Hesabım
    Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Karayip Korsanları: Ölü Adamın Sandığı

    Eğlence Dozu Arttırılmış Karayip Korsanları...

    Yazar: Ali Ercivan

    Karayip Korsanları 2: Ölü Adamın Sandığı (Pirates of the Caribbean: Dead Man’s Chest) filminin geçtiğimiz haftasonu tüm zamanların açılış rekorunu kırmış olmasına hiç şaşırmayın. Bir süredir filme yönelik beklentinin bu boyutta olduğu belliydi. Yıllar boyunca gişede başarısız olagelmiş kılıç filmlerinin kötü talihini kıran 2003 yapımı orijinal film Siyah İnci’nin Laneti, her tür izleyiciyi memnun edebilmiş bir yapımdı. Büyük bir prodüksiyon, etkileyici görsel efektler, sıkı aksiyon ve keyifli bir mizah, iyi çizilmiş karakterlerle her biri rolüne cuk oturan yetenekli oyuncular sayesinde, birinci sınıf bir popüler sinema örneği yaratılmıştı. İşin niteliği seyirci nezdinde karşılığını gördü ve film beklenenin üstünde bir başarı sağladı. Ve tabii, beyazperdede uzun zamandır görülmemiş bir star personası yaratan Johnny Depp’in hayat verdiği Kaptan Jack Sparrow karakteri de ölümsüzleşti.

    Bu tür serilerde hep olduğu gibi 'çok daha fazlasını vaat eden' devam filmi Ölü Adamın Sandığı beklentileri bütünüyle karşılıyor. İlk filmden akılda kalan tüm karakterlerin bir şekilde arz-ı endam ettiği yapımda; daha fazla aksiyon, daha fazla (zaman zaman neredeyse slapstick boyutunda) komedi, daha fazla karakter/yaratık ve dolayısıyla efekt var. Bazen olay örgüsünü takip etmeyi zorlaştıracak ölçüde fazla olduğu bile söylenebilir her şeyin. Gerçi, ipin ucunu kaçırdığınız anlar olsa bile her şey önünde sonunda toparlanıyor. Ama öyküyü özetlemeye çalışmak oldukça zor. Will Turner ve Elizabeth özgürlüklerinin peşinde; Kaptan Jack Sparrow, yine borcunu ödemenin ve üzerindeki lanetin çözümünün peşinde; kimi ganimet kimi intikam ama nihayetinde herkes bir sandığın içindekinin peşinde. Öyle bir şey var ki bu sandığın içinde, onu elde eden dünyanın tüm denizlerine hükmedebilecek...

    İşte bu noktada öyküye dahil olan dönem unsurları da filmi iyice zenginleştiriyor. Sandığın peşinde olan sadece korsanlar değil çünkü. Filmde fantastik kötü adamların dışında, daha sinsi düşmanlar da var. Sömürgeci İngiliz yönetimini temsil eden Doğu Hint Şirketi’nin öyküdeki yeri, filmin gerçek dünyamızın tarihiyle bağlantısını kuruyor. Bir dönemi belirtmenin ötesinde, filme siyasi bir zemin sağlıyor. Hem de hiç ciddileşmeye gerek duymadan; her şeyi entrikasının içine yedirerek.

    Hollywood’un son dönemdeki en kayda değer zanaatkarlarından biri olan Gore Verbinski, ilk filmin görsel yapısını bir ölçek daha karanlıklaştırarak korumuş. Aksiyon ve özel efekt konusunda hep daha ileri gitmeye hevesli Hollywood’un bir çalışanı olarak aşırıya kaçmaktan da hiç çekinmemiş. Özellikle karmaşık kareografilere sahip kılıç dövüşü sahneleri büyük keyif veriyor. Böyle bir filmin içinde her türlü aşırılığı zaten seyirci de arıyor. Neticede Disneyland tema parkından yola çıkılarak yaratılmış bir dünyadan bahsediyoruz. Ne kadar çok hareket, o kadar çok eğlence...

    Karayip Korsanları serisinin en büyük artısı, iyi çizilmiş karakterleri. Bununla kast ettiğim, karakterlerin derinliğinden ziyade, senaryonun oyunculara sağladığı malzeme. Keyifli ve öyküleri merak uyandıran bu sinema karakterleri başarılı oyunculuklarla hayat buluyor. Bu filmin kötü adamları arasında, Aşk Her Yerde (Love Actually) ile hepimizin geç de olsa tanıdığı İngiliz oyuncu Bill Nighy, Uçan Hollandalı adlı geminin kaptanı Davey Jones rolünde, ağır bir makyaj ve görsel efekt altında vücut dili ve gözleriyle oynuyor. Orlando Bloom’un babası Bill Turner rolünde ise Stellan Skarsgård filme duygusal bir baba-oğul teması katıyor. Sürprizlerden ise hiç bahsetmeyelim.

    Kaptan Jack Sparrow’un cinsel kimliğiyle ilgili tartışmalar bu filmden daha da beslenebilir gibi gözüküyor. Ama Jack ile Elizabeth arasında doğrudan fiziksel yakınlaşma içeren, öykünün gidişatında kilit öneme sahip sahneler de mevcut. Jack Sparrow’un babası rolünde izleyeceğimiz duyurulmuş olan Keith Richards içinse galiba bir sonraki filmi beklememiz gerekecek. İlk iki filmin tüm önemli karakterleri de son filmde karşımızda olacak zaten.

    Sürprizlerle dolu final bölümü sayesinde, bu filmle birlikte çekilmeye başlanan ve önümüzdeki yaz izleyeceğimiz serinin üçüncü filmi Dünyanın Sonunda (At World’s End) için şimdiden meraklanmamızı sağlayan Ölü Adamın Sandığı, bugüne kadar perdeye yansımış en büyük eğlencelerden biri.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top