gerçekten harikulade bir film..izlendikten sonra insanı etkileyen ağzında tat bırakan bir film. izlemesi ''full metal jacket''tan daha zevkli. filmin başı da biraz benzese de sonuçta ikisinde de konu amerikan deniz piyadeleri, eğitim safhasında akla mutlaka f.m.j. geliyor..fakat bence f.m.j.tan daha iyi, kesinlikle izlenmeli...
Full Metal Jacked havasındaki açılışından sonra daha çok kendi yolunda devam eden film(gene de ilerleyen bölümlerde aynı havaya girdiği oluyor) eleştirisini yaparken, gerçekleri ortaya koyarken bir yandanda eğlendirmeyi ihmal etmiyor. Körfez Savaşana farklı bir yerden, bireyden bakan Jarhead onların kendi savaşlarını yansıtıyor. bu konuda Jake Gyllenhaal’ın kendiyle savaşan asker rolünü hakkıyla verdiği, ancak Sam Mendes’in bir ’Amerikan Güzeli’ne göre eleştiri ve ya çarpıcılık noktasında çok da kuvvetli olmayan senaryosu kendisinden beklenenin biraz altında kalıyor.Daha çok, bir birliğin savaşa hazırlık sürecinin anlatıldığı film çölde geçen bölümleri ve savaş psikolojisi ile Körfez’i ya da genel olarak savaşı konu alan diğer benzeri birkaç filmle ayrı bir köşede duruyor. Fahrenteit 9/11 çarpıcılığında olmasa bile(şahsen öyle bir şey bekliyordum) eleştiri ve eğlenceyi yanyana götürmesiyle iyi bir film olduğunu ortaya koyuyor. fakat yönetmenin en az iyi olan filmi olarak.(7)
filmin özellikle sonu çok hoşuma gitti diğer savaş filmlerinden farklı bir yapım kesinlikle görülmeye değer bir film en azından amerikan popülizmi yok..
Savaşa askerlerin gözleriyle bakmanızı sağlayan bir film.Körfez savaşının izlerini gördüyseniz ve neden olduğunun ayrıntısınıda merak ediyorsanız kaçırmayın.İyi seyirler....
Amerikan askerlerinin petrol rafinelerini korumak için gittiği çölde savaşmadan savaşın bitmesi ve geriye dönüşte çok şey yapmışlar gibi pohpohlanmaları eksiklik. Film sürükleyici. Jake performansı iyiydi. Psikolojisi iyi yansıtılmış. Arkadaş ilişkileri öyle bir ortam için ancak bu kadar iyi verilirdi perdeye. Filmi izlerken burası da eksik kalmış falan dedim ateş açılmadan savaşın bittiği bölümlerde bilhassa.(başka düşman, zırhlı araçlar, asker çokluğu kamerada yok.)Amerikan Başkanına atıflar hoşuma gitti doğrusu.Savaşın anlamsızlı iyi verilmiş.Petrole bulanmış atın görüntüleri izlenmeye değer iç gıcıklayıcıydı doğrusu.Zor bir savaş psikolojisin de olduklarını düşünmüyorum ve bu kadar erkeğin hayvansal duygular beslemelerini anlamsız buldum.Belki de askerlik yapmadığımdandır.Sizde izleyin derim ben.İyi seyirler o halde.
Kavanozkafa'nın eli silaha değerse...Bir baltaya sap olamayacağını anlayan, kaç yaşıma geldim,en iyisi Irak'a gidip bir iki taliban mensubu Irak'lı öldüreyim diyerek Amerikan Ordusuna piyade olarak yazılan bir kavanozkafa'nın-jarhead'in dünyasından ,Anthony Swoff'un bakış açısından yansıtılıyor bu film.Film boyunca ellerinden silahlarını düşürmeyen kahramanlarımızın(!) , tetiğe basma fırsatını ne yazık ki finalde , o da ancak havaya ateş etmek üzere elde ettiklerini görebiliyoruz.Apocalypsa Now, Deer Hunter gibi filmlere öykünüp kaçamak çözümlere başvuruyor yönetmen.'