısını unutmamak gerekir. Octave pislik, bencil olduğu kadar sempatik bir karakterdir de, yani kendi boyutunda bir derinliğe sahip. Esrarlı kafayla her tür pisliği yaparken düzeni de sorgular. İki ucu bir araya getiren Octave karakteri'ni Dujardin çok iyi canlandırıp adeta izleyeni karakterin içine hapsediyor. Reklam dünyasını ve diğer ayrıntıları onun şık ve bulanık gözlüklerinden izliyoruz.

    Filmin havada kalan tek yönü ise; kitabın ben, sen, o, biz, siz, onlar olarak bölümlere ayrılması filmde de yapılmışken, karakterle empati kurmamızı sağlayan bu uygulamayı filmde çok fazla yakalayamıyor oluşumuz. Dünyanın içinden bolca reklam geçen düzenini bize sorgulatırken eğlendirmeyi de başaran bu film, her açıdan görülmeye değer. Bol diyaloglu Fransız filmlerinin aksine, görsel yönü çok güçlü bir filmle karşı karşıyayız. Renkli, şıkır şıkır bir anti-reklam filmi.

    Funda Sularöz

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top