Hesabım
    Hırsız
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Hırsız

    <b>Hırsız</b> Mesaj Peşinde

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    İngiliz Hasta ve Soğuk Dağ gibi bol ödüllü yapımlarla tanıdığımız Anthony Minghella, bugüne kadar sinemaseverlerin beklentilerini başarıyla karşılayabilmiş bir yönetmen. Ben, Minghella'nın şimdiye dek izlediğim hiçbir filminde kendisine hayran kalacağım kadar etkileyici bir yönetmenlik performansı sergilediğine şahit olmadım. Filmlerindeki derli toplu anlatımın başarılı oyunculuk performansları ve çarpıcı mekan kullanımlarıyla desteklenerek filmleri sürükleyici kıldığını düşündüm. Geçmiş deneyimlerim vasıtasıyla, Minghella'nın yeni filmi Hırsız’ı izlemeden önce yine başından sonuna kadar sıkılmadan takip edebileceğim, tutarlı ve dokunaklı bir filmle karşılaşacağıma inanıyordum. Ne yazık ki, Minghella bu inancımı boşa çıkardı.

    Farklı ülkelerden ve sosyal sınıflardan gelen karakterlerin kendileriyle ve birbirleriyle yaşadıkları çatışmalara odaklanan Hırsız, bu çatışmalar arasından bir takım ideolojik mesajlar çıkarma hevesinde olan bir film. Bu ideolojik mesajların birleşerek anlamlı bir bütün oluşturmaları halinde Hırsız, İngiltere’nin bugünkü toplumsal hayatı konusunda ciddi sözler söyleyen kuvvetli bir sistem eleştirisi olabilirmiş. Fakat Minghella’nın filmin odak noktasında yer alan karakterlere olan yaklaşımı Hırsız’ın, ne söylemeye çalıştığı ve neyi savunduğu belli olmayan, kendi içinde tutarsız ve inandırıcılıktan uzak bir filme dönüşmesine sebep olmuş.

    Minghella, karakterlerin kendilerine has tepkileri olan, ruhsal dünyaları zengin, özgür bireyler olduklarını unutmuş sanki. Onları, vermek istediği mesajları dünyaya iletmekle görevli, otomatik tepkiler veren birer araç olarak görmüş. Bu durum, karakterlerin Minghella’nın yönlendirmesi sonucunda kişilik özellikleriyle bağdaşmayan davranışlar sergilemelerinin ve zorlama kararlar almalarının en belirgin nedeni. Minghella, filmi ciddi bir eleştiriye dönüştürmek adına, doğal akışından saptırarak hiç gitmediği yönlere çekmiş ve film anlamsal bir bütüne hizmet edemez hale getirmiş bana göre. İçeriğindeki anlam karmaşası filmin özellikle batı ve doğu toplumları arasındaki farklılıkları sergilerkenki tutumunun iyi niyetli mi yoksa kötü niyetli mi olduğunu da net olarak anlayamamamıza neden oluyor. Keza, filmin doğu toplumlarının yaşayış tarzlarını tasvir ediş biçiminin pek de iyi niyetli olmadığı söylenebilir.

    Hırsız’ın olay örgüsünü bir kenara bırakıp, görselliğine odaklandığımızda, aslında filmi izlenebilir kılan tek özelliğin sinematografik başarısı olduğunu fark ediyoruz. Minghella’nın, daha önceki filmlerinde olduğu gibi hikayenin geçtiği mekanların ruhunu bütün doğallığıyla yakalayabildiğini ve bu ruhu filme olduğu gibi yansıtabildiğini gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Etkili ışık kullanımı ile belirgin bir derinlik kazanan, dekoratif özellikleriyle filmdeki yürüyen, konuşan ve tepki gösteren karakterlerden daha karakteristik özelliklere sahip olan mekanlar, filme kaybolan anlam bütünlüğünü geri kazandırma çabasındalar sanki.

    Filmin görselliğinin başka bir güzel tarafı ise Minghella'nın her sahnenin ritmine uygun hareket eden kamerası. Özellikle çatıdan çatıya atlarken Modern Çağın Samurayları filmindeki karakterleri hatırlatan Miro?yu, aynı hareketlilikle takip eden kamera hareketleri, filmin durağan havasına biraz olsun hareket getirebilmeyi başarıyor neredeyse. Fakat bütün bunlar düzgün cümleler kuramayan Hırsız’ın tamamına hakim olan anlam düşüklüğünü örtbas etmeye yetmiyor.

    Minghella filmlerinin belirleyici özelliklerinden biri olan başarılı oyuncu kadrosu Hırsız’ın da en çekici taraflarından biri. Juliette Binoche, Jude Law ve Robin Wright Penn gibi başarılı oyuncuları aynı hikayenin etrafında toplayan filmde, yönetmenin karakterlere olan yüzeysel yaklaşımının oyuncuların performanslarına da yansıdığını söyleyebiliriz. Bana kalırsa Minghella'nın hikayeyi doğal gidişatından saptıran baskıcı tutumu Juliette Binoche, Jude Law ve Robin Wright Penn başta olmak üzere bütün oyuncuları geriletmiş. Oyuncular, kişisel kabiliyetlerini kullanarak karakterlere kendilerine has yorumlar getirmekten mahrum bırakılmış. Böylece filmin giderek tıkanan olay örgüsüne bir darbe de oyuncu kadrosundan gelmiş sanki.

    Daha önceki filmlerinde, sinemaseverlerin beklentilerini başarıyla karşılayan Anthony Minghella, yeni filmi Hırsız’da, bizlere bir Minghella filminden almayı beklediğimiz tadı veremiyor. Niçin öykünün içine yerleştirildiği belli olmayan yan öykülerin varlığıyla iyice karmaşıklaşan film, sadece yönetmenin görsel yetkinliği sayesinde ayakta durabilmekte.

    Her şeye rağmen Hırsız, bugünün İngiltere’sinin yoksul mahallelerinde neler olup bittiği hakkında ufak ipuçlarına sahip olmak isteyenlerin tercih edebilecekleri bir yapım. Fakat filmden, insanı düşündüren karakter çözümlemeleri veya İngiltere'nin bugünkü toplumsal hayatı üzerine çarpıcı eleştiriler beklemek pek mümkün değil. Anthony Minghella, yeni filmi Hırsız’da, mesaj kaygısına düşerek elindeki bütün iyi malzemeleri bu kaygı uğruna baskı altına alıp sindiriyor maalesef ve ortaya değinmek istediği konulara oldukça yüzeysel yaklaşan bir film çıkarıyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top