Çöküş eleştirileri

Senaryosunu, Joachim Fest'in "Der Untergang: Hitler und das Ende des Dritten Reiches; eine historische Skizze / Inside Hitler's Bunker: The Last Days of the Third Reich"ı (2002) ile Traudl Junge ve Melissa Müller'in "Bis zur letzten Stunde / Until the Final Hour" (2003) isimli kitaplarından uyarlayarak Bernd Eichinger'in kaleme aldığı ve yönetmen koltuğunda da Oliver Hirschbiegel'in oturmakta olduğu "Der Untergang / Downfall"; belgesel lezzetindeki, biyografik bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 16 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilerek...

Brüt 92.2 milyon dolarlık bir hasılat rakamına da ulaşmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Film...

Yıllar sonra Traudl Junge'den (kendisi) gelen...


"O çocuğa, hala öfkelenmem gerektiğini hissediyorum... O saf genç kıza... Ya da onu affetmemem gerektiğini...

O canavarın tabiatının farkına varamadığı için... Nasıl bir şeye bulaştığının farkına varamadığı için... Özellikle de üzerinde düşünmeden 'evet' dediğim için...

Çünkü ben bir Nazi fanatiği değildim...

Berlin'de şunu diyebilirdim: 'Hayır, bunu yapmıyorum... Führer'in karargahına gitmek istemiyorum...'

Ama bunu yapmadım...

Çok fazla meraklıydım... Bunu bilemezdim... Kaderin beni, olmayı hiç istemeyeceğim bir yere götüreceğinin de farkına varamadım...

Ancak yine de, bir türlü kendimi affedemiyorum..."


Şeklindeki...

Özrü andırır bir itiraf ile başlarken...

***

22 yaşındaki Traudl Junge (Alexandra Maria Lara)...

Kasım 1942'de diğer özel sekreter adaylarıyla beraber...

Führer'in Doğu Prusya, Rastenburg'taki "Wolfsschanze (Kurt İni)" isimli karargahına giriş yapar...

***

Ve...

Kanının kendisine ısındığı anlaşılan Adolf Hitler (Bruno Ganz) tarafından da...

Hemencecik işe alınıverir...

***

Hitler'in 56. doğum günü olan 20 Nisan 1945'te başkent Berlin...

Şehir merkezine 12 kilometre uzaklıktaki Rus topçularınca vurulmakta...

Ve...

Odasından fırlayan Hitler...

Büyük bir hiddetle önce General Wilhelm Burgdorf'u (Justus von Dohnányi)...

Ardından da...

Telefondaki General Koller'i (Hans H. Steinberg) fırçalamaktadır...

***

Berlin'de bunlar yaşanırken...

SS'lerin lideri Heinrich Himmler (Ulrich Noethen)...

Hitler'in Berlin'den ayrılması gerektiğini düşünmekte...

Ve buna kendisini diplomat Walter Hewel'ın (Alexander Held) ikna edebileceğine inanmak da...

***

Ancak...

Eva Braun'un (Juliane Köhler) kız kardeşiyle evli olan Hermann Fegelein'ın (Thomas Kretschmann) ifade ettiğine göre...

Tüm denemelerine karşın...

Hewel'da bu konuda başarılı olamamaktadır...

***

Hem de...

Berlin'deki tüm bakanlık binaları boşaltılmış...

Geride kalan askeri personel de...

Resmi evrakların yakılarak imha edilmesiyle meşgul olmaktayken...

***

İşte bu koşullar altında...

Aslında idealist bir hekim olan Prof. Ernst-Günther Schenck'de (Christian Berkel)...

Berlin'i terk etmeye yanaşmamaktadır...

***

Aynen...

Etrafındaki diğer sadık adamlarının aksine...

Birlikte büyük hayaller kurduğu mimar Albert Speer'in (Heino Ferch) Hitler'e yaptığı...

"Perde kapanırken sahnede..."

Yani Berlin'de olmalısınız biçimindeki önerisinde olduğu gibi...

***

Ki...

Eniştesi Hermann Fegelein'ın uyarılarına kulak tıkayan Eva Braun'da...

Rus bombardımanı altındaki sıkışıp kaldıkları sığınakta...

