Yaz Sezonuna Doğal Katkı
Yazar: Ali ErcivanJames Ivory ile birlikte Günden Kalanlar, Manzaralı Oda veya Howard’s End gibi, kostümlü dönem filmlerinin çok sayıda başyapıtına imza atmış olan yapımcı Ismail Merchant’ın ölmeden önce altına adını yazdırdığı son film olan Gizli İlişkiler, biraz gecikmeyle de olsa ülkemiz sinemalarına ulaştı. Belli bir türün kendi isimleriyle anılmasını sağlar hale gelmiş ve saygıda kusur etmeyi ayıp addedeceğim Merchant-Ivory çiftinin iki filminde asistanlık yapmış olan Chris Terrio’nun ilk uzun metrajlı filmi olan Gizli İlişkiler, ustalarından faklı bir zaman ve mekanı tercih ediyor. Günümüz New York’unda, bir günlük süreçte beş karakterin yaşamlarını izleyen film, Amerikan sinemasının hangi kıyısında durduğunu hemen belli ediyor.
Ustasının Robert Altman olduğu ve son dönemde Paul Thomas Anderson, Wes Anderson gibi genç takipçilerinin de bulunduğu, Amerikan bağımsız sinemasının temel yapısı, burada takip edilen. Klasik anlamda bir dramatik yapıya yaslanmaktansa, çok sayıda karakterin çeşitli noktalarda birbirleriyle kesişen yaşamlarından bir kesidi aktarıp bundan modern kent yaşamına dair bir fikre ve/veya bir duyguya ulaşmak. Gizli İlişkiler ne söylüyor peki? Çok şaşılacak, hiç duymadığımız bir şey değil tabii. Küçük ölçekli sinemasıyla, herkesin sırları ve maskeleri olduğunu söylüyor sadece. Basit ama gerçek bir veri.
Gerçek hayata dair bir film için önemli olan basit kalabilmek. Bir tiyatro divasını canlandıran aracılığıyla Shakespeare tragedyaları da filmin içinde yer buluyor ama buradan çıkarılan tezat bile gerçek hayata dair bir şeyler söylüyor. Hayatlarında tutku kalmamış karakterler aslında bizlerden farklı değiller. İşleyen sistem, içinde yaşadığımız dünya, bireylerin mutsuzluğu üzerine kurulu sanki. Belli kalıplar, önyargılar ve beklentiler üzerinden yaşıyoruz. Bunlar bizi mutsuz etmiyor ama değiştirmeye de cesaret edemiyoruz.
Az ışıklı, mütevazı ve kendini göstermeye tenezzül etmeyen sinema dili de, filmin küçük ölçekli yapısına uygun düşüyor. Gösterişli dünyaları ve insanları, gösterişsiz bir şekilde anlatabilmek, hele genç bir sinemacı için aşılması zor bir tuzak. Büyük iddiaları olmayan sinemacıları seviyorum. Geleceklerinde büyük işler olanların esas onlar olduklarını düşünüyorum. Chris Terrio da, benim gözümde bu isimler arasına katıldı.
Filmin orijinal isminin neden 'Yükseklikler' anlamına geldiğini merak ediyorsanız, filmde sırların açığa çıktığı veya insanların içlerini döktükleri mekanlar hep çatılar, teras katları oluyor. Tabii, New York’ta geçen bir filmde, bu, zengin bir görsel malzeme de demek. Ama aynı zamanda, karakterlerin hızla akan dünyadan sıyrılıp kendileriyle kalabildikleri, başka dünyalara açılan gizli kapılar bulabildikleri mekanlar, bu çatılar. Bu tekerrürü incelikli, şık bir leit motif yapan da bu sunumu.
Usta aktris Glenn Close dışında genç oyunculardan oluşan kadronun da temiz performanslar verdiği Gizli İlişkiler, bir başyapıt değil. Olma iddiası da taşımıyor zaten. Bu, düzgün kurulmuş, düzgün yazılmış, düzgün çekilmiş bir ilk film. Ve yönetmen sınıfı geçiyor. Az, öz ve nerede durup nerede kalkacağını bilen sinema diliyle de televizyon filmi sınıflandırmasının üstünde yer alıyor.
Gizli İlişkiler, içinde bulunduğumuz yaz sezonu için ideal bir drama. Sade, rahat, doğal...