Sorunlu Kovboylar...
Yazar: Oktay Ege KozakWestern türü içinde ilginç bir dönüşüme şahit olduk son 20 yılda. İyi kovboylar ve kötü kovboyların birbirlerine ateş ettikleri çocukluk günlerinin vahşi batısı gitti, yerine olabildiğince karanlık ve gerçekçi, silahlı çatışma sahnelerinden çok karakterlerin iç çatışmalarına odaklanan, bir nevi felsefi bir Western sineması yer edindi zihnimizde.
Yanlış anlaşılmasın, kanımca Affedilmeyen, Kurtlarla Dans ve bu yılın en iyi filmlerinden Korkak Robert Ford'un Jesse James Suikastı, modern sinema klasikleri arasında yer hak eden şaheserler. Western gibi popüler bir türün her bir kaç on yılda metamorfoza uğraması şaşırtıcı değil, 60'larda ortaya çıkan vahşi ve hınzır Spagetti western'lerini (kişisel favorim) akılda bulundurursanız.
3:10 Yuma ise, heyecanlı çatışma sahneleriyle The Searchers ve Gunfight at O.K. Corral gibi klasik westernlerin izinden giderken, aynı zamanda karakter bazlı modern western şablonuna uyan, baştan sona ince bir ustalıkla elden geçirilmiş, yılın en eğlenceli ve doyurucu filmlerinden biri. Hayret uyandıran, seyircinin adrenalin seviyesini maksimuma zorlayan stilize aksiyon sahnelerinin yanında, onur ve saygı gibi türün baştacı temalarını iki ana karakteri etrafında ustalıkla oluşturuyor. Bir bakıma 50'li yılların western modelini ele alıyor ve günümüz sinemasına uydurmak için o yılların temalarını ve görsel anlatım stillerini günümüze uyarlıyor.
Filme ilham kaynağı olmuş orjinal 3:10 Yuma ile modern versiyonunu karşılartırırsak, yeni filmin nasıl bir ustalıkla bu eski hikayeyi günümüze uyarladığına şahit oluyoruz. Orjinal filmde bir iki el ateş edilen kısa atlı araba soygunu, yeni versiyonda onlarca soyguncu, yüzlerce silah ve bomba, ve hatta bir taramalı tüfekle desteklenen, son yılların en eğlenceli aksiyon sekanslarından birine ev sahipliği yapıyor. Filmin son yarım saatine hükmeden, western türüne klasik "200 kötü adam 2 iyi adama karşı" (Bu durumda bir iyi adam, bir yarı iyi adam) çatışma sahnesi bundan yıllar sonra bile hakkında konuşulacak türden.
3:10 Yuma, herşeyden önce hayatlarını yanlış yola sokmuş ve bu yüzden kendilerine olan saygıyı kaybetmiş iki adamın, çok geç olmadan iç güvenlerini ve kimliklerini geri kazanmaları üzerine kurulu. İç savaşta ayağını kaybetmiş, ailesi için bir utanç kaynağına dönüşmüş çiftçi Dan Evans'ın, kötülüğüyle ün salmış soyguncu Ben Wade'i 3:10 trenine yetiştirmekteki tek motivasyonu, ilk bakışta çiftliğini iflastan kurtarmak için ihtiyaç duyduğu para ödülüne bağlanabilir, ama bu sebebin arkasında oğlunun ve kendisinin saygısını kazanmak var.
Diğer yandan acımasız bir katil ve soyguncu olmasına rağmen, kendi kapsamında onur ve bağlılık duygularına sahip Ben Wade, inşa etmekte büyük destekte bulunduğu çetesinin sorumsuz vahşi barbarlara dönüşmesinden yakınan, kendi yaptığı seçimleri sorgulayan bir iç çatışmadan dertli. Dışsal amaçları farklı, fakat içsel amaçları aynı olan bu iki karakterin, sonlara doğru alışılagelmişin dışında bir ortaklık oluşturmaları, her ne kadar bazı diğer eleştirmenler için gerçek dışı bir gelişme gibi gorünse de, Dan ve Ben'in kendilerine olan beklentileri göz önüne alındığında aslında bu sonun ne kadar kaçınılmaz olduğunun farkına varıyoruz.
3:10 Yuma, oyunculuk bakımından baştan sona A sınıfı performanslarla dolu. Son yılların en saygıdeğer ve efsanevi isimleri Russel Crowe ve Christian Bale'in başı çektiği her hangi bir filmden mükemmelin altında bi sonuç beklenmemeli zaten. Ben Wade rolünde Crowe, kendisinden beklenen karizma ve cazibeyi ekrana eforsuzca aktarıyor. Fakat aynı zamanda içten içe geçmişinden yakınan, günahlarından arınmak için son bir şansa sahip olduğunun farkına varan üç boyutlu, orjinal bir "kötü adam" yaratıyor. Dan Evans rolünde Christian Bale ise içten ve gururlu performansı ile karaktere duyduğumuz sempatiyi güçlendiriyor.
Her yönettiği filmde yeni bir tür ve stil deneyen, durmadan kendini yeniden yaratmak için elinden geleni yapan James Mangold, korku (Kimlik), komedi (Kate and Leopold), drama (Copland) ve biyografi (Sınırları Aşmak) türlerine getirdiği taze bakış açısını western türüne de başarıyla uyguluyor ve güçlü kariyerinin en iyi filmine imza atıyor. Mangold'un bir sonraki projesi için hangi türü deneyeceğini merak ediyorum. Kişisel ümidim bilim kurgu, ama 3:10 Yuma'dan sonra bir western daha yönetmeye karar verirse bilet param şimdiden hazır.