Hesabım
    Gözlerimi de Al
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Gözlerimi de Al

    Duvarların Arkasında Olanlar

    Yazar: Ertan Tunç

    Gözlerimi de Al; fiziksel ve psikolojik şiddeti ele alan filmler içinde zamanla özel bir yere sahip olacak gibi gözüken başarılı bir drama. Yönetmen Icar Bollain, kadınların maruz kaldığı şiddeti o kadar ustalıkla ele almış ki, hikaye Pilar'ın olmaktan çıkıp -tüm doğallığıyla- tanıdığımız/bildiğimiz herhangi bir kadının hayatıymış gibi olmaya başlıyor.

    İşte bu noktada, sanki gecenin bir vakti uyandırılan ya da gittikçe üzerine daha hızlı şut çekilen çocuk biz oluyoruz. Arabayı tekmeleyen veya karısını balkona kilitleyen Antonio'yu durdurmak istiyoruz. Gözlerimi de Al'ın en büyük başarısı, izleyicisini şiddete maruz kalan bireyin yerine sakince koyuvermesi.

    Luis Tosar'ın canlandırdığı Tosar karakteri, -terapiye gitmesi haricinde- klasik bir alt/orta gelir gurubuna mensup Türk erkeği imajı çiziyor. Hani kadın programlarına çıkan tiplerden. Düpedüz psikopat ama bunun kökeninde, toplumdaki duruşu ve düşünce bazında kendisini görmek istediği yer ile o an bulunduğu yer arasında uçurum yatmakta. Hal böyle olunca, kendi ailesinden ve işinden dolayı içinde biriken şiddeti zavallı eşine uygulamaktan geri kalmıyor. Çünkü böylelikle en azından bir cephede savaşı kazanabileceğini sanıyor. Tamamen kontrol edebildiği, neyi nasıl isterse öyle oldurabileceği bir yaşam yaratmak istiyor, fakat karısının da bir insan olduğunu unutuyor hatta açıkça söyleyelim görmezden geliyor.

    Laia Marull, kendisine güveni sallantılı, neredeyse delirmek üzere iken bir işe sıkı sıkıya bağlanarak hayata dönen Pilar karakterine hayat vermekte son derece başarılı ve inandırıcı. İşe başlamasından önce ve sonra Pilar'daki değişimin yani özgüven yenilenmesinin filmin mesajlarından biri olduğu açık. Hiç kuşkusuz, sonu itibariyle çok daha sert ve acımasız olması etkileyiciliği arttırırdı, ama Bollain'in vermek istediği fikri ulaştırmasını da engellerdi. Tüm dünyada işini ele alan, kendi parasını kazanan evli kadınların aile-içi şiddete en az maruz kalan bayanlar olduğu açık. Dünyada herhangi bir geliri olmayan, yaşamını idame ettirmek için ve/veya çocuklarına birşeyler olur korkusuyla acı dolu evliliğini sürdüren milyonlarca kadın olduğu düşünüldüğünde filmin sinemasal dilinin evrensel olduğunu söylemek mümkün.

    Ailesinden dahi gerçekleri gizleyen hatta kardeşini karşısına alan Pilar'ın içindeki yaşama, mutlu olma isteği Türk kadınlarına da yabancı olmasa gerek. En komik sahnelerin yer aldığı terapi sekansları, aslında en çarpıcı yerlerden birini teşkil ediyor. İletişimsizlik kökenli sorunlara alaycı bir gerçeklik katan bu sahneler aslında aile-içi şiddete ve erkek psikolojisine ait önemli bilgiler içeriyor. Erkeğin ego tatmin isteği ve yaranabilme güdüsü şiddeti doğuran bir başka etmen olarak sunuluyor. Burada yönetmenin feminist bir bakış attığı gerçek ama tamamen haksız olduğunu söylemek de yanlış. Bir canlandırmada dahi kadın rolünü oynamaktan çekinen bir cinsin, kadınlara muhtaç olması da ilahi bir ironi olsa gerek.

    Tek kusuru süresinin uzunluğu ve gerekliliği tartışmalı çıplaklığı olan Gözlerimi de Al; herkesin görmesi ve ibret alması gereken acı dolu bir deneyim adeta. Tanıdık/bildik dramlara sinema salonlarında haykırma imkanı veren ve bu açıdan belki de sesini duyuramayan milyonlarca kadına tercüman olan Gözlerimi de Al, hem sinemanın ne kadar evrensel olduğunu, hem de Avrupa sinemasının hala seçkin örnekler verebileceğini kanıtlayan, şiddetin her türlüsüne lanet yağdıran gözüpek bir film.

    Tek üzüldüğüm nokta ise, bu filmin geniş kitlelere ulaşmasını engelleyen bir takım özelliklere sahip olması. Üç dört tane çok gözde star oynasa, bir de Mike Figgis gibi bir usta çekseydi daha çok konuşulur, daha çok tartışılırdı ve daha çok insana ulaşmış olurdu. Zaten şiddet karşıtı olan eğitimli insanların filmi göreceğini, bu işten ders çıkarması gereken asıl insanların filmin adını bile duymayacağı olasılığını düşünmek ne kadar da üzücü.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top