Stephen king in her romanını okudum.Bu roman filme çekilecek bir roman değildi gayet kısaydı yani filminde konu resmen sündürülmüş ve hikayenin vuruculuğu yok edilmiş.Kötü değil ama vasatıda aşamıyor film kendini cok tekrar ediyor 5/10
bu film 'stephen king' sinemasının kendine özgü dilini ve yapısını taşıdığı için erdemlilik ve erdemsizlik kavramlarını ' alan' adında bir gencin seçimleri üzerine inşa ederek , bireyin tercihlerinin onun yaşamındaki döngüleri ve dönemeçleri keskinleştirip veya yüzeyselleştirip , görülmez gelecekte nasıl sonuçlar ortaya çıkaracağını , duygulu ve bir o kadar da karmaşık bir yapıda izleyiciye sunuyor.seçimler bireyin hayatını yönlendiren , yaşamını doğruluk yada yanlışlık üzerine kurma karşılaştırmasını yapmasına olanak sağlayan ve pek kolay tercih edilir şıklar barındırmayan sınavlardır. her insan hayatında bu sınavı bir kerede olsa yaşamıştır. Buradaki kahramanımız bunun en zorlusuyla karşı karşıyadır. Annesi onun hayatının belki de tek şekillendirici unsurudur. Ondan uzakta bir üniversitede okumaktadır. Bunda da annesinin onu teşvik etmesi ve cesaret vermesi önemli bir itici güç olmuştur. Derken telefon çalar ve annesinin hastanede olduğu haberi verilir. İşte ilk seçim o an karşısındadır ?alan'nın . ya uzun zamandır beklediği ve hayranı olduğu bir grubun konserine gidecektir yada onu her zaman koruyan , hayatını ona adayan annesinin yanına. Tabi ki karar vermesi çokta güç olmaz ve gecenin karanlığında , tek başına, gerek kişisel benliğinin ortaya çıkardığı sağduyulu diğer görüntüsüyle gerekse de karanlık yüzünün var ettiği ?cübbeli iblis'in eşliğinde bilinmezlerle dolu bir yolculuğa çıkar.?alan? bu yolculukta kendisiyle yüzleşecek , yıllanmış boş vermişliğinin ve kıymetini bilmediği değerlerin farkına varacaktır. Bu fark ediş belki de görmediği gerçeklerle onu yüzleştirecek, bu yüzleşme sonucu yapmak durumun da bırakıldığı seçim yüzünden çok değerli bir yarısını yitirecektir ansızın.?stephen king'in dünyasın da , bizi oluşturan ve şekillendiren duygularımızı ve dürtülerimizi , ruhsal ve dünyevi arzularımızı, içsel ve dışsal hesaplaşmalarımızı doğrusal bir boyutta yine bize sunan , bu sunuşuyla ?direksiyonu kırmadan yolda düz ilerlememizi ? güçlü anlatımıyla zihinlerimize kazıyan özümsene bilinir bir film.
Korku romanlarının gelmiş geçmiş en usta yazarı Stephen King'in en çok okunan ve büyük bir ilgi gören aynı adlı kısa öyküsü sinemalaştırılmış haliyle karşımıza çıkıyor.Evet Riding The Bullet belki bir Tv filmi ama bu ürkütücü hikaye Mick Garris ile birleşince ortaya başarılı bir korku filmi çıkmış.Hikaye uzatılmış haliyle kesinlikle tadına doyulmaz bir hal almış.Riding the bullet Stephen King'in Altınkitaplar Yayınevinden çıkmış Karanlık Öyküler adlı kitabında yer alıyor.Dilersiniz kitabı temin edip okuyabilirsiniz.Sonrada mutlaka filmi izleyin.En iyi Stephen King uyarlaması.Şiddetle tavsiye ediyorum...Keşke bir sinema filmi olsaydı.Bu beni daha mutlu ederdi ama heralde hikaye buna uygun değildi
Korku dolu bir yol hikayesi.Stephen King’in 'Karanlık Öyküler' kitabında yer alan kısa bir öyküsünden Tv için çekilmiş bir Mick Garris filmi.Tüylerinizi diken diken etmeye yetecek bir yapım.
bu film kesinlikle mükemmel bir film bu filmi çok beğendim film korku filmi başlığı altında izledim ama kormadım ancak gerildim bu gerilme film boyunca sürdü bu filmi kesinlikle izlemelisiniz çok beğendim bu filmi film boyunca gerilimli sahneler hiç bitmiyor yani sonuç olarak bu film izlenmesi geren bi stephan king filmi
Bu filmi izlemek zaman kaybı, diyenlere şaşıyorum. Kesinlikle öyle değil. Bir kere sırf özgünlüğü için bile bu film izlenmeye değer. Ayrıca gerilim sahneleri de oldukça iyi ve film çok başka bir şeyi anlatıyor.
Gerçekten harika bi film bu puanı kesinlikle haketmiyor.Daha çok korkuseverlerin değilde sinema severlerin hoşlanacağı hayal mi gerçek mi tamamen seyirciye bırakılmış bir şahaser.İçine serpiştirilmiş ince espiriler gerçektende güzeldi.
Evet açıkçası son zamanlarda şöyle iyi bir Stephen King uyarlaması arar olmuştuk. King'inbir hikayesinden uyarlama olan filmi en başta kara mizah olarak ele alıp değerlendirmek gerek. Ancak yönetmenin işleyiş bakımından kitaba sadık kalma çabası, kahramanımızın yaşadığı iç çatışayı görselleştirmeye çalışması bizi ne yazık ki filmden bir kol uzağa iterek gerçekliğin dışına atmış. Etkileyici ve başarılı sonu da böylece etkisini yitirmiş gibi. Artık bir süre sonra her sahnede ha bu da gerçek değil kafasında yaşıyo demeye başlayıp filmden kopuyorsunuz. Fakat yine eleştiriyi öne aldım gidiyorum galiba, yine de eğlenceli ve kesinlikle sıkılmadan izleyeceğiniz bir film olmuş.David Arquette'in abartılı oyunu filme epey bir şey katmış ve zaten zengin hikayenin göndermeleri de görselleştirilince sanki bir sirke gitmişiz de bir eğlence şovu izliyoruz havasına bürünmüş film. Ancak film korkutmuyor, biraz geriyor ama anladığım kadarıyla amaçlandığı gibi kesinlike gülümsetiyor. Hikayeyi okuduğumda duygusal bir sızı ve tüylerimi diken diken eden soğuk bir okşama hissetimse de filmde son kapanış sekansına kadar o havayı yakalayamadım doğrusu. Biraz daha ciddi olsa ve biraz da hikayeyi sadeleştirebilse çok çok daha iyi bir film olurmuş gibi geldi bana. Ancak benim gibi bir Stephen King hayranıysanız filme bayılacak ustanın diğer yapıtlarına yapılan çeşitli göndermelerle gerçekten eğleneceksiniz. Ama türe kanmayın sizi kesinlikle bir korku gerilim değil belki korku komedi diyebileceğimiz bir film bekliyor. İyi seyirler...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.