Sözün bittiği noktadaki bir dilsizliğe hapsolmadan bu film sonrası birşeyler yazılabilir mi?’’Babam için’’,’’o da bir ana’’filmlerinin senaristi Terry George bu sefer karşımıza yönetmen olarak çıkarken,politik hassasiyetini hiç de yitirmediğini bir kez daha ortaya koyuyor.İRA odaklı filmlerinde yakaladığı sarsıcı,bir o kadar da vicdanları harekete geçiren dili bu filmine de taşırken,yalnızca ’’Kara Afrika’’nın dram yüklü bir sayfasını değil, insanlığın ve medeniyetin gark olduğu acınaklı noktayı da gözler önüne seriyor. Fazla değil;bundan sadece 13 yıl önce Rwanda’da ortaya çıkan o ürpertici tablo kimlerin eseridir'Rwanda’nın siyasi tarihine baktığımızda görürüz ki bu ülke Belçikalıların ve Fransızların koloniyal yönetimi altındadır.Kaderleri ’’Vahşi Batılılara’’terk edilmiş bu ülkenin vatandaşları sömürülmüş,üstüne üstlük ayrıştırılmıştır.Birbirinin aynısı insanlar ’’hutular’’ve ’’tutsiler’’diye ikiye ayrılmıştır.’’Medeni Batı’’nın ayrıştırma çıtası irkçı bir çıtadır.Onların koyduğu çıtaya göre güya ’’rengi açık boyu uzun olanlar’’ tutsilerdir.Yönetim önce onlara verilir.Belçikanın askerlerini çekme kararı aldığı dönemde ise yeni gözdeleri hutular olacaktır.Aynı ülkenin insanlarını birbirine düşürmek için karılan emperyalist kartlar meyvelerini verecek ve ülke bir iç savaşa sürüklenecektir.Bundan sonrası ise medeniyet yaftası altına gizlenenlerin kağıttan medeniyetlerinin nasıl bir vahset zırhına ve vurdumduymazlığına büründüğünü gözlemleyebilmekle ilgilidir. Emperyalist proje hasıl olmuştur.Rwanda yenik düşmüştür.Bu çıplak gerçekliğin gerisinde gördüğümüz ise insanlığın ortak vicdanının yenik düştüğüdür.Bizler insanlığın bir parçası olarak yenik düşmüşüzdür seyirci kalarak,göz yumarak.1994 yılında 100 gün içerisinde 1 milyona yakın insanın ölümünü kayıtsız gözlerle izleyen vurdumduymazlık,insanlık ahlakının çöküşünün somut bir göstergesi olmuştur... Rwanda da rezalet paçadan akmaktadır.Barış görüşmesi yapmak için yola koyulan Hutulu devlet adamı Habyarimana’nın uçağının düşürülmesiyle hiddetleri kabaran Hutulular Çin’den ithal ettikleri palalarla saldırırlar tutsilere.(zira kurşun alacak paraları bile yoktur).Bir iç savaşa sürüklenmekte olan ülkede BM olaylara müdahele edemediği gibi,ortaya çıkan kirin de adeta bir parçası haline gelmiştir.İddaalara göre Habyarimana’nın uçağını düşüren füzeler Bir’leş’miş Milletlerin denetimi altında bulunan bir bölgeden atılmış;uçağa ait olduğu belirtilen kara kutuda ’’hasıraltı etme’’operasyonuyla gözlerden kaçırılmaya çalışılmıştır.Sonraları BM binasında dolaba kilitlenmiş halde ele geçen ’’kara kutu’’,skandallar silsilesinin içinde küçük bir ayrıntı olarak kalacaktır... Terry George’un filmini izlerken iliklerime kadar hissettiğm o utanç duygusunu anlatabilmem mümkün değil.Oteldeki insanların tedirgin bekleyişleri,Batılıların vurdumduymazlığı ve hançerli bir ’’mukadderat’’.Afrika’nın bir türlü yenemediği makus talihi... İnsan olarak bizlere düşen filmin aslında orada bitmediğini görmek,günümüzde de farklı bölgelerde farklı insanların üzerinde çevrilen ’’kirli filmleri’’göz önüne alarak, zalimin gaddarlığına karşı mazlumun yanında saf tutmaktır. Zira ortak bir insanlık vicdanı ancak bu sayede yaratılabilir...