Krallar ve Canavarlar
Yazar: Serdar KökçeoğluKahramanlara herkesin ihtiyacı var. Kendi eseri olan canavarları yok etmek isteyen krallardan, yavaş yavaş sinema ile animasyon karışımı 'sinemasyon' filmlere alışmaya başlayan günümüz sinema izleyicisine kadar. Fakat kahramanların da tanımı anlamı zaman içinde değişiyor. Klasik anlatılardan aşina olduğumuz güçlü, kuvvetli, ödün vermez, yıkılmaz, hata yapmaz kahramanların yerini zamanla anti kahramanlar almaya başladı.
Her sinemada ve her sinema sisteminde farklı bir deneyim sunmayı amaçlayan Beowulf: Ölümsüz Savaşçı’yı izledikten sonra kahramanlık durumları üzerine düşünmemek mümkün değil. Çünkü yapım bize kısaca, klişe sever bir kahramanın nasıl bir anti kahramana dönüştüğünü anlatıyor. Fantastik sanatların yaratıcı devi Neil Gaiman ve çılgın pulp yazar Roger Avary’nin senaryosunu yazdığı film, çok eskilerden beri var olan bir şiir/şarkıdan yola çıkarak bize 'kahraman'ın evrimini anlatıyor.
Filmde kahramanın yolculuğu klasik kurtarıcı mitinden yola çıkarak edebiyata yaklaşan bir kahraman dönüşümü ortaya koyuyor. Çizgi romandan, fantastik edebiyata hayal gücüyle dokunduğu her türe edebi bir derinlik katan Gaiman, son derece çarpıcı bir Beowulf hikayesi tasarlamış. İşin yönetmenlik/tasarım yönü ise filmin metni gibi son derece olgun.
Fantastik sanatlar söz konusu olduğunda sinema, çizgi roman ve edebiyat kadar çarpıcı fikirlerle karşımıza çıkamıyor uzun bir süredir. Son dönemin en sıkı fantastik sinema ürünlerini düşündüğümüzde her birinin uyarlama olmasına şaşırmamak gerek. Doğrudan sinema filmi için düşünülen fantaziler ise orijinallikten uzak oluyor. Bu anlamda her ne kadar köklerini bir şiir/şarkıdan alsa da Ölümsüz Savaşçı’nın değeri daha da fazla anlaşılıyor. Animasyon teknolojileri üzerine kafa yoran bir yönetmen ile Neil Gaiman’ı buluşturmak son derece isabetli bir karar olmuş. Gaiman’ın elindeki mitolojik malzemeyi önemsediği ve yetişkin bir izleyiciyi hedef aldığı son derece belirgin.
Öncelikle bir kahramanla tanışıyoruz. Krallığı rahatsız eden bir canavarı öldürdükten sonra kral olan bu kahramanın aslında tahtına bir yalan, gizli bir anlaşma ile sahip olduğunu öğreniyoruz. Yeni canavarlar doğuran bu anlaşma ise sıradanlaşan, inançlarını ve heyecanını kaybeden kahraman kralı son bir hesaplaşmaya götürüyor. Film duraklarla dolu bu serüveni kimi zaman epik duygularla, kimi zaman ise şaşırtıcı, içinde özeleştiri barındıran bir mizahla ortaya koyuyor. Mizah bu filmde güncel esprilerle veya küçükleri hedefleyen oyunlarla sınırlı değil.
Ölümsüz Savaşçı, gerçek oyunculara yeni yüzler ve ifadeler kazandıran animasyon teknikleri olmasaydı bile ilginçliğinden bir şey yitirmezdi. Çünkü mekanlar son derece iyi tasarlanmış ve sahiciliği korunmuş. Üstelik 'animasyon harikası' canavar tasarımları da söylendiği gibi beyazperdede bir devrimin habercisi gibi gözükmüyor. Ejderha son derece başarılıyken, Grendel korkunç olmaktan çok çirkin ve yeteri kadar orijinal tasarlanmamış.
Sadece ultra teknolojik animasyon tasarımları ve gösterim koşulları için değil, geçmişten, çok uzaklardan gelen bir kahramanın etkileyici hikayesini olgun bir şekilde anlattığı için de izlenebilecek bir film Beowulf. Canavarlar üzerine değil belki ama canavarları üreten ve sonra onlara savaş açan krallar üzerine düşünebilirsiniz.
Her kahraman bir gün kral olur ve kendi canavarlarını/düşmanlarını yaratıp başka kahramanlara ihtiyaç duyan bir zavallıya dönüşür. Peki sonra ne olur? Gaiman hikayenin devamını izleyiciye bırakıyor...