Burton Olsun <br>Çikolatadan Olsun
Yazar: Ali ErcivanRoald Dahl'ın romanından yapılan ilk uyarlama olan 1971 tarihli Willie Wonka & The Chocolate Factory, özellikle Amerika'da, bugüne kadar yapılmış en iyi çocuk filmlerinden biri olarak kabul görüyor. Dönemin teknik olanaklarının beraberinde getirdiği kısıtlamaları aşacak yeni bir uyarlamanın gerekliliği tartışmaya açık. Ama roman her ne kadar Tim Burton'ın genel sinemasal çizgisine çok uygun bir malzeme sağlar gibi gözükse de, ilk filmin baskın görsel yapısı, üzerine yeni bir şey koymayı da adeta olanaksız hale getiriyor.
Bunun etkileri de ortaya çıkan işe yansımış tabii. Burton'ın filmi, ilk filmin görsel yapısının günümüz teknolojisinin olanaklarıyla oluşturulmuş bir tekrarı olmaktan kurtulamıyor. Mekan, kostüm ve karakterler, hepsi aynı. Buna rağmen ilk filmden daha iyi olabilmesini sağlayan detayların üzerinde duralım o zaman.
Bu detayların hepsi de Willie Wonka ile ilgili. Johnny Depp'in ne kadar değişken bir aktör olabildiğini bir kez daha gösterdiği performansının tuhaflığına rağmen, Wonka bu kez bir karakter olabiliyor. Çünkü onun geçmişini, motivasyonunu, babasıyla ilişkisini ve neden çikolata imalatı işine girdiğini anlatmak için vakit ayrılıyor. Çocukluğa dair birkaç flashback'in de Hollywood'un gelişen teknolojisiyle pek alakası yok şüphesiz.
Kaçınılmaz olarak Michael Jackson'ı anımsatan bu eksantrik çikolata imalatçısı, yıllardır kimsenin giremediği fabrikasına girme şansını 5 çocuğa verdiğinde, hayatı boyunca o fabrikayı izlemiş olan Charlie'nin de düşleri gerçek olur. Fakat Willie Wonka'nın esas amacı, kendisine oyuncaklı yollardan bir vasi seçmek ve bu esnada kimilerine kendince bazı dersler vermektir. Bunlar ahlaki açıdan "doğru" dersler gibi gözükebilirler. Ama kullanılan yöntemlerin uçukluğuyla, film Wonka'nın hastalıklı bakış açısını da atlamıyor.
Dramatik potansiyeli konusunda herkeste oluşan beklentiyi canla başla karşılamaya çalıştığı açıkça belli olan çocuk oyuncu Freddie Highmore'un sürekli ağlak bir ifadeyle sürdürdüğü oyunu eşliğinde, neredeyse tüm yedi ölümcül günah ve ailenin o aşılmaz kutsallığı üzerine bir ders alıyoruz bu filmle. Burton'ın genel geçer ahlak yapısına karşı daha farklı bir noktada durduğunu varsaydığımız için de, bu ister istemez bir ihanete uğramışlık hissi uyandırıyor insanda. Ama Burton'ın son iki filminde, aileye karşı, özellikle baba figürüne karşı eskisinden çok daha duygusal bir tavır görülüyor. Göz yaşartıcı baba-oğul öykülerine şahsen hiç itirazım yok (ki burada da gözleri yaşartacak kimi sahneler mevcut). Ama bunun Burton'dan gelmesini şaşırtıcı bulmuyor da değilim.
Çarli'nin Çikolata Fabrikası (Charlie & The Chocolate Factory), iyi oyuncuları, ilk filmi tekrarlayan görsel yapısı ve Willie Wonka'nın babasıyla ilişkisiyle sağlamlaştırılmış senaryosuyla, ortalamanın üzerinde bir film. Temelde bir çocuk filmi ve yetişkinleri ne kadar eğlendireceği meçhul (Bir sahnede Stanley Kubrick'in 2001: Uzay Macerası'na yapılan son derece eğlenceli ve zekice gönderme hariç tabii). Ana karakterlerini anlatmaya daha çok vakit ayırdığı için, '71 tarihli ilk filmin üstüne çıkıyor. Ama yine de Tim Burton'ın filmografisi içinde önemli bir yerde duramıyor. Tek yaptığı, alışılmadık yollardan da olsa, genel ahlaki tanımlamaları bir kez daha meşrulaştırmak.