Herkes farklı bir yorum getirebilir şansa, ama öncelikle bu filmi anlayabilmek için hayatınızda şans ya da şanssızlıkla önemli dirsek temaslarında bulunmuş olmanız şart bence.
Filme geçmeden önce kendimce şansın tanımını yapmak istiyorum. Şu noktayı iyi kavramak lazım. Şans herşey değildir. Şans her an, her zaman değildir. Birşeyin tam elinden kaçarken onu yakalaman, ya da tam "Yakaladım" derken elinden kaçması... Şans o andır. Uzun vadede neyin şans neyin şanssızlık olduğu anlaşılmaz. Senin yorumundur. Somutlaştırırsam şutu çektiğinde kalecinin topu tutması, dışarıya atman ya da gol olması değildir şans ya da şanssızlık. Herşey topu direğe vurmanla başlar. Ya çarpıp gol olur ya da çarpıp gol olmaz ( Film beni bu konuda etkilemedi; her zaman üzerinde düşünmüş, yaşamış ve şans faktörünün her zaman değil ama kritik noktalarda herşey olduğunu düşünen biriyim ) Başka bir ifadeyle 0.99da devreye girer herşey. 1 olduğu an herşey bitmiştir. Fakat olmadığında 0.99un 0.67nin 0.0ın hiçbir anlamı yoktur. 1in dışındaki herşey 0dır.
Belki de sizi biraz sıkarak - hala okuyarsanız - sonunda film hakkında izlenimlerime geçeceğim. Film şansın tanımını yaparak gayet iyi başlıyor. Ama ondan sonraki 1.5 saat boyunca çok durağan, yavaş ileryelen, sakız gibi uzatılan olayların gelişimini izliyoruz. Keyif veriyor, kesinlikle. Ancak filmin temasını oluşturan şans faktörü 1.5 saat boyunca bir kere bile çıkmıyor karşımıza. Film, bir yasak aşk filmi değil. Öyle olsaydı herşey yerli yerindeydi zaten. Filmin asıl işleyeceği konu filmin sonlarına saklanmış. O harika sona gelene kadar izleyen büyük bir çoğunluğun az ya da çok sıkılacağına eminim. Yine de gayet güzel yansıtılmış herşey.
Gelelim son yarım saate. Final bence kesinlikle muhteşem olmuş. Çok etkileyici. Fırlatılan yüzük havada asılı kalıyor bir süre. Ve denize düşmüyor. O an için hepimizin aklından sanıyorum şanssızlığın bu kez Christopherı bulduğu geçti. Geride ipucu bırakıyordu çünkü. O an için değerlendirdiğimizde şanssızlıktı. Ama uzun vadede şansı oldu. Daha fazla anlatıp filmi izleyeceklerin filmden zevk almamalarına neden olmak istemiyorum (: Bence, o ayrıntı filmin bütün döngüsüydü. Çok önemli bir ayrıntıydı ama film genelde ayrıntılarda gösteriyor kendini zaten.
Filme verilen puan yerinde bence. Fazlasını hakeden bir film değil, fazlasını son yarım saati hakediyor. Bütünü değil. Ama biz bütününü değerlendireceğiz. Ben 7.5ten 8 diyorum. Mükemmel işlenmiş finalin etkisi büyük bunda. 8/10.
aslında film böyle bir senaryo ile daha iyi çekilebilirdi.. izleyiciyi daha iyi etkileyebilirdi. ama senaryo bize başka bir dünyayı gösteriyor.. suçluluk duygusunun ağırlığı çok iyi anlatılamasa da anlayan anlar diyebilirim..
bence film modern bir suç ve ceza yorumu.allenın senaryosu insanı resmen şaşkına çeviriyo.şansın hayatımızda ne kadar da önemi var diyenler bunu merak edenlerin seyretmesi gereken woody allenın en iyilerinden match poınt..
bu kötü yorum yazanları anlamadım bence süper bir filmdi başı ve sonunu aynı şekilde bağlamaları konusu ki en iyi seneryo dalında oscara aday oldu ortaları biraz sıkıyo olabilir ama film bitiğinde buna değiyo
Maç Sayısı değil İhanet Scarlett Johansson, 1994'de North ile başlayan kariyerine iyi filmler eklemeye devam ediyor. Bu filmlerde ona eşlik eden oyuncu kadrosunun da üstün performansı yadsınamaz. Ama çok iyi karakter oyuncusu olan Brian Cox'un rolü bile bu filmde tartışılır boyutta. Maç Sayısı (Match Point) adıyla karşımıza çıkan film, acaba İhanet adını alsaydı nasıl olurdu diye hep akıllarda soru işareti kalıyor. Boş ve önemsiz vaktiniz varsa seyredin.
tam 2 saat geçmek bilmedi.hele o müzik yok mu bitirdi beni.kafa falan kalmadı.çooook sıkıcıydı izlemesenizde bişey kaybetmezsiniz.güzel diyenler nesini beğenmiş anlamdım.ele avuca alıncak bi sahnesi yoktu.son bölüm hariç.
Film ilk önce sıradan bir konusu olan basit bir yapım olarak çıkıyor.Aslında ilk sahnede bişeyler anlatılmak isteniyor.filmin sonuna doğru olaylar geliştikçe yerinizde çakılı kalıyonuz ve aha.. tam şöyle olacak derken bir anda kopuyonuz.Bayılıyorum böyle filmlere.Acil seyredilmesi gereken bir film.
son yılların en sade en etkileyici filmlerinden birisi. Suç ve Ceza tadını aldığımız film, woody allen ın sinemada çok ciddi işlerde yapabileceğinin, onun bahsedildiği gibi bir dahi olduğunun önemli bir kanıtı. Tam deminde bir öykü. Ne eksik ne fazla hhiçbir şey yok. Filmdeki maç sayısı metaforu çok etkileyici. Ken Loach filmlerinin daha akıcı bi hali. bu filmi izledikten sonra Allen komedi yaparak yıllarına yazık etmiş diyeceksiniz
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.