<b>Duvara Karşı</b>: Güvendesiniz
Yazar: Ali ErcivanSibel'in Cahit ile evlenmek istemesinin sebebi, baba evinden ayrılıp özgürlüğünün tadını çıkarabilmek. Cahit ise artık tamamen vazgeçtiği hayatına yeni bir başlangıç yapmak için kabul ediyor Sibel'in göstermelik evlilik teklifini. Evlilik onlar için sadece bir kaçış yolu. Bir özgürlük alanı. Şu kutsal aile kavramına da pek inanmıyorlar doğrusu. Sibel, daha gelinliğini çıkarmadan başka erkeklerle birlikte olmaya başlıyor. Alman eşini kaybettiğinden beri hayatla bağını koparmış ve en sonunda duvara toslamış Cahit ise hayatıyla ne yapacağının bir yolunu aramakta.
Ve bu iki karakter, Temmuzda'da olduğu gibi Almanya'dan başlayıp İstanbul'a uzanan bir süreçte, alışılmadık yollardan aşkı buluyorlar. Ve o aşkla büyüyorlar. Fatih Akın'a göre aşkın tanımı böyle bir şey olsa gerek. Bir süreç. Birbirini tanımak. Yaşamak için bir sebep. Bu kaba saba görünümlü adamdan ilk bakışta birçok kişinin beklemeyeceği kadar incelikli bir duygusal yorum bu.
Fakat büyüdükçe sorumluluklar artar; güvenlik hissine ihtiyaç duyar insan. Klasik aile yapısı, güven duygusunun vücut bulmuş hali gibidir. Aile bir sığınaktır özünde. Çoğumuzun önünde sonunda teslim olduğu. Bu filmin finali ilk anda Selvi Boylum Al Yazmalım'ı hatırlatabilir. Bu denli Türk sinemasından beslenen bir yönetmenin filmi için de doğru bir çağrışımdır bu. Fakat bu kez emek değil yapılan seçimin nedeni; güvende olma hissi. Büyümenin kaçınılmaz sonucu. Sibel'in bir ara yaşamıyor olmakla suçladığı, uzaklaşmak istediği kuzeni Selma'nın durduğu yerden hayata bakabilmesine sebep olacak bir güvende olma ihtiyacı.
Fatih Akın'ın yeni filmi Duvara Karşı, Birol Ünel'in son yıllarda beyazperdede karşımıza çıkan en etkileyici performanslardan biriyle ete kemiğe büründürdüğü Cahit karakteri hakkında bir film. Bunun altını çizmek gerek. Elbette Sibel'i anlatmaya da vakit ayırıyor Akın. Ancak derinlemesine işlenen tek karakter Cahit. Hatta ikinci yarıda filmin odağı Sibel'e kaydığında bile, aslında Sibel'in nasıl Cahit'e dönüştüğüyle ilgileniyor yönetmen. Bu yüzden filmi "baskıcı Türk aile ve ahlak yapısı altında ezilen bir kadının öyküsü" olarak okumak yeterli olmaz. Bu olsa olsa bir yan tema bu filmde. Bu film aşkla hayatta kalmayı öğrenmenin hikayesi. Önce Cahit'in, ardından da Cahit'e dönüşen Sibel'in...
Akın'ın ahlakçı veya belki tam tersi radikal bir tavır içinde olduğunu söylemek mümkün değil ama. Kimseyi yargılamıyor, hiçbir konuda hükümlerde bulunmuyor. Elinde sağlam bir öykü var. Ve çok sahici bir şekilde bu öyküyü perdeye aktarıyor.
Duvara Karşı her ne kadar bir Alman yapımı olsa da, kesinlikle bir Türk filmi diğer yandan. Bu topraklardan beslenen bir film. Episodik yapısını oluşturan ara sahneleri de bir tragedya yapısı olarak nitelemek eksik olur. Fatih Akın filmini bir fasıl gibi kurmuş ne de olsa. Müziği bu denli iyi kullanan bir yönetmene de son yıllarda rastlamadık desek abartmış olmayız.
Nihayetinde, Duvara Karşı çok sağlam bir film. Zımba gibi bir film. Kolay hazmedilemeyecek ama sizi kolay kolay da bırakıp gitmeyecek türden. Belki de son on-onbeş yıl içinde bir Türk yönetmenin elinden çıkmış en iyi film. Fatih Akın gerçekten aşkla, coşkuyla, iştahla çektiği bu kanlı canlı filmin son noktasında, bu denli gerçekçi ve soğukkanlı davranabilmeyi de -muhtemelen gönlü razı gelmese bile- becerebilecek kadar kendine ve filmine hakim bir yönetmen. Helal olsun!