Kan, Şiddet, Efekt... Peki ya İçerik?
Yazar: Ali ErcivanVampirlerle kurt adamların ezeli savaşını ele alan ilk Karanlıklar Ülkesi filmi, iki ırkın özelliklerini barındıran bir melezin ortaya çıkışı ve vampir soyuna yüz yıl boyunca önderlik edecek bir soylunun uykusundan uyanmasıyla sona ermişti. Aynı ekibin gerçekleştirdiği ikinci film Karanlıklar Ülkesi: Evrim, ilk filmin sona erdiği yerden başlıyor. En fazla bir iki saat sonrasında, aynı karakterleri aynı gecenin sabahında takip ediyor.
Türün kalburüstü bir örneği sayılabilecek ilk film, ele aldığı malzemeye sınıfsal bir yaklaşım da getirebilen, basit bir oyundan fazlasını sunan bir yapımdı. Başlıbaşına bir tarih kurgusu yaratmış olan bir tür oyun geleneğinin uzantısı bu yapım, öyküsünü çaldığı gerekçesiyle Whitewolf rol yapma oyununun şirketi tarafından mahkemelik olmuştu. Şirketlerin kendi aralarındaki sorunları bir yana, bu oyunların müthiş zengin bir tarih kurgusu ile karakter ve detay zenginliği üzerine kurulduğu muhakkak. Alt ismi Evrim olan ikinci film, bütün bu tarihçeye ve kilit karakterlere daha derinlemesine dalıyor. İlk filmde sadece bahsi geçen kişi ve olayları bizzat karşımıza çıkarıyor.
Fakat yapılan şey, hikayenin daha derinine inmekten ziyade sadece her açıdan ilk filmden daha fazlasını sunmak gibi sık rastlanan bir devam filmi zihniyetine saplanınca işler sarpa sarıyor. Evrim, daha fazla kan, daha fazla şiddet, daha fazla doğaüstü varlık, daha fazla efekt ve her şeyin daha fazlasını sunmaya çalışırken ilk filmde bir nebze olsun yakalanabilmiş olan metin zenginliğini tamamen ıskalıyor. İçi boş bir gösteri, bir oyundan fazlası olamıyor.
Yine kendi içinde tutarlı ilk filmden farklı olarak senaryodaki çok ciddi boşluklar da seyir zevkini bozuyor. İlk filmin kaldığı noktadan en fazla bir iki saat ilerisinde başlayan öyküde, ana karakterlerimizin Rusya topraklarında olması ve üstüne üstlük ihtiyaç duydukları herkesi de araba mesafesinde bulabilmeleri, seyircinin gerçekten yutabileceği bir durum mu? Doğuştan sakat, eldeki öykü.
Scott Speedman tarafından canlandırılan melez karakteri de, bu filmde Kate Beckinsale’in vampir Selene’i ile duygusal bir bağ kurmak ve kimi aksiyon sahnelerinde imdada yetişmekten fazla bir işlev kazanamıyor. Filmin yaratıcıları da bunun farkında olmalı ki, ellerine fırsat geçtikçe karakteri safdışı bırakıyorlar.
Karanlıklar Ülkesi: Evrim, bu tür oyunlara meraklı ve dolayısıyla yarattıkları tüm tarih kurgusu ile karakterlerle ilgili bir izleyici kitlesi için şüphesiz belli bir öneme sahiptir. Ama uzaktan baktığınızda, sığ bir gösteriden fazlası değil ve kendi öncülünün bile çok altında kalıyor. Hem adının vaat ettiği gibi evrim kavramına dair de ciddiye alınır bir veri ortaya koymuyor. Yan rollerde Derek Jacobi ve bir kez daha Bill Nighy gibi iki usta İngiliz oyuncuyu karşımıza çıkarıyor olması, bir kısım sinefiller için teselli olabilir belki. Daha fazlası da malesef yok...