Başucu eserim... Vakt-i zamanında, hakkında bir şeyler yazmaya çalışmışım. Az kesintilerle, ve boşlukları azaltarak paylaşmak istedim.. Sevgilerimle...*Nadide Bir Başyapıt: 'Panın Labirenti'?Gerçekler sizi sardığında, tek sığınağınız hayal gücünüzdür.?Panın labirenti, Pan's Labyrinth ya da orijinal adıyla El Labirento del Fauno. İlk defa 93 yapımı Cronosla arz-ı endam eden Del Toro, Blade II ve Hellboy ile birlikte dünya çapında bir üne sahibi oldu, ancak en büyük çıkışını bu filmle yaptı. Gösterime girdiği her yerde büyük beğeni kazandı. Hatta Cannes film festivalinde 22 dakika ayakta alkışlandığı söyleniyor. (Ben de Rene Rodriguez'in yalancısıyım) 2007 yılında 6 dalda oscara aday gösterilen film, ?En İyi Makyaj, En İyi Sanat Yönetmenliği ve En İyi Sinematografi? olmak üzere 3 dalda ödülü almayı başardı. Del Toro, filme o kadar emek vermiş ki orijinal dili İspanyolca olan filmin İngilizce altyazılarını iki ay boyunca uğraşarak bizzat kendisi hazırlamış. Filmin aldığı övgüler, bunca emeğin boşa gitmediğini gösteriyor.Sinematografik açıdan en ufak bir çapak göremediğimiz filmden bahsedelim biraz;II. Dünya savaşı sonları, yıl 1944. İspanyada iç savaş sona ermiş görünse de Navarra'nın kuzeyindeki dağlık bölgelerde faşist rejime karşı bir gerilla direnişi sürmektedir. Bu direnişi kırmak içinse sınır karakolları kurulmuş ve Yüzbaşı Vidal komutasında bir grup asker buraya konuşlanmıştır. Filmin öyküsü işte böyle bir atmosferde geçiyor.Ofelia adlı küçük bir kız, annesiyle birlikte üvey babası Yüzbaşı Vidalin yanına taşınırlar. Kendisini kanın, acının ve ölümün kol gezdiği bir ortamda bulan Ofelia, bu acımasızlıktan kendisini bir nebze olsun uzaklaştırabilmek için hayal dünyasına sığınır. Evlerinin arka bahçesinde, bir labirentle karşılaşan Ofelia, masallarda okuduğu, hayallerini kurduğu bir dünya bulmuştur kendine. Hayalgücüne o kadar sarılmıştır ki kahramanımız, çektiği acı ve mutsuzluklar bile hayallerinden kopartamaz onu.Çocukların o saf, sınırsız hayal gücüyle, dünyanın en acımasız gerçeklerinin net bir çizgiyle birbirinden ayrı tutulmasına rağmen, film boyunca hayal dünyasından gerçek dünyaya geçişler büyük bir maharetle sunulmuş. Ofelia ile birlikte envai çeşit yaratıkların içinde karanlık ve masalsı yolculuğumuz sürerken, gerçek dünyanın karanlık yüzünü gösteren kanlı savaş sahneleri geliyor önümüze. Bazı sahnelerin, rahatsızlık verecek derecede şiddetli olması filmde ki gerçeklik hissinden kopmamızı engelliyor.İsyanı bastırmakla görevli garnizon komutanı faşist Yüzbaşı Vidalin despot ve zorba karakteri bu sert sahnelere en büyük katkıyı yapıyor diyebiliriz. İspanyol sinemasından yetişen Sergi Lopez film boyunca Vidal karakterini mükemmel sergilemiş doğrusu. Gayet iyi oyunculuklarla karşılaştığımız filmde, Ofelianın annesi, kaldıkları evin baş hizmetlisi ve direnişçilerin önderi rolündeki oyunculular film boyunca oyunculuk açısından öne çıkıyorlar. Başroldeki Ofelia karakteriyle Ivana Baquero, 11 yaşındaki bir çocuk için büyük olgunlukla rolünün hakkını vermiş. Del Toro'nun o rol için aslında 7 - 8 yaşlarında bir çocuk düşündüğü halde yaşı 11'e çıkarmasının nedeni de küçük Ivana'nın oyunculuğundan etkilenmiş olmasıymış. Belki de en önemlisi, sinemanın böylesi yaşı küçük ama yetenekleri büyük yeni bir yüz kazanmış olmasıdır.'La Máquina de Bailar, Yo Puta, Platillos Volantes, Dot The I' gibi filmlerin de müziklerini yapmış olan Javier Navarretenin dünya çapında tanınmasını sağlayan filmin müzikleri ise fevkalade başarılı. Ofelia'nın bakıcısı Mercedes (Maribel Verdú)?in ağzından ?ninni? ile verilen ve film boyunca fonda çalınan tema müziğine ise ayrı bir parantez açmak lazım. Bir ninni ancak bu kadar hüzün dolu olabilir ve ancak masallarda bu kadar güzel ninniler duyulabilir. Hani denir ya kalbiniz taş olsa dayanmaz.Filmin tam anlamıyla eşsiz görselliğinin bu kırılgan öyküyü zirveye taşıyan unsur olduğunu düşünüyorum. Del toro sanki bir film çekmemiş adeta bir şiir yazmış. Karşı koyulamaz bir sinema aşkıyla, yeteneği ve kameradaki ustalığı bir araya gelince son yılların en önemli başyapıtlarından biri ortaya çıkmış. Sonuç olarak, bizlere nadide bir seyir zevki yaşatan Panın Labirenti 7. sanat yaşadıkça şiirsel ve değerli bir çalışma olarak hep hatırlanacak. Hakkettiği saygıyı hep görecektir.Sevgi ve saygılarımla, Vesselam...