En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
potasyum
Takipçi
531 değerlendirmeler
Takip Et!
5,0
21 Mart 2012 tarihinde eklendi
Yillar sonra ilk defa Forrest Gump tadinda ve insanin içini tatli bir acitan film izledim.Bu film bir basyapittir,ister senaryosuyla deyin ister oyunculuklariyla.Bazi sahnelerde tokat gibi çarpti,Daisy'nin piyanonun basinda Benjamin'i buldugu sahne,hele hele bebek Benjamin kucagindayken Daisy'nin:'Ve ben kim oldugumu bildigini anladim,daha sonra uykuya dalar gibi gözlerini kapadi'sözleri içimizi acitti.Özetle at nali gibi çarpti beni.
Bazı filmler izledikten sonra ağızlarda kekremsi bir tat bırakır.Senaryo,yönetmenlik,oyunculuklar,kurgu,sinematografi hatta yerine göre makyaj çalışması gibi unsurların hepsi iyidir hatta bazıları çok iyidir ama filme tam olarak ''olmuş'' diyemeyiz.Bence ''The Curious Case of Benjamin Button'' da o filmlerden biri.En önemli sorununun Benjamin'in hikayesinin yüzeysel kalıp altının doldurulamaması,tekdüze bir çizgide geriye doğru yaşlanma meselesine fazla zaman ayırması (ya da tamamen bunla ilgilenmesi).Havada kalan,güçsüz yan hikayeleri filmin başyapıt olmasını engelleyen unsurlardan biri ve ''bu filmde bir şeyler eksik'' hissi birçok izleyicinin ortak görüşü olmuştu.Ama genel olarak duygulara hitap eden,çok etkileyici sahnelere sahip olduğunu da söylemek mümkün.
Uzun zamandır bir filmi izlerken sonunda gözlerimden yaşlar akmamıştı. Önemli olanın ?nasıl yaşamak? değil, yaşadığımız hayatın içini doldurabilmek olduğunu anlatan bir filmdi...
Yönetmen koltuğunda David Fincher’ın oturduğu “The Curious Case of Benjamin Button”, beyaz perdeye uyarlanan senaryosunu Eric Roth ve Robin Swicord ikilisinin, F. Scott Fitzgerald’ın 1922’de yayınlanan aynı isimli kısa öyküsüne dayandırarak birlikte yazdıkları fantastik bir drama…
25 Aralık 2008’de vizyona girdikten sonra aday olduğu 13 kategorinin üçünde Academy ve aday olduğu 11 kategorinin yine üçünde kazandığı BAFTA ödülleri dâhil toplam 80 ödülü bulunan filmin, 7.8/10 (519.011 oy) ve 3.7/5 (690.281 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.1/10 (243 yorum) ve 70/100 (37 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, sinema eleştirmenlerine oranla normal sinema izleyicisinin daha çok beğendiği bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Bu kadar teknik bilgiden sonra, şimdi de gelin isterseniz 167 milyon dolar gibi hatırı sayılır bir bütçeyle (bu miktarın 27 milyon dolarlık kısmı, filmin bir bölümünün New Orleans’ta çekilmiş olması nedeniyle Louisiana eyaletince verilen devlet teşviklerinden sağlanmıştır) çekilen ve 334 milyon dolarlık bir gişe yapan filmimize, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…
Öncelikle şunu açık yüreklilikle itiraf etmeliyiz ki, filmin, Cate Blanchett, Brad Pitt, Julia Ormond, Tilda Swinton, Jason Flemyng ve Elias Koteas’lı oyuncu kadrosu gerçekten de son derece etkileyici…
Ama o kadar…
Zaten bu isimlerden hiçbirinin, bugüne kadar “bu da ne böyle?” denilebilecek berbat bir performansına şahsen biz tanık olmadığımız gibi bir başkasının da böyle bir şeye tanıklık ettiğini hiç sanmıyoruz…
Bize göre bu oyuncuların hepsi bu filmde de, daha önce de defalarca kanıtlanmış kendi standartlarında oynamaya devam etmişler… Muhtemelen bunda, David Fincher’ın oyunculardan herhangi birinin tek başına filmin önüne geçmesine izin vermeyen tarzı, belirleyici etken olmuş…
Peki, o zaman bu filmi bu kadar iyi ve ünlü yapan şey ne?
Aslında bu sorunun yanıtı, sanat yönetmenliğinden makyajlarına, görüntü yönetmenliğinden sanal efektlerine, kostümlerinden editörlüğüne ve tabii özgün senaryosuna kadar filmin pek çok festivalde / yarışmada aldığı veya aday olduğu ödüllerde açıkça kendini gösteriyor…
Ki bu da Fincher, her zaman olduğu gibi bu filmde de yine Hollywood’un en yetkin isimleriyle çalışmaya devam etmiş demek oluyor…
Örnek mi?
Alın size 1 Academy ve 1 BAFTA dâhil 25 ödüllü görüntü yönetmeni Claudio Miranda… Veya olmadı buyurun 2 Academy ve 1 BAFTA ödüllü editör Kirk Baxter… Yahut birer Academy ve birer BAFTA ödüllü sanat yönetmenleri Victor J. Zolfo ile Donald Graham Burt…
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün… Ancak gereksiz… İşin kendisi ortada zaten…
Sonuç olarak, istisnasız bütün David Fincher filmleri gibi arşivimizin demirbaşları arasında yer alan bu film için puanımız 4 olacak…
Biraz uzun sayılabilecek 166 dakikalık süresine rağmen, eğer bugüne kadar halen izlemediyseniz, kendinize bir iyilik yapın ve destansı drama kıvamındaki bu güzel filmi mutlaka izleyin deriz…
Keyifli seyirler,
Son bir not: Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 1 Eylül 2018 günü saat 02.10’da yazılarak paylaşılmıştır...
