“Silent Hill”, Christophe Gans’in yönetmen koltuğunda oturduğu üçüncü uzun metrajlı sinema filmi…
Konami firmasının aynı isimli seri video oyununun uyarlaması olan filmin senaryosu, daha önce Quentin Tarantino ile birlikte “Pulp Fiction” (1994) filminin senaryosunu da yazmış olan Roger Avary’e ait…
50 milyon dolarlık ciddi bir bütçeyle çekilen ve brüt 100,6 milyon dolarlık bir gişe yapan filmin, 6.5/10 (216.760 oy) ve 3.5/5 (250.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 4.8/10 (103 yorum) ve 31/100 (21 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, sinema eleştirmenlerinin, filmi canlı canlı gömmeye çalışır tarzdaki yorumlarına rağmen bilet alarak sinemaya giden seyircinin hiçte rahatsız olmadan izlediği bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Peki, HD film kullanılmış olan karanlık sahneler dışında, çekimlerinin tamamı 35 mm lik (Superscope 235) filmler ile yapılan “Silent Hill” de gerçek durum ne?
Bunu anlamak için gelin isterseniz, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle filmimize biraz daha yakından bakalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce bu filme ilişkin ilk tespitimizi paylaşalım:
Karşımızdakinin, sinema eleştirmenlerince, son derece haksız bir biçimde buz dağına çarpan Titanic ile benzer bir akıbete mahkûm edilen bir film olduğunu söyleyebiliriz…
Aslında buna yakın bir tespiti, 2006 yılında bu filmi ilk izlediğimizde de yapmış ama günlük yaşamın olağan akışı içinde zamanla unutup gitmiştik…
Bugün filmi ikinci kez izlediğimizde, tekrar aynı duyguları yaşadığımızı hissettik…
Evet, kesinlikle bu filme, ciddi anlamda bir haksızlık yapıldığı çok açık…
Tamam film, 10 üzerinden 8,9 ve 10 veya 5 üzerinden 4, 5 gibi yüksek puanları hak etmiyor olabilir…
Fakat Boston Globe’daki gibi 100 üzerinden 12 veya The New York Times’daki gibi 100 üzerinden 10 yahut San Francisco Chronicle’daki gibi 100 üzerinden 0 puanlık bir film de değil kesinlikle…
Hem de öyle, “makyaj ve efektler yetersizdi”, “oyuncular çok kötüydü”, “diyaloglar berbattı” ve “video oyunu kadar ruhsuzdu” gibi saçma ve son derece mesnetsiz iddialarla…
Örneğin, işe şu “video oyunu kadar ruhsuzdu” suçlamasıyla başlayacak olursak…
Muhtemelen bu iddiaya, duyduklarında en çok filmin çekimleri esnasında set de bulunanlar şaşırmış ve acı acı tebessüm etmişlerdir…
Zira filmin böyle bir etki bırakması, yani video oyununa benzemesi için Christophe Gans, zaten set de, oyuncuların ve görüntü yönetmeni Dan Laustsen’in gözüne sokarcasına 40 inç televizyona bağladığı PlayStation 2 ile orijinal “Silent Hill” oyununu oynamış…
Bununla da yetinmeyen Gans, oyunun ses tasarımcısı Akira Yamaoka’nın da seti sık sık ziyaret etmesini sağlamış…
Ki, bu Yamaoka aynı zamanda hem orijinal oyunun hem de filmin, müziklerini de yapan isimlerden biri…
Yani, filmin video oyununa benzediği için kötü olduğunu iddia edenler, gerçek de farkında olmadan Gans’in başarısını da tescil etmiş oluyorlardı…
Yetersiz makyaj ve efeklerler mevzusuna gelince…
Burada da konuya, filmin kahramanlarına karanlıkta saldıran insansı yaratıkları, lateks ve protez makyajlı profesyonel oyuncular ile dansçıların canlandırdığını söyleyerek girelim…
Ve buna, filmin 107 farklı set de çekildiği bilgisiyle devam edelim…
Kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi bu setlerin büyük çoğunluğu, filmin hikâyesinin geçtiği Silent Hill kasabasının (karanlık ve aydınlık – eski ve yeni gibi) farklı versiyonlarını canlandırmakta kullanılmış olan mekânlar…
Filmin çekimleri tamamlandıktan sonraki post – prodüksiyon aşamasında, filme 609’dan fazla görsel efekt ilavesi yapıldığı bilgisiyle de bu fasla nihai noktayı koyalım…
“Kötü” denilen oyuncu kadrosu içinde bir çift laf etmek gerekirse, o da bize göre, “Her söylenileni duymamak gerekiyor” biçiminde olabilir…
Sonuç olarak, 125 dakikalık biraz uzunda sayılabilecek süresine rağmen, yaratılan olağanüstü etkileyici atmosfer nedeniyle ilk günkü kadar büyük bir ilgi ve beğeni ile izlediğimiz bu film için puanımız 3, önerimiz ise türün meraklısı olmanıza rağmen halen izlemediyseniz “mutlaka bir göz atın” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,