Bu akşam, kendimize şöyle harika bir sinema ziyafeti çekelim düşüncesiyle, artık ne çıkarsa bahtımıza diyerek elimizi arşivimizin en sıra dışı filmlerinin bulunduğu, kırmızı ipek kumaştan yapılmış özel torbaya daldırdık…
Elimize gelen film, senaryosunu da, Jorge Semprún ile birlikte Vasilis Vasilikos’un otuz iki dilde çevirisi yapılan aynı adlı romanından (1966) uyarlayan Costa-Gavras’ın yönetmen koltuğunda oturduğu “Z” oldu…
Gösterimi, başta Yunanistan ve Türkiye olmak üzere pek çok ülkede uzunca bir süre yasaklanmış olan bu film, 14 milyon dolarlık hasılatı ile 1969 yılında ABD’de en çok gişe yapan filmler listesinin 12. sırasına yerleşmekle kalmamış, katıldığı bütün festivallerde ciddi övgüler alırken 2 Academy, 1 Golden Globe, 1 BAFTA ve 2 Cannes ödülü dâhil toplam 11 ödülü de kendi hanesine yazdırmıştı…
İzleyici puanı ortalaması IMDB’de 8,2/10 ve Rotten Tomatoes’da ise 4,3/5 olan filmin, profesyonel sinema eleştirmenlerinin oylarıyla oluşan Rotten Tomatoes puanı da 8,2/10…
Yani sonuç itibarıyla, film hakkındaki olumlu havada da, neredeyse herkes tam bir fikir birliği içinde gibi…
“Gerçek olaylarla, sağ ya da ölü olsun gerçek kişilerle olan benzerlikler tesadüfi değildir. Her şey kasıtlıdır” şeklindeki oldukça cesur (özellikle de o tarihte Yunanistan’da askeri cuntanın iktidarda olduğu düşünüldüğünde) bir bilgilendirme yazısıyla başlayan filmin konusuna hiç girmiyoruz…
Zira Yunanlı politikacı Grigoris Lambrakis’ in öldürülmesine ilişkin olaylar ve faşist Yunan askeri cuntasının alaycı bir üslupla hicvi etrafında kurgulanan filmin hikâyesi, gerek IMDB ve gerekse de benzeri pek çok mecrada ayrıntılı bir şekilde anlatılmış durumda zaten…
Başrollerini Yves Montand, Irene Papas ve Fransız sinemasının yaşayan efsanelerinden Jean-Louis Trintignant’ın paylaştığı filmin çekimleri, Paris Théâtre des Champs-Élysées’deki Bolşoy Balesi sahnesi dışında, Yunanistan’ı andıran Akdenizli atmosferi ve daha da önemlisi Cezayir Kültür Bakanlığının sağladığı maddi destek nedeniyle Cezayir’de gerçekleştirilmiştir…
Çünkü filmin yapımcıları o kadar parasızdır ki, Vago karakterini canlandıran Marcel Bozzuffi, profesyonel dublörler için bütçe ayrılmadığından "Kamikaze" isimli aracı bizzat kendisi kullanmak zorunda kalmıştır… Filmin bir başka önemli ayrıntısı da, askeri cunta tarafından ev hapsinde tutuluyor olmasına rağmen bestelerinin filmde kullanılabilmesi için Costa-Gavras’a bir şekilde onay veren, bir diğer yaşayan efsane Mikis Theodorakis’in müzikleridir…
Neredeyse tam bir yokluk ve yoksunluk içinde çekilmesine karşın politik sinemanın ve o sinemanın önemli temsilcilerinden Costa-Gavras ’ın başyapıtları arasında yer alan bu filmi halen izlemediyseniz kendinize bir iyilik yapın ve vakit geçirmeden izleyin deriz…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 11 Temmuz 2018 günü saat 01.00’da yazılarak paylaşılmıştır...