Hesabım
    Zodiac
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    5,0
    Kusursuz!
    Zodiac

    <b>Zodiac</b> ve Kaçık Harry’ler...

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Zodiac, 60’lı yıllarda işlediği beş cinayeti gazetecilere yolladığı şifreli mektup ve şiirlerle tutkulu bir oyun haline getiren ve kimliği hiçbir zaman öğrenilemeyen ünlü seri katili ve onun peşinde 'hayatı kayan' bir avuç adamın hikayesini anlatıyor. Daha önce sinema ve televizyon filmlerine, hatta çizgi romana konu olan; kitaplara ve şarkılara ilham veren Zodiac’ın Arthur Leigh Allen olduğuna dair güçlü kanıtlar bulunsa da, Allen’ın ölümü bu iddiaların sonuçlanmasını engelledi.

    Panik Odası’ndan beri ortalarda görünmeyen ve uzun bir süre (beş yıl) hangi projeyi çekmesi gerektiğine karar veremeyen (erken başarının geç yan etkileri) David Fincher, henüz çözülmemiş olan bu davayı beyazperdeye taşıdı. Yönetmen görüntü ve sanat çalışması açısından 60’lardan 90’lara uzanan süreci kusursuz bir şekilde ortaya koyarken, gerçek olaylara da önemli ölçülerde sadık kalmış. Öyle ki, ortaya aynı olayı farklı isimlerle konu edinen Kirli Harry ile yakın dönemde çekilmiş gibi duran saf bir klasik sinema örneği çıkmış.

    Katilin 4 Temmuz 1969’da işlediği ilk cinayetin etkileyici bir şekilde sergilenmesiyle başlayan Zodiac, muhabir Paul Avery (Robert Downey Jr.) ile politik karikatürist Robert Graysmith’in (Jake Gyllenhaal) olayla ilgilenmesiyle hızlanmaya başlıyor. Zamanla Zodiac yolladığı şifreli mektuplarla peşine düşen gazetecileri oyununa çekiyor ve hem gazeteciler hem de polis, uzun yıllara yayılacak bir koşturmanın içine giriyor.

    David Fincher, doğal olarak inişli çıkışlı araştırma dönemini ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaya çalışmış. Aralarda Zodiac’ın işlediği cinayetleri de esaslı bir şekilde göstererek (her biri çok iyi canlandırılmış), katilin peşindeki adamların saplantısını göstermek istemiş. İşe hayatını adamasına rağmen başarısız olan ve bunun acısını keyif verici maddelerden çıkaran Avery ile eşini ve çocuklarını kaybetme aşamasına gelen Graysmith’in 'kaçık' serüveni filmin merkezine oturuyor.

    Aslında bu yöntem bile Fincher’ın filmini sinema tarihinin sıradışı seri katil filmleri arasına koymaya yetse de, yönetmenin tam anlamıyla amacına ulaşamadığı açık. Filmin uyarlandığı kitabın yazarı olan Robert Graysmith, film boyunca olayın peşine bıkmadan usanmadan takip eden tek karakter olarak filmin esas gücüne dönüşüyor. Fakat, Jake Gyllenhaal’ın ne seri katillere meraklı bir karikatürist kadar tuhaf; ne de işi yüzünden eşini, çocuklarını bile ikinci plana atmayı göze alacak kadar saplantılı bir araştırmacı olmayı beceremeyişi filmi zayıflatıyor.

    Üstelik, Avery ve Graysmith arasındaki ilişki de, 'masamı dikizleme, çöplerini karıştırma' diyaloglarının ötesine geçmeyi başaramıyor. Yani şık cinayet sekanslarını bir kenara koyarsak; öykünün 'insani' bölümlerinde sorunlar var. Eğer böyle olmasaydı, filmin son sahnesi çok daha çarpıcı olabilirdi. Ama yine de Arthur Leigh Allen’ı canlandıran John Carroll Lynch’in hakkını yemeyelim, uzun ve çarpık bakışında çok şey saklı.

    Karşımızdaki film, müthiş katil Zodiac’ı yakalamaya çalışan bir avuç adamın psikolojisini tüm derinliğiyle ortaya koyan ve unutulmaz karakterler yaratan (işte esas problem!) bir David Fincher filmi değil. İstismar sinemasının yeniden doğduğu bir dönemde bir seri katil filminden çok fazla şey bekliyor gibi gözükebiliriz; ama öykünün kesinlikle böyle bir potansiyeli var ve aslında usta yönetmenimiz de bunu amaçlamış gibi gözüküyor.

    Fakat şöyle bir gerçek var, Fincher tıpkı gerçek kahramanı Zodiac gibi izleyicileri çekici bir oyuna davet ediyor. Bu mesajı alan Lost ve polisiye müdavimleri, eminiz filmi izledikten sonra internet sitelerinde olayı araştıracak, gerçek görüntüleri ve mektupları inceleyecek ve olaya belki de filmin yaratıcıları kadar hakim olacak. Olayın sırrını çözemeyecekler tabii ama en azından bu tuhaf olay hakkında ciddi ciddi fikir yürütebilecekler. Gizemini koruyan bir davayı konu edinme uyanıklığını gösteren film de böylece amacına ulaşmış olacak.

    *Wikipedia’da Zodiac olduğu söylenen Arthur Leigh Allen’ı arattığınızda karşınıza doğrudan seri katili konu edinen Zodiac Killer maddesi çıkıyor. Anlaşılan bazıları davayı çoktan çözüp kapatmış!

    **Zodiac çizimlerinin ikincisi gerçek Robert Graysmith’e ait!

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top