Ben ilk film kadar eğlendim hatta sonunu daha bile iyi buldum dialogları daha çekiciydi bir filmin iki kişi üzerinde dönmesi kolay değildir ama rahatlıkla altından kalkmışlar yine.
Bu kadar sade bir filmin sırıtarak izlettirmesi inanılmaz. Tıpkı ilk film gibi yine çok doğal, çok tutkulu. O kadar doğal diyaloglar var ki herhalde senaryo filan yazmamışlar da bu iki kişi zaten birbirlerine aşık ve gerçekten sohbet ediyorlar gibi hissettiriyor. İlk film Viyana turu yapmıştık, bu filmde Paris'i gezdik. Sokaklardaki mimari, kültürel ve sanatsal ögelerin filmin aralarına bir baharat gibi serpiştirilmesi bana büyük bir haz veriyor. Anlatılan aşkın hissiyatını da bir o kadar destekliyor. Diyalogdan oluşan bu eserin her cümlesi beni çok heyecanlandırıyor. Sadece konuşma ve mimiklerle de şehvet dolu bir aşkın yaşanabileceğini düşündürüyor. Aşkın kaç türü var bilmem ama buradaki gibi sohbetin bitmeden oradan oraya zıpladığı versiyonu beni en fazla heyecanlandıranı. Kadının farklı ilişkiler yaşayıp hiçbirini tam unutamaması, aşk hayatımıza ne kadar temkinli yaklaşmamız gerektiği mesajını bende uyandırıyor. Hele de fiziksel boyuta geçildiğinde daha kalıcı izler bırakılıp daha sonrasında daha kalıcı sosyal hasarlar verilebiliyor. Aralarındaki yarı felsefi konuşmalar sanki Aristo ile Socrates tartışıyormuş izlenimi veriyor. Bir taraf gerçekçiliğin pençesinden kurtulamamanın zihninde yarattığı kavgalardan bahsederken diğer taraf hayatın mucizevi yanlarını kabullenip arzularını kovalamanın peşine düşmüş vaziyette. Elbette genel çerçevedeki durumda örfi olarak değişebilecek bir takım etik tartışmalar da var. spoiler: Aradan dokuz yıl geçmiş ve biri evli, çocuklu; diğerinin sevgilisi var. Yine de birbirlerinde seneler önce bıraktıkları duygu tohumlarının acısını; aynı zamanda buruk hazzını yaşıyorlar. En nihayetinde de yine küçük bir şehir turu ve aşk kokan lezzetli diyalogların ardından film ''Hayır, istediğinizi size vermeyeceğim'' dercesine bitiveriyor. 3. Filmde neler olacak acaba, hemen izlemeliyim. İyi seyirler...
Aşk filmlerinin devamı çekilmez genellikle.Bu film biraz da bu tabuyu yıkmış.Devam filmi olmasına rağmen favotrilerime aldım.İlk filmde daha toy olan iki aşık bu sefer dokuz yıl sonra daha olgun iki aşığa dönüşüvermiş.Hem ilki hem de bu filme sadece diyalogları için bile 10 verilir.Bu filmdeki en güzel olaylardan biri celine’in,Jesse için söylediği şarkıdır.Müthişti.Bomboş aşk filmleri!!! yerine dolu dolu bir film izleyin.kaçırmayın.
bu filmi mutlakaaaa izleyinnn...ama tabi öncee before sunrise ı izlemelisiniz ki anlamı olsun...trenleri seviorum:)))trende yaşanan karşılaşmaları da:))ben olsam ben de inerdim...
Serinin devamı olan bu film, yine ilk filmde olduğu gibi tatlı ve içinizi ısıtan diyaloglarıyla sizi ekrana kilitliyor. Bu kadar kısa sürede olsa bile bu zevki size tattırıyor. Şunu da kabul etmek lazım, ilk film başlı başına bir başyapıttı. Gerek gece sahnelerini olmasıyla, gerek karakterlerimizin gençlik çağında olmasıyla bir başyapıttı ama bu film de bence onun kadar iyi bir film. Tadı damağınızda kalıyor. Ben de serinin diğer filmini izlemek için sabırsızlanıyorum. 9,4/10
her bir cümlede kendimi bulup, aslında yalnız olmadığımı hissetmenin mutluluğuyla 3 kez izledim filmi.Daha da izlerim. richard linklater'in senaryo yu ethan hawke ve julie deply ile beraber yazması, ve oyuncularin spontane aktörlüğü filmi daha gerçekçi, oyuncuları filmin gerçekliğine yakın yapmış. hiç bir saniye ya da dakikada kötü aktörlük yok. Hawke ve Deply bu filmde aktörler mi yoksa kendilerini mi oynuyorlar ayırtedemiyorsunuz
senaryoda bazi anlar oyle guzel yazılmş ki sanki sizin düşünceleriniz filmde size anlatılıyor.Size sizi anlatan bi film. celine'in evine girerken bahçede konuştukları kadın ve adam julie delpy'nin gerçek anne ve babası bu arada.
Before Sunset'i !f 2005'in hit filmler kuşağında izledim. Aslında çok daha iyi bir film değil. Senaryosu ile Oscar'a da aday olmuş... Warner Independent yapımcılığında orta kalitede hatta bazen diyaloglar arasında boğulacağınız bir seyirlikten öteye gidemiyor. !f programında çokça abartılıp, şişirilmiş! Filmin en garip yanı da arka fonda Paris gibi bir setting olmasına rağmen bu avantajdan yeterince yararlanılamaması...Oyunculuk fena olmasa da hikaye ve ikili arasında geçen diyaloglar bir süre sonra zihninizi yoruyor. Hatta sıkıntı getiriyor! Before Sunset Türkiye'de vizyona girebilecek türden bir "neoamerican" ve kısmen ticari (başrolde star kullanılmış...)art house filmi olarak kabul edilebilir. İyi pazarlanırsa Ethan Hawke'un varlığı ile 15-20,000 izleyici çekebilir. Bence film 5* üstüne 2* alabilir.
ya bole sonlar benı sarsıyo cok uzulduummm weya sanırım dewamı ceklecek weya sonunu bıze bırakmıs lınklatey usta before sunrıse dan sonra kesınlıkle ızlenmelı
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.