filmin iyi yanları zaten bol bol yazılmış. ben de eksik bulduğum tarafları söyleyeyim..
birincisi, filmi izleyen diğer tanıdıklarımla aynı görüşte olduğum şu "son"la ilgili. bence fazla aceleye getirilmiş, baştan savma yapılmış. izleyicisini bir buçuk saat boyunca bilhassa sıkıp sonunda şaşırtmayı seven filmler furyasından olan bu film de, o artık son onbeş dakika olsun eğlenmek isteyen izleyiciyi tatmin edecek yeterlilikte olmalıydı. keşke o kısma biraz daha özen gösterselerdi, biz de salondan daha keyifli ayrılsaydık.
ikinci eksik bulduğum nokta (ki burada spoiler olabilir), aslında eksiklikten ziyade bir rahatsızlıktan kaynaklanıyor. iyi tarafı (eisenheim) ve kötü tarafı (prens) bariz bir şekilde birbirinden ayıran ve bir kız için karşı karşıya getiren bu filmde kötü tarafa gereğinden fazla abanıldığını düşünüyorum. romance tadında bir aşkın selametle sonuçlanması gibi kutsal bir amaç edinmiş olabilirsiniz, ama bunu, olayla ilgili hiç bir suçu olmayan prensin üstüne iftira atarak ve adama kendini öldürterek yapmanız biraz ahlak dışı olmuş. adama bir allahın kulu üzülmedi bile. dedektif utanmasa göbek atıp oynayacaktı. uzun zamandır ilk defa bir filmde "kötü"ye acıdım. yazık oldu..
bunların dışında bence keyif verici, vasat üstü bir film. özellikle paul giamatti ve edward norton hayli başarılı..