Bir Cronenberg klasiği... Bir adam düşünün, iki karakterli bir yapıya sahip. Biri içindeki dürtüleri kamçılayan vahşi, şiddet eğilimli Joey Cusack. Diğeri ise Amerikan düzenine bağlı rutin bir aile babası olan Tom. Olay klasik bir Amerikan kasabasında geçer. Cronenberg, kasabalıların muhafazakar tutumlarını bize özellikle göstermeye çalışır ki bu da çok önemli bir detaydır. Çünkü Cronenberg bu detayla "Amerikan Rüyası" denilen durumun portresini çizer ve bunu da sert bir şekilde eleştirir. Salt legal işler yaptıkları sanılan bu düzenin bireylerinin aslında illegal eylemlere nasıl yatkın olabilecekleri bize gösterilir. Öte yandan filmde kakarterlerin psikolojik halleri çok iyi işlenmişti. Joey'in içsel çatışmalarına keyifle tanık oldum. Suç filmlerinde aradığım o katil psikolojisini filmde fazlasıyla buldum. Bir insan kötü biriyse ve bu kötülüğünden pişmanlık duyarsa ve kendine yepyeni bir benlik sağlamaya çaılışırsa geçmişinden kurtulabilir mi, eski kimliğini unutabilir mi? Ruhunun derinliklerine gömdüğü o kötü insan tekrar gün yüzüne çıkamaz mı, ve çıkarsa ne olur? Film bu sorulara cevap getiriyor. Ayrıca filmde şiddeti temsil eden Joey Cusack bana göre oldukça kült bir karakterdi. Cinsel ve şiddet eğilimleri açısından oldukça vahşi ve bütün olarak marjinaldi. Aile ilişkileri bakımından Breaking Bad dizisine çok benzettim filmi. Keza Breaking Bad'deki Walter-Skyler çiftinin arasındaki ilişki , Joey ile karısının arasındaki ilişkiye çok benziyordu. Bir tarafta rutinliğin diğer tarafta tam zıttının çekişmesi vardı filmde. Siyah ile beyazın savaşı gibi yansıtılmıştı bu bize. Filmi genel olarak çok beğendimi söyleyebilirim. Beklentilerimi fazlasıyla karşıladı. Final sahnesi de filmi gözümde iki kat değerli kıldı. Cronenberg'in bu izlediğim üçüncü filmi. Bundan önce Existenz ve sonra da A Dangerous Method'u izlemiştim. İkisini de çok beğenmiştim. Cronenberg'in o kendine has tarzıyla konuları işlemesi sonucunda oluşan filmleri izlemek oldukça güzel. Filmin imdB puanı 7,6 bana göre daha yüksek olmalıydı. Viggo Mortensen ve Ed Harris'in oyunculuk dersi verdiği bu filmi kaçırmayın derim. iyi seyirler.
Bir sinemasever olarak bu film hakkında birkaç söz etmem gerekirse; son zamanlarda izlediğim en sağlam filmlerden birisi. Beni özellikle sahnelerin gerçekçiliği çok derinden etkiledi. O kadar gerçekçi ki sarıp sarıp tekrar izlediğim sahneler oldu. Her sinemaseverin izlemesi gereken müthiş bir yapım. Oyuncu seçimi ise müthiş.
Şidddet içeren sahneleri az ama öz,pek ses getirmemesine rağmen izleyenlerin çoğunluğu tarafından beğenilen bir film.Bu filmden sonra konunun öncesini anlatan ikinci bölümü çekilse çok daha keyif verici olur.
Cronenberg in diğer izlediğim filmlerine nazaran , daha hazmı kolay ve insanı yormayan filmi . Baştan sona sürükleyici ve akıcı bir olay örgüsüne sahip olan film temponun arttığı yerlerde de insanı germeyi başarıyor . Şiddet sahneleri de oldukça gerçekçiydi . Şiddetle tavsiye ederim :) . çok sağlam bir film . 10/9 .
