Hesabım
    Büyük Yönetmen
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Büyük Yönetmen

    Super 8 Zamanları

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    İçine doğduğumuz toplumsal sistemde neredeyse bir içgüdü halini almıştır anılarımızı saklamak. Fotograf albümlerimiz veya günlüklerimiz herhangi bir yangın esnasında kurtarmak isteyeceğimiz ilk eşyalarımızdır. Nedense bir şekilde dünyadan gelip geçerken bir iz bırakmış olmanın rahatlığını hissettirirler bizlere. Veya kendi ellerimizle görselleştirdiğimiz anılarımız geride bıraktığımız kişilere bir armağan olarak kalacak hissini uyandırırlar içimizde.

    Pablo Berger'in ilk uzun metraj filmi Büyük Yönetmen (2003), genç evli bir çiftin farklı bir anı biriktirme yönteminin hikayesi aslında. Franco dönemi İspanyası'nda yaşayan ansiklopedi satıcısı Alfredo ve karısı Carmen çocuk sahibi olmak istemelerine rağmen geçim sıkıntısı nedeniyle bu arzularına kavuşamazlar.

    Gelişen teknoloji de onlara pek yardımcı olmamakta, kapı kapı dolaşıp ansiklopedi satmakta gözde bir meslek olmaktan çıkmaktadır. Tam bu sırada Alfredo'ya bir iş teklifi gelir; İsveç Seksoloji Enstitüsü tarafından gerçekleştirilecek bir projede yer alma fırsatı. Karısı ile kendi evlerinde Super 8 kamera ile çekecekleri kısa filmler, sözde bilime büyük katkıda bulunacak, insanları seks konusunda eğitecektir.

    Bir dönem filmi diyebiliriz aslında Büyük Yönetmen için. Filmin içinde renkli televizyona, kürk giymenin nasıl bir statü farkına neden olduğuna yaptığı göndermelerle seyirciyi dönemin İspanyası'nda hissettiriyor. Aynı zamanda müzikleri, kostüm tasarımları ve dönemin sosyal yaşamına tuttuğu ışık neredeyse filmin 2003 senesinde çekildiğine inanamaz yapıyor insanı.

    Super 8 kamera da film içinde dönemi yansıtmak için önemli bir sembol oluyor. Çünkü olay örgüsünün geçtiği 1973 senesinde insanların kendi hareketli görüntülerini çekmek için kullandıkları basit bir kamera Super 8. Ve Alfredo ve Carmen olayın gerçekliğinin bilincine varmadan porno film çekmeye başladıklarında kameranın ruhuna tamamen ters bir eylem gerçekleştirmiş oluyorlar sanki.

    Ve onlar farkında olmasa da bu eylem ile iç parçaları ne kadar çabuk birleştirilebilirse kullananını o kadar iyi bir vurucu yapan bir silah oluyor kamera adeta. Genç çiftin oldukça masumane başlayan film çekme hevesleri, işin içine profesyonellik ve para girdiğinde bir iç savaşa dönüşüyor.

    Alfredo rolünde daha önce Konuş Onunla (2002) ve Annem Hakkında Her Şey (1999)da karşılaştığımız Candela Pena'yı görüyoruz. İki oyuncu da film içinde muhteşem bir uyum yakalıyorlar. Hikaye süresince birinin bıraktığı canlılığı, bir diğeri yakalıyor ve film boyunca bir devir teslim ile seyircisi olay örgüsünün içine çekiyorlar.

    Filmde, İsveçli usta yönetmen Ingmar Bergman'a yapılan göndermelere dikkat edilmeyecek gibi değil. Özellikle Bergman'ın ağzından çıktığı varsayılarak yapılan kameranın gözü aslında bir çocuğun gözüdür benzetmesi benim için bütün filmin ruhunu özetledi. Çünkü bana göre film pornografiden öte, genç bir çiftin çocuk sahibi olma süreçlerini kameraya çekmelerinden, her şeyi kendi anı arşivlerine yerleştirmelerinden ibaret. Filmin orijinal adı bile bizlere çekilen aile filmlerinin üzerine yazılan yazıları hatırlatıyor; Torremolinos kasabasında 1973 senesinde çekilmiş dedirtiyor.

    Zaten Alfredo ve Carmen film çekmeye başladıkları andan itibaren, filmleri neden ve kimin için çektiklerine dair bir endişe taşımıyor hissi veriyorlar. Porno film çekerken dahi sanki sadece çocuk sahibi olmaya çalışıyorlar. Aynı zamanda da kendi kişisel fantezilerini gerçekleştirmeleri, cinsel yaşamlarına renk katmaları ve bunların yanında bir de para kazanmaları yanlarına kar kalıyor. Ancak hikaye kendi içinde hayata bu kadar toz pembe bakmadan, mitolojik bakış açısıyla seyirciye ne dilediğine dikkat et demeden de yapamıyor. Birdenbire gökten düşen ve hiçbir zarar vermeyecekmiş gibi görünen ödüller eninde sonunda içsel bir karmaşaya da yol açar uyarısını yapıyor.

    Ve bu yolla daha önce de bahsettiğim gibi oyuncular arasındaki denge, hikayenin giriş gelişme ve sonuç bölümlerine de denk geliyor. Büyük Yönetmen'de yap-bozun bütün parçaları yerli yerine oturuyor. Sinema salonunu terk ederken insanın yüzünde bir gülümseme oluşuyor. Film seyircisini gerek konusu, gerek anlatımı, gerekse prodüksiyonu ile tamamen tatmin etmeyi başarıyor.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top