En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Deniz O.
Takipçi
170 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
6 Haziran 2020 tarihinde eklendi
“Babam beni birine satmak istemiş, ablam gelmiş ve ona engel olmuş.” Bazen doğduğumuz yerden çok uzaktaki bir yere, doğduğumuz ırktan çok farklı insanlara çekiliriz. Bir şekilde onlara kendimizi yakın hissederiz ve bir gün kendimizi o topraklarda o insanlarla buluruz. Kalküta’nın Çocukları (Born Into Brothels: Calcutta's Red Light Kids) isimli belgeselin kahramanı Zana Briski, İngiliz fotoğrafçı ve film yapımcısı.
Nedenini bilmese de hayat onu Hindistan’ın Kalküta bölgesinde genelevlerin olduğu bir yere atar. Burada küçük çocuklara gönüllü bir şekilde fotoğrafçılık dersleri vermeye başlar. Ders verirken onları daha iyi tanımaya ve onların hayatına küçük bir dokunuşta bulunmak arzusu ile yanıp tutuşmaya başlar.
Zamanla anlar ki, bu çocuklar için okumak büyük bir lükstür. Onlar ancak hayatta kalmaya çalışırlar. Küçük yaşta çalışmaya ve kendilerini korumaya çalışırlar. Kiminin annesi yoktur, kiminin babası. Kiminin babası uyuşturucu kullanır, kiminin annesi genelevde çalışır. Kaderleri öylesine ağır olmasına rağmen çocuklar yaşama tutunurlar. Onunla savaşmak yerine ondan güç alan çocuklar vardır aralarında. Zana’nın onlara uzattığı ele cevap verirler, hayatlarındaki gidişatı bir parça olsa da değiştirmek için harekete geçebilecek cesarete sahip olanlar...
Bazıları ise buna sahip değillerdi. “Geleceğimde umut diye bir kelime yok” diyordu bir tanesi. Onlara yardım etmek mümkün değildi. Belki de ait oldukları sistemde kendilerini ait hissediyor ve oradan çıkmak istemiyorlardı. Bu onların bilinçli bir şekilde istedikleri bir şey değildi. Belki de kaderlerinin onların özgür iradelerine karşı galip çıktığı bir durumdu bu...
...Fotografci Zana Briski'nin Kalkuta'daki genelevler mahallesindeki fotograf calismalari sirasinda, aile buyukleri gibi yavas yavas fuhusa suruklenme tehlikesiyle icice yasayan cocuklarin eline verdigi fotograf makineleri ile onlara fotograf cekmeyi sevdirmesi ve 2 senelik bir egitime girismesini anlatiyor film. Bir taraftan cocuklarin icindeki cevherin ortaya cikisina tanik oluyor (kimileri gercekten de profesyonel fotografcilara tas cikartacak derecede inanilmaz kadrajlar yakaliyorlar), dunyaya bakislarinin ne kadar farkli oldugunu ogreniyor diger taraftan da mahalledeki aile buyuklerinin olaya bakis acilarini ve Zana'nin cocuklari fuhustan uzak tutmak icin herbirini yatili okula gondermek icin cabalamasini, aile buyuklerini ikna etmeye calismasini izliyoruz. Zana Briski ve Ross Kauffman'in yonetmenligine, senaristligine ve goruntu calismasina ortak imza attiklari yapim, Hindistan'in hic bilmedigimiz bir yonune isik tutarken kimi yerlerde etkileyici olmayi basariyor. Ancak genelde makul suresine ragmen kimi anlarda anlatmak istedigini fazla uzatiyor, cocuklarin fotografla aralarindaki iliski uzerine fazla egilmekten fuhusun uzerlerinde zamanla birakacagi etkiyi yeterince veremiyor, etkisini yitiriyor. Yine de farkli bir belgesel izlemek isteyenler icin ideal bir secim olabilir...(5/10)
gerçeği prim yapmak için sulandırmayan "ah bakın zavallı cocuklar, ne haldeler!" nidaları atmayan ama durumu tokat gibi yapıştıran harika bi belgesel olmuş. izledikten 3 hafta sonra bile sokakta oynayan iki üç çocuk görünce onları düşünüyorum.
bazı filmler vardır, izledikçe daha çok kez izlemek istersiniz; hatta belki de ara ara aklınıza gelir, içinizden bi kez daha izleyeyim diye geçirirsiniz. benim için kalküta'nın çocukları "o" filmlerden. sanırım 4 veya 5 kez izledim, ilki desem sinemasında, daha sonra tabiki ntv de. ve her izleyişimde başka bi şeyleri seviyorum filmde. her izleyişimde başka bi çocuk oluyorum, onun yerine koyuyorum kendimi. ben de amatör olarak fotoğrafçılıkla ilgileniyorum, ve kalküta'nın çocuklarını izledikçe onların kompozisyon yeteneğine hayran kalıyorum...fotoğrafçılığın teknik konuları iyi bir makina ve biraz eğitimle öğrenilebilinir, ancak kompozisyonu öğrenmek zordur, ve filmde o "içten gelen"le birleşen kompozisyon eğitimine yoğunlaşlıyor. bu da çocukların zekalarının yetişkinlerden nasıl farklı, daha yaratıcı ve ayrıntı yakalayıcı olduğunu ama daha da önemlisi "o" çocukların bi yetişkinin hayat deneyimiyle çocuk zekalarını nasıl harmanladıklarını gösteriyor. bu yönleriyle gerçekten olabilecek en iyi kurguyu yakaladıklarını düşünüyorum bu filmi yaparken. izleyince kurgunun dışında görüntülerin, çekim açılarının da çok iyi olduğunu göreceksiniz-ki bunda aslında çocukların da büyük payı var fotoğraflarıyla:) sözün kısası zana briski'ye hayran kaldım ve onu gerçekten kutluyorum...
Harika bir belgesel.Uzun süre etkisinden kurtulamadım.Zana Brinski gerçekten çok iyi bir fotoğrafçı.Kalkütanın çocuklarından etkilenmemek imkansız.Bu çocuklar erken yaşta yetişkin olmuşlar.Yaşadıklarına rağmen hala gülümseyebiliyorlar ve geleceğe umutla bakabiliyorlar.Bu çocuklardan öğrenebileceğimiz çok şey var.Bazen küçük şeylere üzülüp kendime dertettiğimde bu çocuklar aklıma geliyor ve utanıyorum.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.