Hesabım
    Kill Bill: Volume 2
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Kill Bill: Volume 2

    <b>Kill Bill: Volume 2</b> Tam Bir Tarantino Filmi Olmuş

    Yazar: Anıl Ergin

    90'ların başında sinemayı değiştiren adamdı Quentin Tarantino. Sinema tarihine sırt çevirmeden yepyeni bir sayfa açmıştı. Farklı türlere hatta B sınıfı filmlere olan sevgisini kendi sinema dilini oluşturmak adına değerlendirmeyi bilmiş olan Tarantino, hem senaryolarıyla, hem de kendi yönetmiş olduğu filmlerle apayrı bir kulvar açmış durumda kuşkusuz.

    Geçen sonbahar gösterime giren dördüncü filmi Kill Bill: Volume 1'in devamı olan Volume 2 kesinlikle önceki filmlerinden aşağı kalmayan bir yapım. Aslında bir bütün olarak çekilen Kill Bill, yapımcıların ısrarı üzerine iki filme bölünmüş ama bu durum, birinci filmin seyirciler üzerinde yarattığı tatmin duygusu nedeniyle kesinlikle olumsuz bir sonuca ulaşmamıştı. Tarantino'nun B filmlerine, Japon animelerine olan tutkusunun açığa çıktığı birinci film, gerek yönetmenin sadık takipçilerini, gerek ise sinema delilerini fazlasıyla menun etmişti.

    Birinci filmle arayı fazla uzun tutmayan ikinci bölüm, önceki filmin yarattığı beklentiyi karşılamıyor. Bu ifadeyi olumsuz anlamda almamak gerektiğini belirtmemiz gerek. Kill Bill: Volume 1, fantastik bir atmosfede geçen Japon animasyonu havasındayken, ikinci bölüm tam bir Quentin Tarantino filmi olmuş gibi gözüküyor. Etkileyici aksiyon sahnelerinin ve anime gösterilerinin arasında yönetmen kendini çok gösterme fırsatı bulamamıştı. Meğer senaryodaki bütün önemli dialoglar ikinci filme sarkmış. Filme adını veren Bill karakterini oynayan David Carradine ile onu öldürmeye çalışan Black Mamba adıyla bilinen fakat filmde daha çok Gelin adıyla anılan karakteri canlandıran Uma Thurman arasındaki dialoglar Tarantino'dan beklenenleri karşılıyor. Michael Madsen ise çizmiş olduğu bezgin görünümlü acımasız katil Budd rolünde John Travolta veya Bruce Willis'i aratmıyor.

    Volume 2'yi önceki filmden ayıran en önemli özellik ise varlığı tartışılmayacak Sergio Leone etkisi. Önce Volume 1'deki müziklerde kendini hissettiren bu etki, ikinci filmin özellikle ilk dakikalarında ağırlığını koymaya başlıyor. Müziğin yanı sıra kullanılan yakın planlar, kesik dialoglar bize sanki bir Leone filmi izliyormuşuz izlenimi veriyor. Yönetmenin Leone sevgisi zaten bilinen bir gerçek. Bir Zamanlar Amerika'da'nın DVD versionundaki eklerden birinde Tarantino, İtalyan yönetmene olan sevgisinden bahsediyor, sette bazen istediği görüntüyü almak için teknik terimler kullanmak yerine görüntü yönetmenine "bana bir Leone ver" gibi direktifler verdiğini anlatıyordu.

    Sinema dünyasının diğer meşhur yönetmenlerine bakarsanız hepsinin kendi dillerini oluşturmuş olduklarını görürsünüz. İster Coppola, ister Spielberg olsun bu durum değişmez. Yeni kuşak popüler yönetmenlerden David Fincher ya da Bryan Singer için de durum aynıdır. Ama Tarantino ilginç bir adam. Özgün bir dil oluşturmak yerine bütün türlerin kolajını yapmaktan hoşlanıyor. Filmlerinde sıklıkla görmeye alıştığımız öğeler ise aslında başka filmlerden çalınmış karakterler ya da sahneler.

    İki filmden oluşan Kill Bill ise çalmak ve etkilenmek arasındaki bu durumun Trantino açısından zirveye çıktığı son derece eğlenceli bir yapım. Bence Tarantino'dan hoşlanmayanların bile -eğer sinemaya biraz ilgileri varsa- bu filme göz atmalarında yarar var.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top