ifistanbul 2007'de gösterilmiş olan joshua michael stern'ün yönettiği kadrosunda nick nolte, jessica lange, ian mckellen, aaron eckart gibi usta isimlerin olduğu müziklerini de philip glass in yaptığı bir modern peter pan masalı.. senaryo çok ince düşünülmüş kanımca. masal* temelinde ilerleyen hikaye, filmin içine serpiştirilmiş çizgi kesitler ve flashbacklerle desteklenerek elit bir senaryoya dönüştürülmüş. filmi izleyen herkes sıcak bir gümsemeyle çıkıyor salondan. pek çoğu da babasını arıyor sonra. tam bir pazar günü izlenesi film olmuş. ağırlıklı olarak dram havasında geçse de film, ağızda bıraktığı tat bir dramdan daha fazlası, daha tatlısı... acı tatlı bir iz bırakan, masalsı ama gerçekçi film. özellikle filmin bir şekilde üzerine kurulduğu neverwas kitabını insanda okuma isteği yaratıyor. ian mckellan ın yüz ifadeleri, duruşu ve oyunculuğu tek başına herşeyi anlatmaya yeterli oluyor. zachary ve babası duygulandırıyor, arada bir acaba diye sorarken sonunda herşeyi kavrayıp rahatlıyoruz bir yandan da masalın içerisinde mi ilerliyoruz merak ediyoruz.nedense onemli bir cikis yapamadi bu film. filmin yunanistan'daki dagiticisi diyor ki, sinemalara dagitamamis olmalarinin sebebi filmin hangi ture girdiginin ve hangi seyirciye hitap ettiginin cok belirgin olmamasi. oysa ki bana inanilmaz hitap etti bu yari masal-yari gercek ve hangisi nerede basliyor nerede bitiyor cok anlasilamayan eser. ian mckellen'in cilgin oyunculugu ve philip glass'in mukemmel soundtrack'ine de on uzerinden onbes veriyorumfilmde kullanılan, william blake'in auguries of innocence şiiridir.
fakat sadece şu kısmı;
a truth that's told with bad intent
beats all the lies you can invent.
it is right it should be so;
man was made for joy & woe;
and when this we rightly know
thro' the world we safely go.
joy & woe are woven fine,
a clothing for the soul divine;
açılış cümleleri hayatımı gerçekten değiştirmişti.
"...but zachary did not know--could not know how unordinary he was...but then again, stories are living things, given to turns unpredictable." kimseyi inandiramadiginiz gercekler vardir ya hani; "gerceklik" kavramini sorgulatir. hah iste! kimseyi inandiramadigim, inandirmaya -artik- calismadigim, inanacak kimseler varsa da -artik- aramadigim yerlerden vuruyor bu film. ayiptir!
...and ı don't know what happens to people who have no place. do you?