İnsanlar savaş üzerine düşünsün diye çektim' diyor Mendes.Bu dediğini güzelce yapıyor .Peki ya diğer politik şeyleri? Gelgelelim filmin diğer özelliklerine...'Donnie Darko' ile beni kendine hayran bırakan, Brokeback Dağı'ndaki kalp kıran ,özgür ruh Jack Twist performansıyla alkışları sonuna dek hakeden, Ekim Düşü 'den beri beni hayal kırıklığına hiç uğratmayan,şu dönem favorim ,altın madeni 'Jake Gyllenhaal' filmde yine oyunculuğunu konuşturmuş.Zaten filme bir katman daha ekleyen de o.O katman olmasa zaten zor izlenirdi bu film. Önyargılardan sıyrılıp girin bu filme.Ameriken Beauty'nin Oscarlı yönetmeni Mendes hatrına izlenmeyi hak ediyor ilk olarak .Lakin filmi beğenmenize rağmen birtakım şeylerin eksik kaldığını hissedeceksiniz.O birtakım seyleri de filmi görerek elde edin derim. Ve son olarak...Gyllenhaal'un başarı zirvesine beşer onar adımlar atarak ilerlerken, farklı bir deneyimle ona yardımcı olan Swoff performansı,Roger Deakins yönetimindeki etkileyici 'Irak'taki American askeri profili ve etkileyici 'çölden manzaralar' görüntüleri, Thomas Newman'ın hayran olduğum çalışmalarından sonra beni 'sükutu hayale' uğratan 'Jarhead ezgileri' filmi izletiyor.Filmde görünen 'petrole bulanmış at' ise dahice kurgulanmış.O at da olmasa...Petrole bulanan atla insanlığımızdan kaybettiğimiz değerlerimiz neler? Bu dünyanın sonu nereye gidiyor? gibi soruları kendinize sıkca soracaksınızdır.Arada bir 'Bpush' gibisinden amcaya da eminim birçok mesajınız olacaktır. Savaşa,savaşın anlamsızlığına dair düşüncelerinizin olduğu bir dönemdeyseniz,belki bir nevi işin 'iç yüzü' ile yüzleşmek istiyorsanız,ordu bizle 'eğleniyor' diye düşünen Swoff 'un bakış açısı önderliğindeki gruba , boşu boşuna zaman geçirmelerine,hatta bunun çoğu zaman sinir krizine dönüştüğüne görmek istiyorsunuz buyrun Jarhead'e deyip ,7/10 notu bıraktıktan sonra iyi seyirler dilerim...
Yorum yazmadan önce yorumların bir kısmını okudum... elbette güzel bir film olduğu ortada.. Ama nedense kimse Stanley Kubrick gibi bir dev yönetmenin filmi olan Full Metal Jacket filmini anımsamamış veya en azından bilenler diğer sayfalarda kalmış olabilir.. Jarhead filminin repliklerinden tutun da konu akışına askerlerin psikolojilerine kadar Full Metal Jacket dan alıntı olduğunu daha filmi izlemeden anladım.. Neden diyecekseniz oda arkadaşım filmi izlerken bende dinlemek zorunda kalmıştım... Full Metal JAcket zamanında Vietnamda askeri bir birliğin ve onun elemanlarının savaşı sorgulamasını anlatıyordu bu filmde sadece değişiklik zaman ve mekan onun dışında son derece alıntı olarak bulduğum Jarhead filmini Stanley Kubrick den alıntı yaptığı için beğenebilirim onun dışında herhangi bir artısı olmayan bir film.
Amerikalıların kendi ordularını eleştirirek yarattıkları filmleri yine orduya kazanç sağlamak için bütün dünyaya satıyorlar ve savaşlar böylelikle devam edip istedikleri propagandayı yapmış oluyorlar.. Film güzel oyunculuk ve çekimler süper ama işin altındaki gerçekler farklı..İzleyin derim....
Savaşamayan askerler... Ben kısa dönem yaptım askerliğimi ve ilk defa bir film bana bu kadar askerliğimi hatırlattı; askercilik oyunu.. İzlediğim en iyi asker filmi kesinlikle.. Bu tarz bir film daha izlemek isterseniz "Tigerland" i de izleyin derim...
film hakkında üç beş şey söylemeden önce sam mendes'in estetik anlayışını ve görsel yeteneğini her zaman hayranlıkla karşıladığımı söylememde fayda var. zira, bu filmde de görsellik hayli ön plandaydı, asılıp tablo yapılacak onlarca sahne, renk vardı.
