Hesabım
    Tenin Gizemi
    Ortalama puan
    3,5
    36 Puanlama
    Tenin Gizemi hakkında görüşlerin ?

    6 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    3 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    dolunay946
    dolunay946

    Takipçi 106 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    28 Nisan 2012 tarihinde eklendi
    Mysterious Skin (Tenin Gizemi) 2004 Yönetmen: Gregg Araki
    İzlerken her saniyesinde "şimdiye kadar bu filmi nasıl keşfetmemişim?" diyerek kendi kendimi yediğim,hatta daha ileri gidip "bunun gibi keşfetmediğim kimbilir daha kaç film var?" sorusuyla kendime eziyet etme noktasında hunharca ileri gittiğim zaman dilimleri yaşattı Mysterious Skin her şeyden önce. Brian ve Neil aynı beysbol takımında oynayan iki çocuk; Neil'in beysbol koçunun tacizine uğraması ve Brian'ın amnezi geçirmesiyle hayatından eksilen 5 saati iki çocuk için hayatlarının dönüm noktası olur. Sonraki 10 yıl ikisi için de farklı boyutlarda gelişecek ve Brian'ın hatırlayamadığı 5 saatini uzaylılar tarafından kaçırılmış olma inancıyla perçinlemesi ve Neil'i bulmasıyla iki gencin hayatı ortak bir travmada kesişecektir. Söz konusu cinsellik ve çocuk olunca Freud'un Psikoseksüel Gelişim Dönemleri'ni hatırlamak ve ona göre filmi yorumlamak farz oluyor. Neil; Freud'un "Fallik Dönem" adını verdiği dönemin gelişimini tamamlamak üzere olan bir çocuk. Bu dönemde çocuğun en önemli haz kaynağı cinsel organıdır ve çocuğun tüm merakı,soruları bu konu üzerinedir. Çocuk bu dönemde merakını giderirse bir sonraki döneme eksiksiz geçer. Bu dönemde yaşadığı atlatamadığı durum yada durumlar cinsel gelişimini aşırı aktiflik yada pasiflik olarak etkiler.-spoiler-Koç bu yaşlardaki çocukları seçerek hedefi onikiden vuruyor aslında. Video oyunları,şekerlemeler.ama en önemlisi Neil'in babasız oluşu sebebiyle hayatında oluşan boşluğun koç tarafından dolduruluşu tacizi Neil açısından taçlandırıyor biryerde. Neil koçundan gördüğü taciz sebebiyle kendi kişiliğiyle bütünleştirdiği "eşcinsellik" kavramı üzerine hayatını yönlendiriyor, fahişelik yapıyor. Koçun, onu sevdiğine,onun gözdesi olduğuna inanan Neil aslında "baba" şefkatinin özlemini çekiyor, ilişkiye girdiği her erkekte "baba" kavramının izleri var. Bunun arayışı içinde. Neil unutamıyor.. Brian bir beysbol maçından sonra hatırlayamadığı 5 saatinde kendisini uzaylıların kaçırdığına inanan bir karakter. Kendi gibi insanlarla iletişime geçme,hikayesini bir realiteye oturtma çabası içinde. Film aralarında gösterilen sekanslarla aslında durumun başka olduğunu fark ediyoruz. Mesela çizdiği uzaylı resminde uzaylıya beysbol ayakkabısı giydirmesi gibi.. Brian'ın, Neil'in tersine o gece olan olayın üzerini "uzaylı" hayaletiyle kapatmaya çalışması tüyler ürpertici. Uzaylılarla birlikte rüyasında sürekli Neil'i görmesi Neil'i kilit isim yapıyor,son noktayı koymak için,hatırlayabilmek için Neil'i aramaya çıkıyor. Brian hatırlayamıyor. Aynı trajediyi yaşayan çocuklardan birinin homoseksüel diğerinin aseksüel oluşu tesadüf değil. Neil beysbolda başarılı haliyle dışadönük bir çocuk, koçun kendisinde oluşturduğu "baba" imajını yeniden yakalamak,cinsellikle karışık o hazzı yeniden tatmak için homoseksüel olarak hayatına devam edişi psikolojik olarak oldukça normal aslında. Brian için de durum aynı, beysbolda başarısız,içedönük bir çocuk. Cinsel ilginin yok denecek kadar azalması,kendini geri çekmesi son derece normal. -spoiler bitti- Film, pedofili konusunu ajitasyona bağlamak yerine tüm gerçekliğiyle,olayların nabzını koruyarak işlediği için önünde saygıyla eğilmeyi hak ediyor. İlgisiz ailelerin kurbanı olan çocukların hayata tutunma,kendileri olma,sevgi eksikliğini başka şeylerle gidermeye çalışma çabaları insanı dumur etmeye yetiyor.Filmde beni oldukça etkileyen sahnelerden biri şüphesiz Neil'in banyoda uğradığı tecavüz sahnesi;her şey seyrinde gidecek derken sert girişiyle izleyenin kanını donduruyor. Joseph Gordon-Levitt olağanüstü performansıyla göz dolduruyor. Tek başına filmi alıp götürüyor desek yeri. Şahsen izlemeye doyamadım. Aklıma takılan nokta o iki küçük çocuk; Neil ve Brian'ın 8 yaşlarındaki hallerini canlandıran 2 miniğe film çekimlerinde ne söylendi acaba? Bunu düşündüm ister istemez,o iki minik hangi rolü canlandırdıklarının farkındalar mıydı yoksa aslında gayet normal,sıradan olan çekimler kamera açısıyla ve kırpmalarla mı filme uygun hale getirildi? Keşfedilmeyi bekleyen,insanı sinemaya bağlayan filmlerden biri olan bu yapımı tüm sinemaseverler mutlaka izlemeli. Not: Bazı izleyici yorumlarında şu cümleye rastladım "Eşcinsel doğulur,eşcinsel olunmaz." Bu yoruma katılmadığımı belirtmek istedim,hormon dengesinin önemi yadsınamaz tabi ama bana göre en büyük pay çevre. Farklı eğilimleri olan insanların birçoğu hormonlarının az ya da fazla salgılanması sebebiyle değil,çocukken yaşadıkları herhangi bir olaydan (daha çok travmadan) sonra cinsel gelişimine yön veriyor. Freud'un Psikoseksüel Gelişim Dönemleri'ne baktığımızda yaş yaş durum analizini görmek mümkün.
    Jef---Costello
    Jef---Costello