Bir baba, Bir koca, Bir kahraman.. Şiddetin Tarihçesi (2005) Yönetmenliğini David Cronenberg üstlenirken oyuncu kadrosunda Viggo Mortensen, Ed Harris, Maria Bello, William Hurt, Greg Bryk ve Kyle Schmid gibi isimleri izleyeceksiniz.. Film Dram-Suç-Psikolojik türlerini barındırıyor.. Yönetmen David Cronenberg, Varoluş filminden sonra izlediğim ikinci filmi seyir zevki yüksek bir film izlerken bir an olsun sıkılmadım.. Tabi konusu ve oyuncuların performansı filmi kurtarmaya yetsede muhteşem bir film olarak değerlendiremiyeceğim sıradanlıktan öteye geçmiş diyebilirim.. Türk sinemasında bu konuya alışkınız.. Konusuna gelecek olursak eski hayatını unutup yeni bir hayata başlayan bir adamın hikayesini izleyeceksiniz.. Bu adam geçmişinden ne kadar kaçmak istesede geçmişi onu bir türlü yakasını bırakmayacaktır.. Başrol oyuncusu Viggo Mortensen ve Ed Harris karşılıklı döktürmüşler özellikle Ed Harris izlemek her zaman bana büyük bir keyif veriyor.. Bu adam kötü adam rollerinin hakkını fazlasıyla verenlerden.. Filmde şiddet öğeleri yer yer sinirinizi bozmaya yetecek ayrıca film bir suç filminden ziyade psikolojik olarak seyircide etki bırakmayı başarıyor.. Gizem türününde etkileri sizi filmden düşürmüyor.. İmdb puanının 7.6 olduğunu söylemekte fayda var.benim .puanım net 8
...David Cronenberg'in son filmi, klise bir konu uzerinde yogunlasiyor gibi gozukse de seyircisini sasirtan, ilgiyi son dakikasina kadar ayakta tutan dolu dolu bir film. Esi ve cocuklariyla sakin mutlu bir hayat surduren Tom Stall, calistigi cafeye gelen iki "kotu adam"i alt edip oldurmesinin ardindan bir anda kahraman ilan edilir. Aslinda bu andan itibaren televizyonlar ve gazeteler tarafindan kendisine gosterilen ilgiden oylesine rahatsiz olur ki, sonrasinda basina gelecekleri biliyormus gibidir adeta. Olayin ardindan isinin basina donup hayatina devam ettigi sirada karsisina cikan ve her halinden "iyi" olmadigi belli olan Carl Fogarty (essiz gorunumu ve performansiyla Ed Harris), Tom'un Joey Cusack oldugunu iddia ederek her gordugu yerde adamlariyla aileyi taciz etmeye baslar. Bir anda siddetle tanisan Tom'un hayati degisiverir, hatta oyle ki korkak oglu Jack bile okulda kendisini rahatsiz eden ve dovmek icin sebep arayan cocuklara hic kimsenin beklemeyecegi turden temiz bir ders verir. Tom'un karisi Edie'yle hayatlarina renk kattiklari cinsellikleri bile bundan etkilenir. Cocuklari evde olmadigi bir gece birbirlerine turlu oyunlar oynayarak sevisen cift, tum bu yasananlarin ardindan en olmayacak yerde ve zamanda siddet icerikli bir iliskiye girerler. Filmin acildikca, zaman ilerledikce iyiyle kotu arasinda yasanan o degisimi acik etmek istemedigim icin daha fazla uzatmak istemiyorum ama dikkatli izlediginizde bunun gibi son derece guzel, kucuk detaylar barindiran bir film karsimizdaki. Oyuncu kadrosu uzerine dusen gorevi eksiksiz yapiyor, Cronenberg siddetin insan uzerindeki tahribatini vermekten kacinmiyor, kamerasini her siddet sahnesinden sonra zarar goren bedenlerin uzerinde gezdiriyor, adeta gozumuze sokuyor. Sonucta seyircisini, daha onceki filmlerinden bir parca farkli bir noktada durmasina ragmen bu yeni filmiyle bir kez daha mest ediyor. Bence kacirilmamasi gereken son derece $ik bir calisma karsimizdaki. Bu arada filmi izlerken muzigin bir parca "The Lord of the Rings"in tinilarini animsattigini dusunebilirsiniz benim gibi, ama sasirmamak gerek ne de olsa muzikler Howard Shore'un elinden cikma...(8/10)
