Deniz Altı Kara Mizahı
Yazar: Ertan TunçHem dünyaya bakış açısı, hem sinemasal anlatım biçimi hem de filmlerinin içerikleri bakımından çağdaşlarından kolaylıkla ayrılabilecek yönetmenler vardır. Bu yönetmenlerden birisi olan Wes Anderson'un filmleri, dekorları, renk çalışması, anlatım tarzı ve aykırı espri anlayışı bakımından diğer filmlerle arasındaki farkı rahatlıkla ortaya koymaktadır.
Suda Yaşam da tıpkı Anderson'un diğer filmleri gibi bilindik bir dünyaya farklı bir algılama getiren ve merkezinde aile, arkadaşlık, aşk gibi kavramların bulunduğu insan ilişkilerine dair enteresan yaklaşımlar sergileyen bir duygusal komedi. Yönetmenin alaycı ve iğneleyici espri anlayışı kesinlikle özgün ve derin bir kara-mizah tabanına oturmakla beraber herkesin gülebileceği, herkesin beğenebileceği türden de değil. Kısacası, Çılgın Liseliler'e, Tenenbaum Ailesi'ne gülmeyenlerin beğenebileceği bir film değil Suda Yaşam.
Tamamına yakını İtalya'daki CineCitta stüdyolarında çekilen filmin görsel bir şova dönüşen birçok sahnesi var. Özellikle Zissou'nun gemisi Belafonte'nin enfes tanıtımı, su altı çekimleri, oldukça uzun planlar içeren sahneler, stop-motion tekniği ile yaratılan kimi deniz canlıları ve muhteşem renklendirmeler seyirciyi tatmin edecek düzeyde. Ayrıca üzerinde çok çalışıldığı belli olan, defalarca seyredildiğinde fark edilebilecek ayrıntılarla güçlendirilen Zissou'nun adası, gemisi gibi mekanlar filmin dokusuna çok şey katmakla beraber izleyicinin içine çekilmek istendiği hayal dünyasını da zenginleştiriyor.
Bill Murray, Owen Wilson, Angelica Huston ve Dafoe'nin oyunculukları, ismiyle gelmiş geçmiş en iyi futbolcuya gönderme yapan Pele dos Santos karakterine hayat veren -City of God'dan tanıdığımız- Seu Jorge'nin müzikal performansı göz doldururken yan karakterlerde de Blanchett, Goldblum gibi ünlü isimleri görmek keyif veriyor. Fakat yine de filmin yarattığı düşsel dünyanın ve sıradışı senaryonun oyunculukları -Bill Murray dışında- ikinci plana itecek güçte olduğu söylenebilir.
Filmin çoğu kişi tarafından beğenilmeyeceğini tahmin ettiğim espri anlayışının gerek içerdiği yoğun kara mizah, gerekse kişilere/olaylara karşı tutumundaki gerçekçilik açısından Rushmore'dan yada Royal Tenenbaums'tan aşağı kalır tarafı yok. Cinayet, adam yaralama, hırsızlık, silahlı soygun, korsanlık, adam kaçırma ve ölüm gibi ciddi konular etrafında dönen esprilerin ve son derece önemli mevzularda gayri ciddi tavır takınan karakterlerin yarattığı kara-mizah anlayışının Türk seyircisine kendini beğendirme güçlüğü çekeceği açık, böyle olunca da yönetmenin diğer filmlerinden herhangi bir haz almayanların sakınması gereken bir yapım olduğuna kesin gözüyle bakılabilir.
Suda Yaşam; farklı bir baba-oğul hikayesini, sualtı belgeseli hazırlama sürecini, deniz araştırmalarını, bilimsel keşifleri kapsayan son derece renkli bir dünyayı macerayı, aşkı, sevgiyi, dostluğu, rekabeti ve intikam duygusunu ihmal etmeden beyazperdeye taşıyan bir Wes Anderson filmi. Ne bulduğumu, neyi sevdiğimi net bir biçimde ortaya koyamayacağım, çok sevdiğim ama hiç kimseye de tavsiye edemeyeceğim kostümlerinden görüntülerine, esprilerinden müziklerine kadar hemen her yönden farklı iyi bir ekibin elinden çıkmış iyi bir film.