“En İyi İngiliz Filmi” kategorisindeki BAFTA ödülünün sahibi olan “The Crying Game”, senaryosunu da yazan ve böylelikle o yılın “En İyi Film Senaryosu” kategorisindeki Academy ödülünü de kazanan Neil Jordan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
Prömiyeri, 2 Eylül 1992’de Venedik Film Festivalinde yapılan ve 30 Ekim 1992 tarihinde İngiltere’de vizyona giren filmin, 7.3/10 (52.034 oy) ve 3.8/5 (25.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.2/10 (66 yorum) ve 90/100 (22 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları, izlenmeyi fazlasıyla hak eden bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Yine de isterseniz, 2,9 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve 62,5 milyon dolarlık bir gişe hasılatı yapan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, birbirini izleyen olayların akışı içinde filmin kahramanlarını nelerin beklediğini tahmin dahi edemeyeceğiniz tarzda müthiş sürprizlere gebe olan son derece sıra dışı bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
İlk taslağı 1980’li yılların ortalarında Neil Jordan tarafından, kısmen Frank O'Connor’ın “Guests of the Nation” (1931) isimli bir kısa hikâyesinden esinlenilerek “The Soldier's Wife” olarak adlandırılarak yazılan senaryo, aynı yıllarda benzer bir filmin gösterime girmiş olması nedeniyle rafa kaldırılmış…
Buna filmin çekimleri için gerekli olan finansal kaynakların bulunmasındaki zorluklar da eklenince, bir süre sessizce kaldırıldığı rafta bekleyen senaryo, daha sonra ilk senaryodaki karakterlerden birinin cinsel kimliğinde yapılan sürpriz bir değişiklik ile yeniden gündeme gelmiş…
Fakat bu seferde, Jordan’ın yakın dostlarından Stanley Kubrick’in önerisi ile filmin adı değiştirilerek mevcut halini almış…
Zira Kubrick’e göre “The Soldier's Wife / Askerin Karısı” ismi, izleyicide bir savaş filmi beklentisinin oluşmasına neden olacaktı…
Bu küçük bilgilendirme notu sonrasında yeniden filmimize dönecek olursak…
Belki bir tekrar olacak ama Neil Jordan’ın filmografisinin ve bizim arşivimizin en önemli filmlerinden biri olan başyapıt niteliğindeki “The Crying Game”in senaryosu ve kurgusu gerçekten de inanılmaz…
Öyle ki, filmi izlerken sürekli bir “ani şok” ve buna bağlı “artçı şoklar” yaşıyorsunuz…
O nedenle, daha sonra meydana gelecek olayları yerli yerine oturtabilmeniz için filmin her bir anını, gözünüzü dahi kırpmadan büyük bir titizlikle takip etmeniz gerekiyor…
Farkındayız, sadece buraya kadar yazdıklarımız nedeniyle bile, geçen bunca zamana kadar filmi halen izlememiş olanlarda ciddi bir merak uyandı…
Ve tahminimizce de bu sinemaseverler, belki “spoiler” değil fakat hiç olmazsa fragman tadında küçük bir özet bekliyorlar bizden…
Ne yazık ki, toplam 112 dakika gibi oldukça makul bir süreye sahip olan bu film için onu da yapmayacak ve izleyene kadar merakta bırakacağız…
Bitirmeden bir iki laf da filmin oyuncu kadrosu için etmek gerekirse, onun için de Stephen Rea’nın “En İyi Erkek Oyuncu”, Jaye Davidson’un da “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” kategorilerinde hem Academy hem de BAFTA ödüllerine aday olduklarını belirtmekle yetineceğiz…
Ki, Rea ve Davidson bu ödülleri “Scent of a Woman” (1992), “Chaplin” (1992) ve “Unforgiven” (1992) filmlerindeki performansları ile kazanan Al Pacino, Robert Downey Jr. ve Gene Hackman gibi önemli isimlerle yarışırken kaybetmişlerdir…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda da olduğu gibi yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi kendine tarz edinmiş sinemasever dostlara, “Nadide mücevher niteliğindeki bu türden sinema klasiklerini fırsat buldukça tekrar tekrar izleyebilmek için elinizin altındaki arşivlerinizden eksik etmeyin” diye seslenerek kullanmak istiyoruz…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 4 verdiğimiz bütçesi düşük kendisi büyük olan bu film için önerimiz de, eğer aradan geçen bunca zamana rağmen halen izlemediyseniz “mutlaka bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,