Katrina Kasırgası’nın New Orleans’ı vurduğu gün ölüm döşeğindeki Daisy Williams hastane odasındaki yatağındadır. Yanında kızı Caroline vardır. Daisy, kızından ömürlük dostu Benjamin Button’ın günlüğünü yüksek sesle okumasını ister. Benjamin’in sıra dışı bir yaşam öyküsü vardır. Birinci Dünya Savaşı sırasında saatçilik yapan bir adam oğlunu savaşta kaybeder. Kör olan saatçi, tren istasyonu için imal ettiği bir saatin geriye doğru işlemesini sağlar. Hayalindeki şey, bu yolla gidenlerin bir ihtimal geri dönmelerini sağlamaktır. Ancak saat mucize yaratır. Savaşın sona erdiği gün dünyaya gelen Benjamin Button, hayatını tersten yaşamaya başlar. O seksenlerinde biri olarak doğar ve yıllar geçtikçe bebekliğine kadar uzanır ömrü. O noktada da son bulacaktır. Aşk zamanı her şey bir süre karmaşıklaşır ama yine de iki sevgilinin de yürüyeceği yol uzundur. Çok sayıda ödül alan filmin ayrıca 5 Altın Küre adaylığı da mevcuttur.
Beyazperde Eleştirisi
4,0
Çok İyi
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi
Benjamin Button
Yazar: Orkan Şancı
Kariyerinde "Se7en", "Fight Club" gibi filmler olan kaç tane yönetmen tanıyorsunuz? Kişisel favorilerimden "The Game" de bu listeye eklenebilir. Bu filmlerin hiçbiri En İyi Film dalında Oscar'a aday olamadı. Keza yönetmen de öyle. David Fincher, Akademi şu ana kadar ısrarla görmezden gelse de, Hollywood'da büyük saygınlığı olan bir isim. Yeni filmi "Benjamin Button"ın tam 13 dalda ödüle aday gösterilmesi, belki de gecikmiş bir özür olarak değerlendirilmeli. F. Scott Fitzgerald'ın kısa öyküsünden senaryolaştırılan film tam 166 dakika sürüyor. En büyük sorunlardan biri bu zaten. Söylemek istediği cümle, yani "Hayatı ne yöne doğru yaşadığın değil, nasıl yaşadığın önemli", uzun süreli zincirleme olay akışı içinde kaybolmuş gibi. Ana malzemesi "hayat" olan bir filmi izlerken; hayat üzerine düşüncelerimizi gözden geçirmemiz, yaptığımız/yapmadığımız tercihler üzerine kafa yormamız neden bu kada
Yillar sonra ilk defa Forrest Gump tadinda ve insanin içini tatli bir acitan film izledim.Bu film bir basyapittir,ister senaryosuyla deyin ister oyunculuklariyla.Bazi sahnelerde tokat gibi çarpti,Daisy'nin piyanonun basinda Benjamin'i buldugu sahne,hele hele bebek Benjamin kucagindayken Daisy'nin:'Ve ben kim oldugumu bildigini anladim,daha sonra uykuya dalar gibi gözlerini kapadi'sözleri içimizi acitti.Özetle at nali gibi çarpti beni.
JeanClaudeVanDamme
Takipçi
1.209 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
29 Ekim 2012 tarihinde eklendi
Bazı filmler izledikten sonra ağızlarda kekremsi bir tat bırakır.Senaryo,yönetmenlik,oyunculuklar,kurgu,sinematografi hatta yerine göre makyaj çalışması gibi unsurların hepsi iyidir hatta bazıları çok iyidir ama filme tam olarak ''olmuş'' diyemeyiz.Bence ''The Curious Case of Benjamin Button'' da o filmlerden biri.En önemli sorununun Benjamin'in hikayesinin yüzeysel kalıp altının doldurulamaması,tekdüze bir çizgide geriye ...
Devamını oku
hookers
Takipçi
274 değerlendirmeler
Takip Et!
4,5
10 Mart 2009 tarihinde eklendi
Uzun zamandır bir filmi izlerken sonunda gözlerimden yaşlar akmamıştı. Önemli olanın ?nasıl yaşamak? değil, yaşadığımız hayatın içini doldurabilmek olduğunu anlatan bir filmdi...
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.093 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
10 Eylül 2021 tarihinde eklendi
Yönetmen koltuğunda David Fincher’ın oturduğu “The Curious Case of Benjamin Button”, beyaz perdeye uyarlanan senaryosunu Eric Roth ve Robin Swicord ikilisinin, F. Scott Fitzgerald’ın 1922’de yayınlanan aynı isimli kısa öyküsüne dayandırarak birlikte yazdıkları fantastik bir drama…
25 Aralık 2008’de vizyona girdikten sonra aday olduğu 13 kategorinin üçünde Academy ve aday olduğu 11 kategorinin yine üçünde ...
Devamını oku
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.