Sanki hiçbir şey olmamışçasına...

İçkinin su misali aktığı müzik ve danslı moral eğlenceleri organize ederken...

Dakika 36...

***

Destansı bir anlatıma sahip olan filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; milyonlarca insanın ölmesine sebep olan Hitler ve yakın çevresindekilerin sonlarına dair tarihi bilgilerin verildiği, 120 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Başarılı bir savaş-dramı olmuş...

Almanların kendi yakın tarihlerinin en "kanlı-karanlık" dönemine "tarafsızca" bakışlarını yansıtan bu filmi her düşündüğüm an, adeta içinde benim de bulunduğum travmatik bir tecrübeyi yaşamış gibi hissediyorum...Filmin böylesine etkileyiciliğini sağlayan en önemli şey; mükemmel oyunculuklar ve tabii ki de yönetmen...

çok kaliteli yapım.hitlerin son saatlerinde ruh halinin ne kadar kötü,verdiği emirlerin saçma ,çevredeki bazı kurmaylarının ihaneti,bazı dostlarının koşulsuz sadakati çarpıcı bir biçimde anlatılmış.bruno ganz hitler’i oynamamış,hitler olmuş!!!9/10

tarihi bir trajedinin ekranlara yansıyan acıklı yüzü. Belki tarihsel biyografik filmleri sevmeyebilirsiniz fakat bu film epey ilginizi cezbedecek 8/10

Bence bu bir baş yapıt değil ayrıca Hitler övgüsü de yapmıyor.İyi ve kötü yönde yapılan her iki eleştiride abartılı.Sırf kadınlara kibar davranıyor diye onun çok iyi biri gibi gösterildiğini söylemek yanlış.Sonuçta subaylarına nasıl davranış şekli,siviller hakkındaki düşünceleri veya son nefesinde bile yahudilere yaptıklarından gurur duyduğunu söylemesi Hitleri nasıl sempatik hale getirebilir ki?Ve de kısıtlı mekan kullanımıyla,kötü müzikleriyle televizyon için çekilen belgeselimsi film havasında bir yapım olmuş.Filmin en önemli tarafı ise Bruno Ganz ın mükemmel oyunculuğu..

Başarılı bir tarihi-biyografi ında film Almanya'nın çöküşünü anlattığı kadar Hitler'in hem psikolojik olarak hem de güvendiği insanlar tarafından da çökeltilmesini anlatıyor bu bakımdan da Hitler'in psiklojik çöküşünü ve çaresizliğini izlemek ilginç bir deneyim yaklaşım iki buçuk saat ve dışarıdan bakıldığında ağır bir film gibi gözükebilir fakat aksine yaklaşık son yarım saati hariç soluksuz izlettiriyor zaten hiç durmuyor ki film yani Hitler ve çevresindeki insanların çaresizliğini gösterirken de fonda zaman zaman Almanya'nın çöküşünü de izliyoruz ve izleyenin bir an bile gözünü kırpmadan filme odaklanmasını sağlıyor,süresine rağmen baştan sona sürükleyici bir film aslında dramatik öğeler de var,Hitler'in çöküşünden ziyade Hitler'in çevresindeki insanların Hitler'e olan bağlılığı tüyleri diken diken eden luklar oldukça başarılı zaten Bruno Ganz filmi oyunculuğuyla almış götürmüş doğru düzgün soundtrack olmaması filmin etkileyiciliğini azaltmış.Film sadece Hitler'in ve Almanya'nın çöküşü üzerine olduğu için zaman zaman kısır döngü içine girebiliyor bu yüzden nadiren de olsa izlerken biraz daraldı olarak ben filmi beğendim,kesinlikle başarılı,tarihi film sevenlerin ve Hitler'e karşı ilgisi olanların mutlaka izlemesi gereken bir film.

7.5/10

Hitlerin en sevimli hali :)))... bana göre bu tür filmleri sıralamak gerekirse 1. Piyanist, 2. Schindlerin Listesi, 3. Çöküş

İşte bir trajedinin gerçek anatomisi.. İkinci dünya savaşını hep Yahudi soykırımı ile içeçe olarak gördük sinemada. Bu film bu tabuyu yıkmıştır, savaşın iç yüzünü, içerde neler olduğunu anlatan, sıradanlığı aşmış bir başyapıt.