    Takipçi 152 değerlendirmeler Takip Et!

    5,0
    20 Şubat 2011 tarihinde eklendi
    "Sarsıcı" kelimesinin hakkını veren bir film..10/10
    dra-kula
    dra-kula

    Takipçi 145 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    27 Ekim 2010 tarihinde eklendi
    filmi inception daki joseph gordon için seyretmiştim. daha genç yaşta bu kadar cüretkar bir filmde oynamış olması çok şaşıtıcı.filmde beyzbol koçu tarafından tacize uğramış çocukların hayatından kesit verilmiş. önceki ve sonraki olmak üzere hayatlarının nasıl değiştiğini göstermiş. eşcinselliği anlatırken nerdeyse filmin tamamı cinsellik ve şiddet içeriyor.(+18)genel itibariyle çarpıcı ama rahatsız edici bir film.
    chucky-play
    chucky-play

    Takipçi 32 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    2 Ekim 2010 tarihinde eklendi
    Film gerçekten güzel. Trajediye dalmadan sadece gerçeklik kavramı üzerinden yaklaşıyor izleyiciye. Hikayeyi anlatıp hissedeceklerinizi size bırakıyor. Bu açıdan çok başarılı buldum çünkü böyle bir konu çok daha dramatik bir yapaylıkla anlatılıp hepimizi gözyaşlarına boğabilirdi. Fakat bunun yerine film boğazımıza takılıp yutkunsakda geçmeyen bir etki bırakıyor. Joseph gordon-levittin 'The Lookout' Adlı filmi neden sitede yok anlamadım. Aslında çok ünlü ve önemli bir film. Siteye eklenmesi dileğiyle.
    velnmt
    velnmt

    Takipçi 45 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    16 Eylül 2010 tarihinde eklendi
    Pedofili, homoseksüellik ve toplumsal travmalar konusunda Batı toplumunda açtığı yaralar konusunu merak ediyorsanız izleyebilirsiniz. Ötesi zaman kaybı olur.
    erentos
    erentos

    Takipçi 299 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    10 Kasım 2008 tarihinde eklendi
    yine toplumun kanayan yarasına acımadan parmak basan bir film, yine bir başyapıt. gerçekleri bütün çıplaklığıyla gözler önüne seren ve bastırılmış duyguların hayatımızı nasıl yönettiğini ustaca vurgulayan bir film. kesinlikle izleyin derim ben, yönetmen Gregg Araki yine çok cesur davranmış, iyi yapmış.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top