bence hiç bir şekilde insanı geremeyen bir film...özellikle senaryosu itibariyle son zamanlarda iyice artan şizofren kişilik yapısını sinemaya almış olsa da filmin(zaten onun için izlediğim) De Niro dışında ve de Dakota Fanning'
in mükemmel eşliği dışında hiç bir artısı yok..haa belki sizi yeri geldiğinde etkileyen sahneler olmuş olabilir,ama izleyiciyi sonunda ters köşeye yatırmak adına,gidipte mantık hatalarına yer vermesi,izleyicinin filmin sonunu tahmin etmesine olanak vermesi safhasına denk geliyor..mesela
---spoiler---
mesela emily babasının iki kişilki olduğunu ve de charlie'nin babasını istemediğini bilmesine rağmen babası gerçek kişiliğindeyeken onu istemediğini onun iki kişilikli olduğunu ona hiç mi tıklatmaz...,ya da mesela elisabeth sue'nın canlandırdığı karakterin öldüğü sahnede,elisabeth charlie'yi gördüğü gibi hemen geriye kaçıyor..neredeyse aşık olma seviyesine geldiği bir kişiyi birden gör dü mü insan bu kadar korkar mı...gibi ince detaylar olsa da filmin böyle mantık hataları da yok değil...bir de bir insanın psikolojik bozukluğunun olduğuna inandığı ve de annesinin ölümünden sonra başka bir yere taşınma ihtiyacı duyduktan sonra,kızı acayip acayip hareketlerde bulunan psikolog bir baba kızının ne yaptığını ne ettiğini hiç mi incelemez
---spoiler---
kısacası film senaryosu ve de konusuyla pekte yavan kaldığını kanıtlasa da yinede De Niro'nun oyunculuğu ile film kendisini izlenebilir kılıyor...