Sonsuz Ölüm eleştirileri

İki önemli oyuncunun bir araya geldiği ortalama bir film. 100/65

gerçek bir öyküden esinlenilmiş olması filmi epey ilginç kılıyor 7/10

Eski filmlerde oyunculuklar,yönetme'nin becerisi ve senaryo ön plana çıkar ancak günümüz filmlerinde görsel efektler daha çok öne çıkıyor.İki usta oyuncu ve ölüme giden bir dostluk,izlemeye değer..

Her 6 ayda bir tekrar izlenecek süper bir başyapıt. Eğlence, macera, dram, romantizm gibi birçok öğe sağlam bir şekilde iç içe geçmiş. Ya Butch ile Sundancenin uyumu... Keşke o yıllarda bir çok filmde birlikte oynasalardı da izleseydik şimdilerde bol bol. İyi bir sinemaseverin mükemmelliğini tartışmaya bile açmayacağı bir yapım.

harika bir western.bunu düşünmemin sebebi belki de konusundan da önce beni etkileyen iki unsurdur,birincisi çok çok kaliteli renk kullanımı,mekanlar,çekimler,kostümler,müzikler sayesinde o vahşi batı havasını,yeri geldiğinde o bolivya havasını,kısacası her hatlarıyla bir western havasını iliklerimize kadar hissettirebilmesidir.ikincisi de tüm sinema dünyasının kabul ettiği üzere paul newman ve robert redford arasındaki harika uyumdur.tam bir "ikili" olmuşlar bu filmde.ikisi de sonuna kadar eğlenmiş ve bu rahatlık bir avantaj olarak sonuca yansımış bana göre bariz biçimde.toplamda baktığınızda kusur göremediğiniz,komedi-eğlence seviyesinin çok yerinde olduğu hoş bir 69 filmi.final haricinde filmin ortalarındaki takip sahneleri de ayrı bir parantezi hak ediyor sanırım.başarılı.su gibi akıyor.

Bu akşam yine ve yeniden izlem fırsatım oldu. Dvd arşivimdeki en iyi 5 westerdenden biri. Paul Newman - Robert Redford inanın harikulade bir performans ve oyuncu bütünlüğü. Sonu hüsran-tatlı bir vahşi batı ölümü.1969 larden bahsediyoruz 10/10

Çok büyük bir oyuncuyuda kaybetti sinema dünyası."Sonsuz ölümü" unutmak mümkünmü

Paul Newman ve Robert Redforddan harika ikililik.Tekrar tekrar izlenilesi, esprili, zekice ve sıradışı bir Western.

efsane ikili robert redford ve paul newman dan mükemmel bir western klasiği...ikilinin uyumu gerçekten müthiş...rober redford tam bi karizma...ama paul newman a olan büyük hayranlığımdan dolayı olsa gerek paul newman bana daha bi karizma geldi...:D:D... geroge roy hill de beklediğimden çok daha iyi bir yönetim sergilediğini belirteyim...zamanın çok ilerisinde çekimlere sahip film... ayrıca filmi diğer westernlerden ayıran bir özelliği ise bazı sahnelerinde beni kırıp geçiren mizah anlayışı... filmin burt barcharach imzalı efsane şarkısı raindrops keep falling on my head ise gerçekten mükemmel... genel olarak en sewdiğim 20 film arasına alacağım ayrıca iyi,kötü ve çirkin den sonra en iyi olarak gördüğüm western filmi....kesinlikle izlenmeyi hak ediyor...10/10

bir paul newman klasiği.harika bir macera ve western.kaan sana katılıyorum bir film de newman warsa zaten yoruma bile gerek yoktur...

Ayrıca bağımsız Sundance festivaline de ön ayak olmuşluğu vardır..

kesinlikle müthiş bir film.oldukça eğlenceli 10 puan.:)