Çöküş Filmi 2004 yapımı İtalya-Almanya-Avusturya iş birliğiyle yapılmış bir film. 2.Dünya Savaşı'nı anlatan filmleri sevenler için mutlaka izlenmesi gereken kalitede bir film. Film benim gözümde tam puanlık bir şaheser. En büyük eleştirim filme yönelik ses yönetmenliğindeki filmin özel şarkısı ve ses efektlerinin eksikliği. Biraz da belgesel benzeri bir anlatım tercih edilmesi aslında bu yöne itmiş olabilir. Filmin açılışında ve kapanışında Hitler'in son asistanlığını yapmış olan Traudl Junge'nin ağzından yaşananları dinliyoruz. Bu anlatımda o dönemin gerçek yüzünü ve çaresizliğini ortaya koyması açısından kaliteli olmuş. Traudl Junge'nin anılarından derlenerek hazırlanmış olması bizi filmin gerçek atmosferindeki doğallığını, rasyonelliğini ve savaşın her yönüyle yüzünü ortaya koyuyor. Genel olarak sığınakta geçen konuşmalar ekseninde de olsa Berlin düşmeden önce son yemek, son muhabbetler, son stratejiler ve savaşın kaybedilmesi durumunda neler yapacaklarına dair gelişmeler anlatıyor. Hitler'in savaşın son anlarında bile sivilleri düşünmemesi, gerçeğe körü körüne sırtını çevirmesi güzel işlenmiş. Hitler'in Berlin yıkıldığı için antik bir Roma mimari tarzında bir şehire çevireceğiz demesi aslında son ana kadar umudunu koruma güdüsü de filmde güzel işlenmiş. Bruno Ganz gerçekten Hitler'e ruh vermiş, rolün hakkını çok güzel vermiş. Adeta Hitler'i izler gibi oluyoruz. Hitler' în savaşın kaybedilirken olan o histerik hezeyanları, generalleri suçlaması, kimsenin kendisini anlamadığını vurgulaması çok iyiydi. Cephe sahneleri olmadan 2.Dünya Savaşı'nın ortamını böyle canlandırmak kolay bir şey değil. Ama dekor, yıkılmış Berlin tasviri, sığınaklar, elbiseler vb. atmosferi güzel yansıtıyor. Görüntü yönetmenliği de oldukça başarılı. Atmosferi yaşamamızı sağlıyor. Oliver Hirshcbiegel yönetmenliği gayet başarılı. Hitler'in diyalogları da etkiliydi. Kült seviyeye çıkmış bir yapıt. Savaşın acımasızlığını, çocukların bile kullanıldığını göstermesi yönünden gerçekliği yüksek bir film olmuş. Mutlaka tarihe meraklı izleyicilerin izlemesi gereken bir filmdir.

Bir diktatörün psikolojik çöküşü acınası bir hale dönüşebiliyor.Film Hitler in acımasızlığı üzerinde çok durmuyor ama insancıl biri gibi de gösterme niyeti yok.Bu yüzden yapılan eleştirileri haksız buluyorum.Oscar ı alamamasının nedeni de Yahudi lobisinin seveceği türde olmamasıyla açıklanabilir.

ne mükemmel denilebilir ne de bir başyapıt normal bir film olmuş,Bruno Ganz iyi oynamış benden 10/6 alır

film kopuk oyunculuklar iyi değil hiç bir akıcılığı yok tarihi hiç bi şekilde derinlemesine anlatmamış ve seyirciye hissettirmemiş işte amerikan sineması burda devreye giriyor işte fark diyorum başka da bi şe demiyorum...
iyi seyirler...

sanatsal olarak filmde cok şey bulamayabilirsnz ama yine de hitlerin o güçlü konumdan gelip intihar noktasındaki hali,yakınındaki insanların ona bağlılıgı yeterince etkileyici.. savaş hakkında değil sadece intiharına yakın günlerdeki psikolojini gösteren bir film.

yii film ama ağır gelebilir ve çok durgun ama filmide anlamlı kılan bu ben beğendim