Hesabım
    Gönül Yarası
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Gönül Yarası

    Yaralı Gönül İşi

    Yazar: Ali Ercivan

    Yavuz Turgul ve Şener Şen, Eşkıya'dan sonra sinemaya 9 yıllık bir ara verdiler. Bu yüzden yeni projeleri büyük bir merakla bekleniyordu. Kendilerinin de bu beklentinin son derece farkında oldukları Gönül Yarası'nda açıkça hissediliyor. Şener Şen'in perdede ilk görünüşü neredeyse bir ritüel şeklinde gerçekleşiyor; bir yıldızı yeniden perdede görmek için sabırsızlanan bir izleyici kitlesi olduğumuza son derece inanıldığını belli eder şekilde.

    Evet, hasret sona erdi. İşte yine karşımızdalar. Böyle laflar edilir ya... Ama Gönül Yarası bir şeyi daha hissettiriyor fena şekilde: Yavuz Turgul'un bu geçen 9 yıl içinde imza attığı TV dizilerinin başarılarından bir şekilde etkilendiğini. İkinci Bahar adlı dizinin de geçtiği Samatya semti bu filmin de ana mekanı ve Samatya'nın o meşhur meydanının bu filmde karşımıza ilk çıkışı, tam da Şener Şen'inki gibi oluyor. Kamera meydana dönerken müzik yükselir ve seyirci taşkın bir coşkuyla "Aaa, işte İkinci Bahar'daki meydan!" diye kendinden geçer...

    Öyle mi olur gerçekten? Bu meydanın bu şekilde perdede belirmesinin karşımızdaki filmin dramatik yapısı içinde hiçbir önemi olmaması, sadece apayrı bir TV dizisiyle kurulan bağdan dolayı seyircide yaratılan bir duygu bu filmin peşinde koştuğu şey mi? Her şey orada da bitmiyor. Gönül Yarası sık sık neredeyse asıl hikayesini bile unutup bir mahalle dizisine dönüşüyor.

    Sakın yanlış anlaşılmasın. Son dönemde izlediğimiz birçok Türk filmine kıyasla, kuşkusuz her yönüyle eli yüzü düzgün, nitelikli bir film Gönül Yarası. Ama doğrusu bu, oldukça zayıf bir Yavuz Turgul filmi olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Filmin sonuna doğru Şener Şen'in kızına söyledikleri düşünülecek olursa, aslında çok önemli ve hiç de basit olmayan birçok sözü var filmin. Fakat bunu kendi kendisinin ve öncüllerinin o kadar bilincinde bir sinemayla yapıyor ki, türküler bile Eşkıya'nın müziklerinin etkisini tekrarlamak niyetiyle adeta birer klip gibi yamanmış filme.

    Bir şekilde, çok formüler bir film bu. Yavuz Turgul, önceki başarılı projelerinin kalıplarından, tutacağına güvendiği bir formül çıkarmış. Ne diyaloglarında ne karakter tanımlamalarında ne de olay örgüsünde fazla özen yok sanki. Diyalogların daha ilk sahneden itibaren ya açıklama yapmak için ya da ders vermek için didaktik bir şekilde kullanılıyor olması bunun ilk göze çarpan örneği. Veya travmatik bir aile içi şiddet deneyiminin ardından bir daha hiç konuşmamış küçük kız çocuğu. Ya da azınlık kültürlerine yapılan, yerli yersiz ve fazla doğrudan güzellemeler... Her şey önceden tahmin edilebilir, hiçbir şey şaşırtıcı değil. Ne olay örgüsünde ne de görsel yapıda.

    Tabii ki yine de usta ve ne yaptığını bilen bir yönetmenin elinden çıkma en azından incelikli bir oyuncu yönetimiyle, dokunaklı anları olan ve insanı bir ölçüde etkileyen bir film Gönül Yarası. Özellikle belli bir yaşın üstündeki izleyiciye ulaşacağına da şüphe yok. Fakat Yavuz Turgul'un da dönüp baktığında pekala görebildiğini sandığım sorunları da aşikar.

    Genel olarak başarılı olan oyuncu kadrosu içinde, sadece Meltem Cumbul'un performansı inişli çıkışlı bir grafik çiziyor. Kendine bu kadar hayran ve kendini göstermek için her filminde bu kadar çaba harcayan az oyuncu var ülkemizde. Burada da yönetmen kimi zaman gerçekten samimi ve etkili anlar yakarken Cumbul'da, çoğu zaman da onun gardrobundan çıkardığı basmakalıp pozlarına mahkum kalıyor.

    Filmin gerçekten heyecan verici tek unsuru Timuçin Esen galiba. Bu nispeten yeni yüzün, oyunculuğu da gerçekten son derece yeni ve taze. Her ne kadar bir doğuluya benzediği pek söylenemezse de, kendisi bu dezavantajını pekala unutturmayı başarıyor. Onunla birlikte bu filmin bahse değer bir diğer ismi de Devin Özgür Çınar. Zaten uzunca bir süreden beri yeteneğini fark ettiren Çınar, duru ve kendine has güzelliği ve doğal oyunculuğuyla, gelecekte de Türk sinemasının aranan isimlerinden biri olacak potansiyele sahip.

    Kötü demeye dilimin varmadığı ama açıkça "olmamış" bir film Gönül Yarası. Bu "iş kazası"nın en azından Yavuz Turgul'u yeni bir projeyle durumu telafi etmek için kamçılayacağını ve bir sonraki sinema filmi için bir 9 yıl daha beklememesine vesile olacağını umuyorum. Tabii bir de kendini televizyon projelerinin etkisinden biraz kurtarması için... Naçizane fikrim...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top