film 10 üzerinden 10 beş kez izlediğim ve her defasında aynı keyfi aldığım üç beş filmden biridir beş kez bir film izlenirmi diyebilirsiniz evime misafir geldiğinde hadi bir film koyda izleyelim dediklerinde ilk sıradaki filmlerden birisidir sonsuz ölüm ve film bittiğinde arkadaşlarımın bir kez daha izlemek için istediği ama benim vermediğim bir filmdir çünki verirsem arşivimin kilometre taşı bir filmden yoksun kalma ihtimali olan bir film çünki arkadaşımında arkadaşı var robert redfort usta hakkında bir kaç bilgi sunmak istiyorum şimdi neden bu bilgileri yazıyorsun diye sorabilirsiniz ama sinema tarihinde öyle oyuncular vardirki bu oyuncular özel oyunculardır işte bunlardan biriside tartışmasız robert redfordur 1970'li yılların en gözde aktörlerinden olan Robert Redford, özellikle ? The Way We Were ? ( 1973 ) ve ? The Great Gatsby ? filmlerindeki rolleriyle özellikle bayan sinemaseverlerin gönüllerinde taht kurarken, dönemin en başarılı aktörleri arasına dahil oldu. Yakışıklı aktör, son yıllarda oyunculuğuyla eskiye oranla daha seyrek çıksa da karşımıza, 1980'lerle birlikte adım attığı yönetmenlik kulvarındaki yerini giderek sağlamlaştırarak, Amerikan sinemasının Oscar'lı yönetmenleri arasında önemli bir yer edinmeyi başardı. Amerikan bağımsız sinemasının kalbür üstü yönetmenleri arasına da adını yazdıran Redford, 18 Ağustos 1937 tarihinde Santa Monica, Kaliforniya'da dünyaya geldi. Haşarı bir çocuk olan Redford, lise yıllarını türlü türlü haylazlıklarla geçirdikten sonra bir basketbol bursu alarak Colarado Üniversitesi'ne kabul edildi. Ancak burada da uslu durmadı ve alkol sebebiyle bursu iptal edildi. Bir yıl petrol işçisi olarak çalıştıktan sonra soluğu Avrupa'da aldı. Dönemin sanatçı topluluğuyla beraber Paris'te geçirdiği renkli ve hareketli günlerin ardından Amerika'ya dönen Redford, eğitimine New York'taki ? American Academy of Dramatic Arts ?ta oyunculuk dersleri alarak devam etti. 1959'da ? Tall Story ?de aldığı küçük rol sayesinde Broadway ile tanışan aktör, takip eden yıllarda ? The Highest Tree ?, ? Little Moon of Alban ? ve ? Sunday in New York ? gibi yapımlarda daha iyi rollerle izleyici karşısına çıktı. Tiyatro çalışmalarının yanı sıra birkaç dizide de kendini gösteren aktörün beyaz perde ile tanışması, Dennis Sanders'ın ? War Hunt ? isimli filmi ile oldu. ( 1962 ) Ancak, Redford'a Hollywood'un kapılarını açan çalışması bu film değil de, 1963'te rol aldığı Broadway yapımı ? Barefoot in the Park ? oyunu oldu. Genç aktör, ? Inside Daisy Clover ? ( 1965 ), ? This Property is Condemned ? ( 1966 ) ve ? The Chase ?de ( 1966 ) daha iyice roller almayı başardı. Ancak bu filmlerin hiçbiri gişede pek başarı elde edemedi. Redford'un Hollywood'daki ilk önemli başarısı, 1967 yılında Jane Fonda ile birlikte rol aldığı ? Barefoot in the Park ?ın sinema uyarlaması oldu. Bunu, Paul Newman ile birlikte kamera karşısına geçtiği ? Butch Cassidy and the Sundance Kid ?isimli western'deki muhteşem performansı takip etti ( 1969 ). Bu roller sayesinde sadece yakışıklılığı ve karizması ile değil, yeteneği ve zekasıyla da sinema dünyasında yerini sağlamlaştıracağının ilk sinyallerini veren aktör, ? Downhill Racer ? ve ? Tell Them Willie Boy is Here ? ( 1969 ) ile kariyerinde ilerlemeyi sürdürdüyse de, bu filmler de öyle pek fazla ilgi çekmedi. 1971'de rol aldığı ? Fauss and Big Halsey ? ve bir yıl sonra çekilen ? The Hot Rock ?un yarattığı hayal kırıklığı sonucunda sinemacıların gözünden tümüyle düşmek üzereydi ki, ? The Candidate ? ve ? Jeremiah Johnson ? ile uçurumun kenarından döndü. 1973'te, Sydney Pollack'ın yönettiği romantik melodram ? The Way We Were ?de Barbra Streisand ile birlikte kamera karşısına geçen aktör, bu filmle tekrar aranan aktörler arasına yükseldi.Aynı yıl, ? The Sting ?de Paul Newman ve George Roy Hill ile bir kez daha birlikte çalışma fırsatı bulan aktör, bu filmi ile ilk kez Oscar adayı oldu. 1976'da Watergate skandalından esinlenen ? All the President's Men ? de Washington Post muhabiri Bob Woodward rolündeydi. Bu rol sayesinde siyasi görüşlerini oyunculuğu ile kaynaştırma imkanı da buldu.1980 yılında ? Ordinary People ? isimli filmle, şansını bu kez de yönetmenlik alanında denemeye karar verdi. Film ? En İyi Film ? ve ? En İyi Yardımcı Aktör ? ( Timothy Hutton ) ödüllerini almasının yanı sıra, Redford'a da ? En İyi Yönetmen ? ödülünü getirdi. Bu, Redford'un kamera önünden uzaklaşarak kamera arkasında görev almaya başlayacağı bir sürecin başlangıcı olacaktı. 1980'de rol aldığı ? Brubaker ?ın ardından dört yıl boyunca hiçbir filmde görünmeyen Redford, bu dönemde siyasete yakınlaştı. Çevrecilik faaliyetlerinin yanı sıra Utah'taki Sundance Enstitüsü'nün kuruluş çalışmalarında da faal olarak görev aldı. Aktör, 1984'te rol aldığı ? The Natural ? ile yeniden hayranları karşısına çıkacaktı. 1985 yılında Meryl Streep ile birlikte rol aldığı ? Out of Africa ? büyük başarı elde etti ve sekiz dalda Oscar adayı oldu. 1986'da ? Legal Eagles ?ta rol

ölümsüz bir western en iyilerden mizhahi yönüde olduça güzeldi özellikle bisiklet sahnesi

insanın en sevdiği aktörünün ölümüne yorum yazması çok üzücü. o gerçek bi sinema efsanesiydi. Hud filmiyle asi genç, cool hand Luke ile dünyaya kafa tutan adam, sonsuz ölümle dünya tatlısı bi kovboy, stingle usta bi üçkağıtçı... geride böyle ve dahası güzel karakterler bırakarak veda etti hayata.mezar taşına yazılmasını istemediği bi sözü geldi aklıma " Lanet moruk asla yaşına göre davranmayı öğrenemedi" belki öyle olabilir ama yüzünü boydan boya kaplayan o güzel gülüşüyle hatırlicaz bu adamı. keşke ölmeden önceki son sözünü öğrenmenin bi yolu olsa diye düşünüyorum. şimdilik güle güle seni asla unutmicaz p.newman.