Gizli Yıldız Sisteminin Hikayesi
Yazar: Serdar KökçeoğluReklam kökenli yönetmenlerin sinema filmi çekmeleri yeni bir şey değil. Reha Erdem ve Ümit Ünal gibi yönetmenleri düşününce, bunun oldukça iyi sonuçlar verebileceğini de görüyoruz. Kaç Para Kaç ve Dokuz gibi çalışmalar, yönetmenlerin reklam geçmişlerinden gelen teknik ustalıkla birlikte, sırtını iyi bir senaryoya dayadıkları için bugün önemli filmler olarak hatırlanıyor. Yüzlerce film için kamera arkasına geçen ve sinemaya olan ilgisi uzun bir süredir bilinen Ezel Akay'ın Neredesin Firuze filmi ise dikkat çekici estetiğine rağmen, senaryosundaki ciddi sorunlar nedeniyle önemli bir hayal kırıklığına dönüşüyor.
Başta Haluk Bilginer olmak üzere, oyuncuların performansları ve seçilen mekanların ve kostümlerin de yardımıyla yaratılan masalsı atmosfer henüz izlerken anlamını yitirmeye başlıyor. Belki hemen başında değil ama belli bir noktadan sonra, filmin canlı renklerinin ötesinde bir renk vermesini istiyorsunuz. Yerlerde sürünen bu müzik yapımcılarının, sırtından para kazanmayı düşündükleri saf, aşık ve tutarsız Alamancı'nın giderek battıkları serüvenlerinin bir anlamı olması gerekiyor. İşte bu nokta, yönetmen ve senaristin kendilerini gösterip sözlerini söylemeleri gereken yer. Fakat daha çok, bu masalın birden fazla finali içinden bir tanesini seçmemize karar verilmiş gibi. Her şeyin birbirine karıştığı, gürültülü düğün sahnesi belki ilginç bir final olabilecekken, bütün bu öyküyü bir başarı öyküsü olarak görmemiz istendiğinden olsa gerek, yapımcıların galibiyetlerini manşet yapan gazetelerle veda ediyoruz. Seçilen son bu ise, benim için anlamlı olmadığını itiraf etmem gerek. Hatta önceki dokuz günün de bir anlamı kalmıyor...
Bir kere bu başarı öyküsüne karşı bir şeyler hissetmek için Haluk Bilginer ve Cem Özer'in başı çektiği grupla bir şekilde özdeşleşmiş olmamız gerekmez mi? Ya da bu grubun kim zaman yanında, kimi zaman da dışında kalan Ferhat'ın başarısını arzu etmemiz..? Bilginer'in filmi tek başına sürüklemeye soyunmuş oyunculuğu ve Cem Özer'in dikkat çekici performansı filmin artıları arasında yer alırken, Özcan Deniz'in yorumu bunların çok gerisinde kalıyor. Firuze ise Demet Akbağ'ın hiç zorlanmadan ortaya koyduğu performansı ile filmin bir görünüp bir kaybolan merak duygusuna dönüşüyor. Filmin en ilginç öyküsünün ve şaşırtıcı anlarının da onunla geldiğini itiraf etmek gerek. Özellikle Ferhat ve Firuze arasındaki garip ilişki, aralarında geçen konuşmaların da etkisiyle filmin genelinin tamamen üzerinde. Senaristin bu garip öyküyü, kitsch beyaz Türkler'in sefalet öyküsünün daha fazla önüne çıkarması gerekirdi. Tabii başka bir Ferhat'la ve müzik adamlarına karşı daha doğru bir tavır belirleyerek...
Almanya'dan gelen peruklu yetenek Ferhat ve bir çıkış sesi arayan komik prodüktörlerin, hayatlarına giren şizofren bir meleğin kanatlarıyla hareket kazanan başarı öyküsünü onaylamanız aslında bu dünyaya ne kadar ilgi duyduğunuz ile ilgili. Her ne kadar bu bir masal olarak sunulsa da, yan öykülere renk veren mafya ve intihar girişimleri, bu sert piyasanın oyunlarına çok da uzak durmuyor. Gerçekleri dolgu malzemesi olarak kullanan, uçmaya kalktığında ise maalesef kanatları yere çarpan, insanı yabancılaştıran bir film bu.
Bağımsız Filmler Festivali'nde Yeni Bakışlar bölümünde izlediğimiz Interstella 5555: Gizli Yıldız Sisteminin Hikayesi, bazı açılardan benzer bir öyküyü, çok farklı ve tutarlı bir şekilde ortaya koyan bir filmdi. Diyalogsuz bir anime olduğunu da hatırlatalım! Fransız elektronik müzik ikilisi Daft Punk'ın müziği ile Manga efsanesi Leiji Matsumoto'nun çalışması, kurt bir müzik yapımcısının para kazanma hırsıyla başka gezegendeki müzisyenleri dünyaya getirmesini anlatıyordu. Son derece etkileyici olan yapım, yetenekli müzisyenlerin, prodüktörün baskısından kurtulup müziklerini tüm evrenle paylaşmalarıyla sonuçlanıyordu. Öncelikli amacı retro bir keyif yaşatmak olan çalışmadaki samimiyeti ve derinliği Firuze'de bulabilmek çok mümkün değil. Ama tabii şimdi burada "yıldızlar sistemine" nasıl baktığınız devreye giriyor.
Firuze'nin kurtları şüphesiz anime'dekine göre daha sevimli, şaşkın ve iyi niyetli. Fakat masal kostümü giydirilmiş bu yalan dünyayla aranızdaki mesafeyi korumak istiyorsanız ve yaratıcıların sizinle aynı yerden bakmadığını anlıyorsanız, o dünyanın bir parçası olmaktan rahatsız olmayan bir öykü çok fazla ilginizi çekmiyor. Firuze'nin müzikleri, son derece başarılı olabilir ama Interstella 5555 gibi filmle bütünleşebildiğini söylemek pek mümkün değil. Sadece yorucu yeni bir güne başlamadan önce yaşanan keyifli bir gece gibi. Eh, dokuz gün de az değil.