filme gelirsek; jarhead'de şu ana dek girilmemiş ve işlenmemiş bir yerden savaşı görüyoruz. genel kanıyaysa katılıyorum; bu bir savaş filmi değil, kesinlikle bir asker filmi. ve öyle klasik bir "savaş psikolojisi" üzerine oturtulmuş bir asker filmi değil. biz savaş filmlerinde şu ana dek hep kahramanlık gördük. çatışan, aksiyon içinde olan, ölen, öldüren askerler gördük. ama jarhead'de durum çok farklı, ve kim ne derse desin 20.y.y. gerçeklerine göre çok daha gerçekçi. konu sadece amerika olmamakla birlikte; geçtiğimiz yüzyılda yapılan savaş ya da en azından savaş girişimlerinde kahramanlık olmadı. ölen ya da öldürülen askerler orana vurduğumuzda o kadar da önemli bir kitle değildi. teknolojinin ve emperyalizm politikasının olduğu bir savaşta pek çok asker aslında kelimenin tam anlamıyla "işlevsiz"di ve sadece rakamsal çoğunluğu sağlamak adına o üniformayı giyiyordu. orta çağdan itibaren kılıçla kalkanla kazanılan kahramanlık savaşları, dünya savaşlarıyla birlikte geride kaldı. ama ortada işlevini yerine getiren tüfekler, miğferler vardı. ama jarhead'de gördüğümüz körfez savaşı'nda ve çıkan bir kaç tek tük mini-savaşta daha sonucu belirleyen ne kılıç, ne tüfek, ne de miğfer oldu. "güç" değerleri hayli değişmişti çünkü. savaşlar çok daha soyut ve değersel etkenlerle kazanılır olmuştu. (en büyük örnek tabi ki amerika) hal böyle olunca savaşa gönderilen yarım milyon askerin sadece sayısal bir rakam ve ve ülke vatandaşlarına verilen milliyetçi bir pompadan ibaretti. bu filmde askerler bu yüzden bekliyor. aylarca alınan eğitim, televizyonda ceset görünce midesi bulanan insanları öldürmeye programlı bir hayvan haline dönüştüren sanal psikoloji, ve niçin savaştıklarını bile bilmeyen apolitik askelerin üzerine örtülen suni bir vatan sevgisi, yapay bir kahramanlık sevdası. bu savaşta hiç bir işlevlerininin olmadığı ve savaşa hiç bir şekilde müdahale edemeyecekleri gerçeğini hissettirmeden onları bir çölün ortasında aylarca bekletebilme kabiliyeti. ve sonunda aylarca tam teçhizat nöbet tutmasına rağmen bir kez bile düşman göremeyen askerin bir ıraklı subay görünce onu vurmak ve en azından bir şey yapabilmenin tadına varmak için üssüne yalvarması. havaya atılan ateşler.. yakılan kamuflajlar.. topu topu bir kaç dakika süren ama yine "boş" bir aksiyon, ve savaş bitince yapılan nedensiz bir kutlama.. savaşın anlamsızlığını pek çok film işledi şu güne dek, savaşı eleştiren yüzlerce sinema filmi çekildi. ama bir askerin hissettiği bu "işlevsizlik" duygusunu irdeleyen ilk ve tek film oldu jarhead.. o yüzden bu filmi full metal jacket'la ve diğer savaş klasikleriyle kıyaslayıp "çok sıkıcıydı" diyebilen arkadaşlara hayretle bakıyorum.. işlenen tema zaten "sıkıcılık", hiç bir şey yapmadan aylarca asker üniforması içinde oyalanmak, askercilik oynamak..
filmin fazlaca müstehcen sahne bulundurması hakkında da bir kaç cümlem olacak. açıkçası; böyle düşünen izleyicilerin hayatlarında hiç askerlik yapmadıklarını düşünüyorum. aklıma başka bir ihtimal gelmiyor. askerliği askerlik yapan bileşenlerden biri de insanlıktan çıkıp tamamen yabancılaşmaya ve içgüdüselliğe dönüşen cinsellik sorunudur. belli bir süre sıkıca bastırılan bir dürtü sonunda delilikle karışık bir patlamaya ve nevrotik bir travmaya dönüşür. normaldir. kafaya takmamak gerek.
filme bir not vermem gerekirse benden 8/10 rahat rahat alır. sam mendes'e olan sevgim ve saygımı hesaba katmadan, sadece filmin kendisini göz önüne alarak hem de..
öncelikle bu film meraklısı için ve sinemayı sanat olarak görenler için!! bu şekilde yorumlarsak sam mendes gerçek bir sanat adamı ve sanatçı duyarlılığına sahip. günümüz sinema izleyicisi için fazla karmaşık, durağan gelebilir ama son yıllarda izlediğim saf sinema örneklerinden biri, tıpkı "ince kırmızı hat ve yeni dünya gibi". bence sinemanın salt varlığının böyle filmlerle devam ettiğini görmek mutluluk verici.
şunu belirtmek gerekir ki içinde askeri üniforma olan ve zırhlı araçlar olan her film savaş filmi değildir... öyle ki bu filmde bir tek çatışma sahnesi var ve bunda da düşman hiç gözükmüyor... bu film için psikolojik bir dram demek daha olumlu olur gibi geliyor... fakat bu yaklaşımda da- kubrik'in full metal... filmi zaten yapacağını yapmış... film hakketen sıkıcıydı benim için ama buna sebep vasat bir savaş filmi olması değil; askerlerin çölde, düşmansız geçen günlerden sonra tırlatma noktalarına gelmeleri vs... tüfekle ilgili sözlerde cabası... ama amerika tabii ki böyle filimler yapacak ve daha çok perdede ağlayan amerikan askeri göreceğiz...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.