10 üzerinden 10 gerçek bir kilometre taşı
Bu film hakkın da neler yazılmaz ki ! -Aşk soğuk algınlığı gibi bir salgındır. -Mükemmel olmayan bu dünya da en az mükemmel olan şey aşktır- diyordu karakterlerden Jöns. Filmi izlemiş olan herkesin yapacağı yorum bence aynı cümleyle başlayacaktır; "Bergman'ın yaşam, ölüm, din, inanç üzerine sorgulayıcı bir tavır takındığı felsefi bir başyapıt.." Başyapıt olup olmadığı konusunda kararsızım. Şüphesiz ki sağlam bir film. Hatırlanacak bir film. Pek çok orjinal fikre sahip bir film. Kendisini izletebilen bir film. Ama şurası da bir gerçek ki, zor bir film. Ağır ilerleyen, neredeyse tamamen seyircinin fikir dünyasını hedefleyen, sürekli düşündürmeye çalışan, sorgulamaya zorlayan bir film. Beğendim. Rahatlıkla bir "klasik" olduğunu söyleyebilirim. Ama "başyapıt" biraz iddialı olacaktır. Popüler kültürde en çok "Ölüm ile satranç oynama" sahneleri ile hatırlanır. -Ve film bizlere Antonius Blockla ölümü anlamlandırmaya çalışıyordu hakikati arıyordu, Ölümle oynadığı satranç oyunu ölümü anlamlandırmaktan başka bir şey değildi hani ölse bile en azından satrançta yanıldığım için öldüm diye bilmeliydi.- Sadece o kısmıyla değil, her haliyle farklıdır zaten film. Finali de etkileyicidir. Beğeneni olduğu kadar beğenemeyip burun kıvıranı da vardır. Ne olursa olsun, sağlam bir sinema izleyicisi etiketi istiyorsanız, izlemelisiniz, yorumlamalısınız. Bergman Yedinci Mühürde kendi hayatının baskılarınından yola çıkarak çektiği filmde Orta çağ İsveç'indeki kıyamet korkusu altında yaşayan yalnız bir adamın yaşama dair anlam yüklemelerini sert bir o kadar da çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Çile çekenler, veba, hareketli oyuncular, inanç sisteminin yıpranması gibi unsurların 1950 yılındaki değişiminin insani değerler üzerindeki düşündürücü yanlarını sorgular nitelikte özel bir yapım. Çok güzel bir film. Müthiş bir yönetmenlik dehası. Jöns rolündeki Gunnar Björnstrandın muhteşem performansı ve filmdeki replikleri de gerçekten inanılmaz. Durgun rahatsız etmeyen ses efektleri, aralıklı, akıcı belirli bir tema etrafında gelişen diyalogları ve karanlık kasvetli müzikleri ile insan yaşamı üstüne var oluşsal bir ağıt niteliğinde modern bir şiir. Belki en iyisi olduğu tartışılır ama Bergman’la tanışmama vesile olan bir film. Bu filmde sanki bir büyü var. Yer yer ana temasından uzaklaşır gibi olsa da, kendini hiçbir şekilde izleyiciden soğutmuyor. Bir yönetmene neden usta denilebileceğinin apaçık örneği.. Ellerindeki sınırlı imkanlarla mucizeler meydana getiren sayılı ustalardan biridir Bergman... Herkese göre bir film değil. Çoğu için ise zaman kaybı. Ancak büyük üstadın bu güzel filmi gerçek sinema severler için tam bir fenomen..