Hesabım
    Umudunu Kaybetme
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Umudunu Kaybetme

    Adeta Antidepresan

    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Kevin Smith’in Babasının Kızı filminde başkarakter Ollie, tanınmış bir menajerlik firmasının bekleme salonunda Will Smith’in ta kendisi ile karşılaştığında, Smith oyunculuk mesleğini ne kadar seviyor olsa da film çekimleri nedeniyle karısından ve çocuklarından uzun süre ayrı kalmaktan nefret ettiğini dile getiriyordu. Film içinde, Ollie’nin hayati bir karar vermesine ön ayak olacak kadar samimi gözüken bu itirafın, Smith’in gerçek duygularını yansıtıp yansıtmadığını bilemiyorum. Fakat yeni filmi Umudunu Kaybetme’de oğlu Jaden Smith ile beraber rol alan Will Smith’e, aile ortamını film setine taşımanın son derece iyi geldiğini söyleyebilirim.

    Umudunu Kaybetme, başımıza gelen her türlü şanssızlığa rağmen hayallerimizden vazgeçmememiz gerektiğini öğütleyen sıradan bir başarı öyküsü aslında. Çoğunlukla gerçek hayattan esinlenilerek çekilen bu tarz öykülere günümüzde sık sık rastlıyoruz ve izledikçe bizlere azim gücü aşılayarak üzerimizde garip bir anti-depresan etkisi yarattıklarının farkına varıyoruz.

    Genellikle popüler olacakları önceden tahmin edilerek çekilen bu öyküler, zaman zaman keyifle izlediğimiz sinema filmleri olmaktan çıkıp, gizliden gizliye bizlere yeterince çok çalışıp, uslu durursak bir gün mutluluğun bizi de bulabileceği fikrini güdümleyen ikna etme araçlarına dönüşebiliyorlar. Bu tavırlarıyla kimi zaman başarı hikayelerini, olmadık yere umut dağıtan birer reklam filmine benzetmek dahi mümkün olabiliyor.

    Umudunu Kaybetme, başkarakteri Chris Gradner’ın başarılarını biraz fazla övdüğü anda umut tacirliği yapan bir reklam filmine veya en ufak bir sahneyi biraz fazla dramatize ettiği anda, sulu gözlü bir trajediye dönüşebileceğinin bilincinde olan bir film. İzleyicilerinin hangi sahneyi ne kadar uzun süre izlerlerse nasıl tepkiler verebileceklerinden emin bir tavır takınarak, anlattığı öykünün sadece Gardner’ın hayatına odaklanmasına özen gösteren oldukça dengeli bir yapım. Bu haliyle hem öyküsünü başarıyla anlatan hem de izleyiciye makul oranda 'ben de yapabilirim' duygusu aşılayan Umudunu Kaybetme, bu başarısının çoğunluğunu Will Smith’e borçlu.

    Bu filmde canlandırdığı Chris Gardner rolüyle En İyi Erkek Oyuncu dalında Oscar’a aday gösterilen Will Smith’in performansı gerçekten de etkileyici. Esasında, Amerikan Film Akademisi’nin geçmişine bakıldığında, zaman zaman başarı öykülerinde başkahramanı canlandıran oyunculara Oscar heykelciğini resmen hibe ettiği söylenebilir. Fakat sanıyorum ki Akademi, son yıllarda bu alışkanlığından vazgeçti. Artık Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikası ile doğru orantılı bir tutum takınarak, uzak ülkelerde yaşanan anti-demokratik, anti-hümanist olaylara odaklanan hikayeleri daha çok seviyor. Will Smith de başarılı performansına rağmen son zamanlarda Akademi’de başarı hikayelerinin fazla tutulmamasından nasibini alarak favoriler arasına girememiş olabilir bu sene.

    Aslına bakarsanız Smith’in bu başarılı performansı, kimsenin yardımı olmadan sadece kendi oyun gücüne dayanarak sergilediğini söylemek, oğlu Jaden Smith’e haksızlık olur. Will Smith ve Jaden Smith arasındaki uyuma, doğallığa ve kendinden oluvermişliğe dayanan muhteşem bir dayanışma var. Baba-oğul film boyunca birbirlerini o kadar iyi motive etmişler ki, ortaya sadece bir kişiye mal edilebilecek başarılı bir performans değil, iki kişi tarafından imza atılan ortak bir oyunculuk başarısı çıkmış.

    Will ve Jaden Smith arasında var olan bu uyum, filmin genel anlamını da oldukça olumlu etkilemiş. Başarı öykülerinin çoğuna hakim olan didaktik ve yapmacık havanın dağılmasına yardımcı olarak filmi içtenleştirmiş. Daha da önemlisi, karakterleri, bizlere çaba harcamanın önemini anlatan bir hikayenin piyonları olmaktan çıkarıp, ayakları yere sağlam basan, gerçek birer karakter haline getirmiş. Böylelikle filmin daha önce bahsettiğimiz gibi azmin gücünü vurgulayan bir reklam filmi estetiği kazanması engellenerek, izleyicilerin sadece karakterlerin hikayelerine odaklanmaları kolaylaştırılmış.

    Umudunu Kaybetme, popüler sinemanın son dönemde çekilen başarılı örneklerinden biri. Filmin tek bıkkınlık verici ve yorucu tarafı, Will Smith’in Forrest Gump filminin meşhur 'Koş Forrest Koş' repliğini hatırlatırcasına sürekli oradan oraya koşuşturması olsa gerek. Bunun dışında izleyenleri dengeli bir duygusal yoğunluğun içine sokan film, 1980’li yılların Amerika’sında yaşayan bir süper baba/süper kahraman hakkında sürükleyici bir hikaye anlatırken, geçtiği dönemin bugünümüze etki eden yaşam koşulları hakkında da düşündürücü saptamalarda bulunuyor.

    Umudunu Kaybetme, seçimini popüler sinemadan yapanların keyifli bir sinema deneyimi yaşamak için gönül rahatlığıyla tercih edebilecekleri bir yapım.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top