Pasolini eleştirileri

İtalyan sinemacı Pier Paolo Pasolini’nin son günlerinin anlatıldığı “Pasolini”; senaryosu, Maurizio Braucci tarafından yazılan ve Abel Ferrara tarafından yönetilen biyografik bir drama…

Sırasıyla, 4 Eylül 2014’de aday olduğu Altın Aslan ödülü için önce Venedik’de, 8 Eylül 2014’de Toronto’da ve sonrasında 21 Eylül 2014’de Donostia-San Sebastián’daki film festivallerinde görücüye çıkarılan film, 25 Eylül 2014 tarihinde de İtalya’da vizyona girmiş…

Hikâyesi anlatılan Pasolini’nin sonu gibi filmin, 5.7/10 (2.489 oy) ve 2.7/5 (232 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.8/10 (25 yorum) ve 66/100 (9 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları da, her ne kadar oylamaya katılan sayısı çok yüksek olmasa da, ne yazık ki son derece dramatik…

Neden mi?

Bunu anlayabilmek için, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle filmimize biraz daha yakından bakalım…

Ancak filme ilişkin yoruma geçmeden, Aslı Kayabal’ın Pasolini’nin ölümünün 40. yıldönümü nedeniyle kaleme aldığı, “Ölümünün 40. yıldönümü: Pier Paolo Pasolini’yi kim öldürdü?” başlıklı makalesinin sadece giriş paragrafını burada paylaşmak isteriz:

” Pier Paolo Pasolini kırk yıl önce 1975 Kasım ayında Roma’da Ostia’da öldürüldü. 1 Kasımı 2 Kasıma bağlayan gece Idroscalo’da işlenen cinayetin ardındaki sır perdesi halen aydınlatılmadı. P.P.P cinayetinin ardından onlarca kitap yazıldı. Kimine göre Pasolini, ‘siyasi bir cinayetti’, kimine göre İtalyan petrol devi ENİ’nin bazı sırlarını bildiği için ortadan kaldırıldı, kimi için de entelektüel ve siyasi kimliği bir yana eşcinsel eğilimleri ve sürdüğü sıra dışı yaşam sonunu hazırladı. Pasolini’nin 40, ölüm yıldönümü nedeniyle İtalya’da birçok yeni kitap yayımlandı. Gazete ve dergiler Pasolini cinayetine büyüteç tutan yazılara yer verdi.”

Konunun ayrıntılarını merak edenler, 31 Ekim 2015 tarihli bu makaleye soL Haber Portalı üzerinden ulaşabilirler…

Aslı Kayabal’dan yaptığımız bu küçük alıntının amacı, Pasolini’yi magazinel bir bakış açısıyla sadece farklı cinsel tercihlerine indirgeyerek tanımaya ve tanıtmaya çalışmanın ne kadar yanlış olacağını göstermeye çalışmaktı…

Yoksa elbette Pasolini bir eşcinseldi ve zaten bugüne kadar bunu inkâr eden de hiç olmadı…

Ancak o, aynı zamanda farklı siyasal görüş ve tercihleri de olan önemli bir aydındı da…

Peki, film bunu yeterince yansıtabilmiş mi?

Bizce, hayır…

Neredeyse Pasolini’nin şaşkınlıkla karşılanan ölümü bile, cinsel tercihleri sebebiyle "su yolunda kırılan su testisi" misali gösterilmeye çalışılmış gibi…

Maalesef bu yüzden de, ayrıca yorumlamaya gerek dahi duymadığımız filmin kendisi ve oyuncuların performansı, “homofobik” olarak da adlandırılabilecek bu yaklaşımın gölgesinde kalmış…

Sonuç olarak, (tamamen yanlış değilse bile) Pasolini’yi eksik ve yetersiz olduğunu gördüğümüz sığ bir panorama içinde resmetmeye çalışan bu film için puanımız 2 önerimiz ise, “siz bilirsiniz” şeklinde olacak…

Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 3 Kasım 2018 günü saat 00.25’de yazılarak paylaşılmıştır...