gerçekten hiç beğenmedim çok sıkıcı ve insanın uykusunu getirmekten başka bir işe yaramıyor bence...bir çok arkadaşın görüşüne saygı duyuyorm ancak bu filmi izleminizi asla tavsiye etmem.4/10
Son zamanlarda aşina olduğumuz, belki de hepimizin tattığı veya tattırdığı bir duygu şiddet...Filme değinmeden önce bir insanın neden şiddet uyguladığı hakkında biraz konuşmak gereği duyuyorum. Bu bir güç göstergesi olabilir veya ayakta kalma mücadeleside olabilir. Ama ne olursa olsun şiddet uygulamak iyi bir seçim değildir, düşünsenize hayvanlardan bizi farklı kılan özellikler nelerdir? onlar her an şiddetle iç içedir çünkü varlıklarını korumak için devamlı savunmadadırlar. Ama biz insanlar neden her başımız sıkıştığında şiddet uygularız, o zaman bizim hayvanlardan ne farkımız kalır...Bütün bunlar bir yana A History Of Violence, şiddet olgusunu bu kadar yerinde ve sarsıcı biçimde anlattığı için önemli bir deneyim olacak benim için bu film. Yanlış yapmadan doğruyu bulamazsın veya kötülüğü tatmadan iyiliği anlayamazsın mantığı çok iyi işlenmiş filmde, belki de bu yüzdendir ki yönetmen ana karaktere çift kişilik yüklemiş. İyi tarafını kulanan bu kişilik yeri geldiği zaman bir anda o eski günlerine dönüp vahşileşebiliyor. Bütün bir film boyunca ezilen cocuk karakter babasının yöntemlerini kendine cesaret adı altında örnek alıp kendisine sataşan genci hastanelik edebiliyor. İşte o anda iyi taraflı baba karakterin çocuğa attığı tokatı şimdi daha iyi anlıyorum. Tom/Joey karakterini canlandıran viggo mortensen’in bir takım ödül törenlerinde hala keşfedilememiş olması beni ayrıca üzüyor. Maria Bello ise hak ettiği altın küre adaylığı dışında bir çok ödül töreninde adı geçti ama ne yazık ki akademi ödüllerinde adı geçmedi. Vücudunu sergilediği cesur sahneler bir yana ailesini çok seven bir anne olarak yuvasını kurtarmak için adeta çırpınıyor. William hurt ve Ed harris’e ise diyeyceğim bir sey yok yalnız yardımcı erkek oyuncu dalında oscara aday olan william hurt yerine ed harris bu kategoride aday olsa çok daha iyi olurdu, hurt filmde çok çok az görünüyor. Sonuçta oyuncular müthiş bir uyum içinde ve her biri birbirinden harika o küçük kız çocuğu bile...Yolunda gitmeyen bir evliği her zaman çocuklar kurtarır, bu filmdede böyle oluyor küçük kız herşeyden habersiz babasına masada servis açıyor ardından ağabeyi babasına yemek tabağını uzatıyor hiç bir şey olmamış gibi...Tabi bundan sonrasını yönetmen bizlere bırakıyor. Son zamanlarda izlediğim en değişik ve üzerinden zaman geçtikçe daha iyi anlayabileceğim bir yapım A History Of Violence...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.