!f Özel: Cehennem Kıskacı
Yazar: Serdar KökçeoğluCehennem Kıskacı (Infernal Affairs), Hong Kong sinemasında kan 'görmemeye' dayanamayanlara göre bir film değil. Silahlara son çare olarak başvurulan, son derece zekice yazılmış bir 'polisiye' bu. Üstelik yeraltı ile polis teşkilatı arasında mekik dokumasına rağmen durum böyle, ama başka türden çok özel silahları var!
İki köstebeğin yin ve yang gibi içiçe geçmiş öyküsünü anlatıyor. Biri yeraltında doğan, diğeri polis olmak isteyen iki genç, henüz yaşken karşı tarafın alanına eğiliyor ve gizli bir kulak olarak düşmana yerleştiriliyor. Her ikisi de esas kimliklerini fazlasıyla gizlemeyi başarıyor ve yanında çalıştıkları kişinin güvenini kazanıyor. Biri polis teşkilatında hızla yükselecek, diğeri ise kirli işlerin başının sağ koluna dönüşecektir. Esas sahiplerine el altından bilgi gönderme konusunda uzmanlaşan ikili, büyük bir alışveriş esnasında her iki kurumun da köstebek ailesinin farkına varmasına neden oluyor.
Bir yerdeki bir bilgi anında diğer tarafa sinyal gibi ulaşmaktadır. Hem polisler hem de yeraltının karanlık adamları, içlerinde bir hain olduğunun farkına varıyor. Fakat esas kulaklar kesinlikle şüphelenilecek kişiler değil. Zaten onların yeni görevi de, bu köstebeği bulmak oluyor! Philip K. Dick kahramanlarını andıran iki adam da, yakalanmadan diğerinin kim olduğunu öğrenmek için müthiş bir mücadeleye başlıyor.
Andrew Lau ve Alan Mak isimlerinde iki yönetmene sahip olan film de, tıpkı 'benzemezler birbirine benzer' kahramanları gibi esas kökenlerini dışarıda bulmuş. Son derece başarılı senaryosu, Fransız polisiyelerini anımsatıyor. Karakterler, kesinlikle oyuncuların da performansı ile kara filmlerin dünyasından fırlamış gibiler. Yakın tarihli Heat ve Face Off gibi çalışmaların gölgesini hissetmemek de olanaksız.
Paralel kurguyla izlediğimiz iki dünya arasındaki benzerlikler özellikle biri polis, diğeri mafya adamı olan iki kahramanın yaşamlarındaki ortaklıklarda kendisini göteriyor. Kimi zaman birbirlerini tekrar etmeleri ise oldukça keyifli anlar yaratıyor. Fakat iş üzerindeyken gizlice kaynaklarına bilgi sızdırdıkları anlarda yaşanan gerilim, gerçekten eşsiz. Köstebeklerin birbirlerini bulmak için yaptıkları araştırmalar sonuç vermeye başladığında ise bu gerilim, çarpıntı yapmaya başlıyor. Yeraltı alemi ve polis dünyası arasındaki rekabeti tenis maçı izler gibi izlemenin neresi heyecanlı olabilir denebilir belki, ama burada işte usta işi senaryo devreye giriyor. Her ne kadar aksiyondan uzak dursa da, oldukça sert ve etkileyici bir kaza sahnesi olduğunu da söyleyelim. Üstelik burada trafik dikey işliyor!
Cehennem Kıskacı denildiğinde, şüphesiz yönetmenler kadar senaristlerin de bir adım önde durması gerekiyor. Polis koridorlarından yeraltı odalarına hiç hissetirmeden geçen hareketli kamera görüntülerini kusursuzca birbirine ekleyen kurguyu da anmamak olmaz. İçiçe geçmiş iki kurum arasındaki gizli bağı, benzerlikleri ortaya koyan ve unutulmaz bir gerilim yaratan paralel kurgu örnekleri ise akıllardan uzun süre çıkmayacak gibi. İki ayrı dünyayı ayıran sınırların yavaş yavaş belirsizleşip tek bir öyküye dönüşmesinde son derece etkili oluyor.
Yapım; box office, festival, devam filmleri ve yeniden yapım serüvenleri ile şimdiden kült olmuş durumda. Fakat senaryonun sonlara doğru yaptığı seçimlerin, kimi açılardan da tatmin edici olmaktan uzak olduğunu belirtmek gerek. Etkileyici bir şekilde tüm derinliği ile ortaya konulan iki karakter arasındaki ayrılık ve özellikle 'kötünün' yaptığı seçim son derece dikkat çekici. Fakat geneline hakim olan ağır, soğukkanlı ve zekice hava, ani ve ikna edici olmayan 'aksiyonla' kafa karıştırıyor. Gerçek kimliklerin anlamını yitirmeye başladığı noktada, daha zekice bağlanabilirmiş sanki.
Ama özelikle devam filmlerine dönük beklenti yaratma konusunda son derece başarılı olduğunun da altını çizmek gerek. İki ve üç, vakit kaybedilmeden çekildi zaten!