<b>İhtiyar Delikanlı</b>’nın Öç Alası Gelmiş
Yazar: Ali ErcivanBu yıl Cannes Film Festivali'nde Quentin Tarantino'nun jüri başkanı olacağı ilk duyulduğunda, yarışmalı bölümde yer alan 2046 (Wong Kar-Wai), Ghost In The Shell 2: Innocence (Mamoru Oshii) gibi stilize Uzakdoğu filmlerinden birinin veya birkaçının ödül dağılımında öne çıkacağına herkes emindi. Fakat festivalin esas bombaları beklentileri tam olarak karşılayamazken, aradan bir başka film sivrildi. Ve bizde gösterildiği ismi ile İhtiyar Delikanlı (Old Boy), Tarantino'nun büyük çabaları sonucu Cannes'da Jüri Büyük Ödülü'nün sahibi oldu.
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen filmekimi kapsamında Türkiye galası yapılan, Güney Koreli sinemacı Chan-wook Park'ın yönettiği İhtiyar Delikanlı, çok içtiği bir gecenin sonunda ortadan kaybolan Oh Dae-Su'nun, kendisinin dahi bilmediği bir sebepten 15 yıl boyunca bir odada kilitli tutulduktan sonra, serbest bırakıldığı gün bunun sorumlularını bulup intikamını almak için giriştiği 5 günlük macerayı işliyor; tabii ki oldukça stilize bir şiddet filmi şeklinde.
Tüm gizemi çözüldüğünde, saf bir intikam filmi olduğu iyice ortaya çıkan bu film; içerdiği yüksek dozdaki şiddetin dışında, ensest gibi riskli mecralara da el atıyor olması dolayısıyla ortalama seyirci için pek kolay yenilir yutulur bir lokma sayılmaz. Ayrıca, kurgusundaki kimi denemeler sebebiyle zaman zaman olay örgüsünü takip etmenin bile zorlaştığı söylenebilir. Fakat arada sırada ipin ucunu kaçırdığınız hissine kapılsanız bile, film kendini toparlayıp sürprizlerle dolu senaryosu sayesinde son kertede etkileyici olmayı başarıyor.
Filmin başarısında başrol oyuncusu Min-sik Choi'nin payı da yadsınamaz. Açılış dakikalarında izlediğiniz şaklabanın ilerleyen dakikalarda geçirdiği değişim, film süresince farklı aşamalarla devam ediyor. Karakterin gerek fiziksel gerek duygusal iniş çıkışları başarılı bir şekilde yansıtılırken; bir koridor boyunca dizilmiş onlarca adamı tek tek bertaraf ederek aştığı sahnenin artık inandırıcılıktan uzak mizanseni daha ziyade yönetmenin hanesine bir eksi olarak yazılıyor.
İhtiyar Delikanlı, psikanalitik okumalara meraklı seyirci için de ciddi bir malzeme sunuyor. Hesaplı bir şekilde 'Freudyen' bir simgeler ve alt metinler zincirini hikayesinin içine yediren yapım, ilerleyen zaman içinde üzerine çok daha geniş ve detaylı analizler yazılıp çizilen bir film olacağa benziyor.
Ancak söylemek gerekir ki, filmin hem senaryosunda hem de biçiminde göze batan bu hesaplılık ve entelektüel çaba, işin seyirlik olarak keyfini zedeleyebiliyor; filmi kimi zaman takibi ve çözülmesi zor bir bulmacaya çeviriyor. Bu da İhtiyar Delikanlı'yı geniş bir izleyici kitlesinden ziyade, Quentin Tarantino'nun desteğinin de işaret ettiği gibi, sinefillere ve film teorisine aşina izleyicilere hitap eden bir film yapıyor.