Gerçekten harika bir film olmuş filmin ilk başları biraz sıkıcı olsada (kahramanımızın yaşlı bölümleri) sonraları film hem heyecanlı hemde duygusal oluyor.özellikle Brad Pitt ve Cate Blanchett'in oyunculuklarına hayran kaldım filmin süresi biraz daha kısa olsa iyi olurmuş ama konusu ilginç ve enteresan olunca bunun fazla bi önemi olmuyor bence.sonuç olarak oyunculuk ve senaryo harika.10/9
kendinizi iyi hissettirecek olağanüstü bir film-oyunculuklar senaryo hersey cok guzel filmde -film ayrıca bir makyaj harıkası-yeni donemin 'forrest gump 'ı dıyebılırız zaten senaryoda forrest gump ın oscarlı senaristi erıc roth a ait.bu filmi mutlaka gorun ve herkese tavsiye edın..olmeden once gorebılecegınız ender rastlanan bir film :)10/10
Her yönüyle dört dörtlük bir film yapmış David Fincher beklediğimden de daha iyiydi yani açıkçası bu kadar iyi olacağını tahmin etmemiştim.Filmin sonunda çok sulugöz biri olmamama rağmen gözyaşlarıma hakim olamadım herkese kesinlikle tavsiye ederim 2008in Kara Şövalye ile birlikte bence en iyisi.Harikulade...10/10
Film bir başyapıt. çok önemli bir mesaj içeren bu film, hayatın anlamını kavramayan insanlara boş gelebilir. Ancak ders çıkarmamız gereken çok şey var içinde. 10/9
Film ilginç fikri sayesinde (Scott Fitzgerald sag olsun) insanda en ufak izleme meraki uyandirma sorunu yasatmiyor. Filmin esasinda yapmak istedigi hayat denen bu karmasik sey hakkinda bize onlarca soru sordurabilmek.Bunu basariyor mu? Bence basariyor(Benim çikarimlarimdan biri mesela ''hayati ne yöne dogru yasadigin degil,nasil yasadigin önemli''). Esas sorun burada basliyor ne yazik ki.Bu ve bunun gibi derin düsüncelere film dalmamizi kolaylikla saglarken sinemasal anlamda yüksek bir zevk veremiyor ve açik açik diyelim büyülenme gereksinimizi karsilayamiyor.Bunun da en büyük nedenleri oldukça zayif senaryo,karakterlerin içlerinin fazla doldurulamamis olmasi(yaslilarla büyüyen Benjamin Button'in entellektüel bir karakter olmasi daha mantikli olacakken -onlarin tecrübeleri ve bilgileri sayesinde- çok donuk,sanki düsük zekali gibi aktarilmasi filmde büyük handikap. Bastan sonra filmi onun gözünden izliyoruz ama o karaktere inanamiyoruz. Sözün özü izlenir,düsündürür ama yüksek sinemasal tat birakamayan bir film Benjamin Button.Özgün fikri nedeniyle izlenmeli.Büyük beklentiler olmadan. Yillar sonra gelen yorum : Filme biraz haksizlik etmisim, aradan yillar geçmesine ragmen hala aklimda olumlu izleri kaldigina göre çokta kötü bir film degilmis demek ki :)
Bu filmin Türkiyede izlenme rakamı ile recep ivedik arasındaki fark beni çok rahatsız etti. Anlatmayaçalıştığım şu ki, ivedikin başarısını görmezden gelemem ve yerden yere vurmam ama bu filmin daha çok kişi tarafından izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Filme gelince, yoruma gerek yok, Oscar törenini bekliycem...
fazla söze gerek yok zaten herkes izleyin demiş. kırmayın bizleri izleyin işte cnm :)10/9 brad pitt sadece yakışıklılığıyla işi götürmüyor arkadaşalr kariyerine bakın karakter oyuncusu olduğunu göreceksiniz.
herkesin yorumuna saygılıyım filmi dün izledim devamlı film izleyen ve kitap okuyan biri olarak filmin sadece konusunun ilgi cekici oldugunu söylemek istiyorum geri kalan hiçbirşey ne bir macera , ne dram , ne trajedi kokuyordu tam üç saat boyun salonda oturan insanların nasıl sıkıldıgını ve bunaldıgını izledim bir ara film bitmeyecekmiş gibi geldi , salondan cıkanlarda benimle aynı görüşteydi ...
filmde hiç akıcılık yoktu , sıradan olaylar vardı hep ilgi ceken tek sey benjaminin yasli dogması yanlız bir çelişki taspit etti ilk doğumunda yaşlı bebek olarak dünyaya geldi sonra , gençleşti ve tekrar bebek oldu burada biraz abartmışlar hadi yaşlı dünyaya geldinde bari 1,80 boyunda bir adamı 50 cmlik bebek yapma , paramın ve vaktimin boşa gittiğini düşünüyorum...
senaryoya göre fazla ciddi,agır islenmis bir film,ayrıca yasli dogan bir bebegin gelişip gençleşmesini izlemek iyide gelişmis bir bedenin bebeklige kadar küçülebilmesi mantıga daha ters geliyor...tabi ben zevkle izledim farklı bir konu..
Bu filmi yorgunken seyretmeyin uyursunuz... Aklınızda başka birşey varkende seyretmeyin çoğu yeri kaçırırsınız. Filme kendimi verebilmek için çok çaba sarfettim sırf sonunda ne olacak , bebekliğe mi dönecek diye. Harika film diyerek bence abartmayalım.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.